kapılar kapatılınca daha önce hiç duymadığım güçte çığlık atmaya başladı. | Open Subtitles | لقد أغلقوا الباب, وبدأت بالصراخ صراخا لم أسمع مثله من قبل |
Şehir merkezinde dandik küçük bir binadaydı. ama asansörle çıkarsınız, kapılar bir açılır -- işte böyle küçük, minik bir sihir dükkanı. Sihir dükkanındasınız. | TED | و لكنك و انت فى المصعد, يفتح لك الباب.. سيكون فى إنتظارك متجر الأدوات السحرية. و تصبح داخل متجرا للأدوات السحرية. |
Eğer bu şüpheliden bilgi almak istiyorsak, bunu kapalı kapılar ardında yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لو أردنا استخلاص أي معلومات منه فلابد أن نقوم بهذا خلف أبواب مغلقة |
Kilitli kapılar ve çıkmaz sokaklar davalarımın yarısı bu şekilde sonlanır. | Open Subtitles | أبواب موصدة و أناس ميتين هذا ما أتوصل إليه في تحقيقاتي |
Pekala tamam, ama hiç kimse kapılar kapanınca ne olduğunu bilmez. | Open Subtitles | تبدو سليمة و لكن لا أحد يعلم ما يجرى خلف الابواب |
Buradaki taş kapılar doğumlarımıza şahitlik etmiştir zamanın başlangıcından beri. | Open Subtitles | عند تلك البوابات الحجرية التى شهدت ميلادنا منذ فجر التاريخ |
Federaller geldi mi kapılar kapanır, kimse bir şey görmez, duymaz. | Open Subtitles | حيث يدخل الفدراليون, نقفل الباب وينسى كل مايقال. |
Eliniz için üzüldüm. kapılar böyle tehlikeli oluyor işte. | Open Subtitles | آسف بشأن يدك، فكان يجب أن تحترس من عضادة الباب |
Bu kapılar açıldı anlamına geliyor. | Open Subtitles | ذلك يعني أن الباب مفتوح وجرس الإنذار معطل ، إدخل |
kapılar kitli ve sürgülüydü, pencerelerde parmaklık vardı, | Open Subtitles | الباب الأمامي مقفول بإحكام، وكل نافذة فيها قفل |
Mekan it gibi korunuyor. 10 silahlı koruma, patlamaya dayanıklı kapılar, kameralar var. | Open Subtitles | أعني. إنه ضيق كجوزة هناك 10 حراس مُسلّحين أبواب مصفحة ضد المتفجرات، وكاميرات |
Bu yönetim, işlerini kapalı kapılar ardında, gözden uzakta yürütüyor. | Open Subtitles | هذه الإدارة تعمل خلف أبواب مغلقة بعيداً عن أعين الناس |
Aradığım şeyin daha az ölüm hakkında ve daha çok sonrasında geleceklere kapılar açmaya dair bir ritüel olduğu ortaya çıktı. | TED | عندها اكتشفت بأني وجدت ضالتي: وهو طقس متعلق بالحياة أكثر من الموت وفتح أبواب جديدة لما هو قادم. |
Maktuller kapıyı açsın diye gözetleme deliği olmayan kapılar seçilmişti. | Open Subtitles | في السرقات الاخري ايضاً الابواب المختارة كانت بدون ثقب فيها |
O kapalı kapılar ardında bütün gün neler olduğunu çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | في الحقيقـة با .. أعرف مالذي يحدث خلف الابواب الموصدة طوال اليوم |
Yani, kapalı kapılar ardında ne yaşandığına dair hiçbir fikrin yok? | Open Subtitles | اذا انت ليس لديك فكرة عمال يدور خلف الابواب المغلقة ؟ |
Böylece onları dağ geçidine süreceğiz sıcak kapılar dediğimiz yere. | Open Subtitles | مِن الآن، نحن سنرسلهم إلى الممر الجبلي نسميها البوابات الضيقة. |
Dr. Mark Kane bir araştırma yapmıştı virüs hakkında. kapılar kapandığında | Open Subtitles | دكتور ماركوس كين كان يقود الأبحاث على الفيروس عندما أغلقت البوابات |
kapılar açıldığında herkes kaçacak. | Open Subtitles | ، عندما تفتح هذه البوابات سيخترقها الجميع |
Otelin dışında silahlı adamlar var, ve denediğim bütün kapılar kitliydi. | Open Subtitles | يوجد ناس خارج الفندق بمسدسات وكل باب حاولت فتحه وجدته مغلقاً |
Gıcırdayan tahtalar, çarpan kapılar, ıslık çalan rüzgarlar... | Open Subtitles | القصص المخيفة ؟ صرير الواح , صفير رياح ضرب ابواب |
Cehenneme giden kapılar açıyorIar, o kadar korkunç ve dehşet verici... | Open Subtitles | .. يصبحون بوابات للجحيم .. مخيفين ومريعين وأشنع من |
Çünkü eğer bunu yürüteceksek, aramızda kilitli kapılar olamaz. | Open Subtitles | فحتى تنجح علاقتنا لايجب أن يكون هناك أبواباً مغلقة بيننا |
Kurban ve evdeki köpek saldırıya uğradığında tüm kapılar kapalıymış. | Open Subtitles | أعني، ضحيّة وكلبه مهاجم داخل من البيت بكلّ الأبواب أغلقت. |
Bunun yerine onlara kapılar açmak istemez miyiz? | TED | ألا نريد أن نفتح لهم أبوابا بدلا من ذلك؟ |
Sadece köprüye bir bakacağım, dışarı çıkmam, asansörde kapılar açık beklerim. | Open Subtitles | فقط نظرة إلى الجسرِ. أنا سَأَبْقى في المصعدِ عندما الأبوابِ تَفْتحُ. |
Tabii kapılar açık değilse, İnsanlar Cennete girmekte çok büyük sıkıntı yaşayacaklar. | Open Subtitles | ولكن الناس سيحظوا بوقتٍ عصيب محاولين دخول الجنة إن لم تُفتَح البوّابات. |
Dön hemen arabaya. Ellerini direksiyonda tut, kapılar açık kalacak. | Open Subtitles | عودة في سيارتك، فتح يديه على عجلة القيادة ، والباب. |
Kızının bağlantılarından fayda ummak kulağa biraz garip gelebilir ama hiçbir şey yapmana gerek yok ve kapılar sana da açık olacak. | Open Subtitles | ربما يبدو فعلاً غريباً أن تسعى للمنفعة على حساب أبنتك ولكنك لست بحاجة لفعل شئ والأبواب ستُفتح لك |
Yeraltı deposuna açılan sarı kapılar buralarda bir yerde. | Open Subtitles | البابان الأصفران للمخزن السّرّيّ هنا في مكانٍ ما. |