Nereden biliyorsun? Pes etmediğini duyduğunda belki seninle gurur duyacaktır. | Open Subtitles | و ما يدريك أنّه سيكون فخوراً بك لأنّك لم تستسلم؟ |
Açıklamaktan gurur duyuyorum Sheridan bursunu bu yıl kazanan Ryan Winger. | Open Subtitles | ولذا سأكون فخوراً لإعلان الفائز لثقافة شريدان لهذه السنة رايان وينجير |
Bu gece, onlar sadece gurur ve alkışlarınız için dövüşecek. | Open Subtitles | الليلة، يحاربون بدون مقابل لكن من أجل الفخر و تصفقاتكم |
Hayatındaki onca şey içinde en çok onunla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخورا به اكثر من أي شيء فى حياته كلها |
Uzmanlar, kendi kendimize bu hale geldiğimiz için gurur duyuyorlar. | Open Subtitles | ضابط الصف ، المعلمون فخورون لتفوقنا أكثر مما كانوا يتوقعون |
Bugün harika bir iş çıkarmışsın, Çaylak, seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لقد عملت عملاً استثنائياً اليوم، أيها المستجد، وأنا فخورٌ بك. |
Durumu bu kadar uzun süre göz ardı etmeye zorlanmamızdan gurur duymuyoruz. | Open Subtitles | فى الواقع ، نحن لسنا فخورين بأننا تجاهلنا هذا الموقف لمده طويله |
Bir küratör olarak gurur duydum, bir şeyleri azıcık değiştirmiştim. | TED | وكأمين لذلك المتحف، شعرت بالفخر. شعرت أني قمت ببعض التغيير |
Sizi gurur günahından kurtarmak isterdim Rahibe, ama korkarım bunu yapamam. | Open Subtitles | أودّ أن أحميكِ من خطيئة الكبرياء يا أختاه، لكن لا أستطيع. |
Evet, iyi işlerimizle gurur duyuyoruz. Ama burada olmanın nedeni bu değil. | Open Subtitles | نعم نحن و بكل فخر لكن هذا ليس سبب قدومك الى هنا؟ |
Açıklamaktan gurur duyuyorum Sheridan bursunu bu yıI kazanan Ryan Winger. | Open Subtitles | ولذا سأكون فخوراً لإعلان الفائز لثقافة شريدان لهذه السنة رايان وينجير |
Babanız anlayacak. - Ve biliyorum ki sizinle gurur duyar. | Open Subtitles | سيتفهم أبوك الأمر , و أنا واثق أنه سيكون فخوراً |
Yine de, sizin izinizden gittiği için onunla gurur duyuyor olmalısınız. | Open Subtitles | حتى الآن .. ينبغي عليك أن فخوراً بها وبسيرها على خطاك |
Baban seninle gerçekten gurur duyardı. Böyle bir kadına dönüşmen onu şaşırtırdı. | Open Subtitles | كان والدك ليشعر بالمزيد من الفخر كان سيعشق المرأة التي أصبحت عليها |
oluyor. Ve yine de, muhbirlerle konuştuğunuzda, tekrar eden bir şekilde duyduğum şey gurur. | TED | و مع ذلك، عندما أتحدث إلى كاشفوا الفساد، النبرة المتكررة التي أسمعها هي الفخر. |
Bir U-Boat'ta emir subayıydım. Ve ne kadar gurur doluydum! | Open Subtitles | عندما خدمت فى سلاح الغواصات و كم كنت فخورا بذلك |
Seninle gurur duyuyoruz. Ama en çok ben. Ne demiştim? | Open Subtitles | كلنا فخورون بكم لكن أنا خصوصا فخور بكم ماذا أخبرتكم؟ |
Dürüst olayım. Ben İsrail taraftarıyım ve bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لأكونَ صريحاً ؛ أنا مؤيد لإسرائيل و أنا فخورٌ بذلك |
- Bir aylığına! - Denediği için onunla gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | ــ لمدّة شهر ــ ونحن جداً فخورين به لأنه حاول |
Ama o olmadı. O seni güçlü kıldı. O kötülükten gurur duymanı sağladı. | Open Subtitles | لكنه لم يفعل هذا، لقد جعلكِ أقوى جعلكِ تشعرين بالفخر حيال هذه الظلمة |
Fazla gurur, adamı öldürür diye eski bir söz vardır. | Open Subtitles | هناك مقولة قديمة تقول أن الكثير من الكبرياء قد يقتل |
Bu çocuklar yarım akıllı oldukları için büyük gurur duyuyorlar. | Open Subtitles | يأخذ هؤلاء الأطفال فخر هائل في أن يكون عقلي فرعي. |
Bazı insanların benim hayatımı iğrenç bulmalarına rağmen ben başardığım işten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لكنني فخوره بما أنجزته رغم ذلك , أفترض بعض الناس سيعتبرون حياتي مقززه |
Ayrıca Boston'a yeniden yerleşmekten de gurur duyuyorum aslında büyüdüğüm yere. | TED | و فخور أيضاً بإنتقالي هنا إلى بوسطن حيث ترعرعت في الواقع |
Sadece gurur, bu kadar, saçma bir gurur. | Open Subtitles | إنه مجرد كبرياء ، هذا ما فى الأمر نوع سخيف من الكبرياء |
Çok iri ve gelişmiş bir vücudun var. gurur duymalısın. | Open Subtitles | أنت ضخم و جسدك ينمو جيداً يجب ان تفخر بجسدك |
Evet gördüm. Fen dersi notunu yükselttiği için onunla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أجل، و أنا فخورةٌ جداً بالعلامة التي أحرزها في مادة العلوم |
Seninle gurur duymamın benim için neler ifade ettiğini biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف كم يعنى ذلك بالنسبة إلى أن أفخر بك دائماً |