"bunun" - ترجمة من تركي إلى عربي

• بهذا
• لذلك
• هذا
• بذلك
• ذلك
• وهذا
• بهذه
• هذه
• لهذه
• هذة
• ذالك
• ذلكَ
• بالأمر
• لهذا
• هذهِ

Ve bu Bill'in yapmakta olduğu şeylerden biri, bilim insanlarına Bunun gibi hayvanların ve yaşadıkları yerlerin ilk görüntülerini sağlıyor.
وهذه إحدى الأمور التي كان يقوم بها بيل، وهو يقدم للعلماء بهذا العرض الأول لحيوانات مثل هذه التي تنتمي لعالمها.

Bununla ne yapabileceğinizi hayal edin. Dürüstçe söylemeliyim ki Bunun gerçekleşmesi henüz mümkün değil; çünkü çok uzun sürer.
الآن, تخيل مايمكن أن يفعله ذلك. يجب أن أقول بصراحة أن المبنى لايستطيع القيام بهذا لأنه يستغرق وقتا طويلا.

Bunun benim hizmetime girmesi de böyle olmuştu. ve bu erkeklerinkinden farklıydı.
لذلك كان هذا كيف جاء في خدمتي ، وكنت مختلفة عن الرجال.

Bunun için daha iyi bir yol olmalı diye düşündük
لذلك قلنا، يجب أن يكون هناك طريقة أفضل للقيام بذلك.

Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve Bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım.
إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك

Bana evlenme teklifi etti. Bunun böyle olmasını senin istediğini söyledi.
وقد طلب منى الزواج وقال انك تريد هذا ايضا بهذا الشكل

Eminim, Bunun marangoz için büyük bir şans olduğunu düşünüyorsun.
بالتأكيد تعتقدون ان النجار كان محظوظا بسير الأمور بهذا الشكل

Bunun için çok küçüksün. Bu silahla ne işin var?
انت بحجم كوز الذرة ، ماذا تفعلين بهذا المسدس ؟

Bunun yoğunlaşma denen şey yüzünden olmadığı ortaya çıkıyor, ve bu, şunu açıklıyor.
يبدو ان ذلك ليس بسبب شيء يسمى غشاء التكثيف, وهذا يعطي تفسيرا لذلك

Bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı.
ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين.

Bunun gibi soruları her zaman sorarız ve bir cevap alabilmeyi bekleriz.
نحن نسأل هذا النوع من الأسئلة أغلب الوقت، ونتوقع أن نجد الإجابة.

Yakalayacağımız Büyük Patlama olsaydı eğer, Bunun gibi ses çıkarırdı.
إذا كنا لنسجل صوت الإنفجار العظيم، فسيكون شيئا مثل هذا.

Ve Bunun hakkında düşündüğüm, sağlık hizmetinin herhangi başka bir sistem gibi olduğu.
والطريقة التي أفكر بها بذلك هو أن الرعاية الصحية مثل أي نظام آخر.

Lakin Bunun tespiti daha zordur, fakat az sonra nasıl yaptığımızı göstereceğim.
لكن يصعب علينا ملاحظتها، لكني سأكشف لكم في دقيقة كيف قمنا بذلك.

ve Bunun tartışılmaz bir doğruluk, hep doğru olduğunu sanırdım.
و المفترض أن ذلك كان سطح حقيقي , دائما حقيقي

Ve nasıl olduğunu biliyorsunuz, Bunun için engelli olmanıza gerek yok.
و كلكم تعرفون ذلك، ليس بالضرورة أن تكون معاقا لتعلم ذلك.

Bunun biraz bilim kurgu gibi göründüğünü biliyorum, işte şimdi geleceğe doğru bakıyoruz.
وهذا يبدو كما لو أنه خيالٌ علمي ونحن نطلق نحو المستقبل بسرعة كبيرة

Şimdi, eğer Bunun ilginç olduğunu düşünüyorsanız, hikaye asıl şimdi ilginçleşiyor.
الآن، إن كنت تفكر بهذه الأناقة، فالقصة تصبح بالفعل أنيقة الآن.

Her astronom size, Bunun Dünya'dan kaynaklanmayan sahte bir işaret olduğunu söyler.
أي فلكي سوف يخبركم, أن هذه علامة منبهة لشيء مصدره ليس الأرض.

Oturun lütfen. Bir mikrofon alabilir miyim? Bunun için mikrofon değiştireceğim.
تفضل بالجلوس هل يمكنني الحصول على الميكروفون؟ سأقوم بتغيير ميكروفون لهذه

Biraz garip gelecek, ama Bunun sen de kalmasını istiyorum.
يبدوا هذا غريبا قليلا ولكنى اريدك ان تحصل على هذة

Rahibe Bernadette Bunun ayakları üstünde durduğundan dolayı olduğunu söylerdi.
حسنا، الأخت برناديت اعتادت قول ذالك كوس كانت على قدميها.

Sadece 50,000$ tutuyor. Birleşik Devletlerde, Bunun iki katı kadar.
وجدناواحدةمُماثلةأمس ،بثمن 50ألفدولار، بالولايات المُتحدة , سيكون ضعف ذلكَ الثمن.

Bundan sana bahsedecektim, ama sonra yasadışı olduğundan, en iyisinin inkâr edebilesin diye seni Bunun dışında bırakmak olduğunu düşündüm.
لقد كنتُ سأخبركِ بذلك لكنني عرفتُ بأنّ هذا غير قانوني من الأفضل عدم إشاركك بالأمر حتى يكون لديكِ حجة الإنكار

Konut yapımında olduğu gibi, Bunun için çözüm bulmakta toplumu dâhil etmek zorundaydık ve katılımcı bir tasarım süreci başlattık.
وكما فعلنا في عملية الإسكان، كان علينا إشراك الأهالي في عملية البحث عن حلّ لهذا. حيث بدأنا عملية تخطيط تشاركية.

Sadece mutlu, önemli anlarda değil, Bunun gibi önemsiz zamanlarda bile.
ليس فقط قضاء الاوقات السعيدة لكن فقط اللحظات البسيطة مثل هذهِ