Ve sonra bu şeyleri bulursunuz ve sizi Mutlu ya da mutsuz eder. | TED | ومن ثم تجد كل هذه النتائج التي قد تجعلك سعيدا أو غير سعيد. |
Ve senin Mutlu olup olmaman Mutlu bir yamayı işgal edip etmediğine bağlıdır. | TED | وسواء كنت سعيد أم لا يعتمد جزئيا على إذا كنت تشغل بقعة سعيدة. |
Hafızam olmadan kendi rahat dünyamda senin dünyana karışmadan Mutlu olabilirdim. | Open Subtitles | كنت سأعيش في عالمي سعيد و مرتاح بدون التدخل في عالمكِ |
Ben, James, ve küçük penisi: biz büyük Mutlu bir aileyiz. | Open Subtitles | أنا , جيمز , قضيبه الصغير نحن عائله واحده كبيره سعيده |
Hepinize gerçekten çok teşekkür ederim. Hepinizi görmekten çok Mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا سعيد برؤيتكم جميعا وأتمني أن يكون هناك الكثير من الجعه |
Senin kaderin Mutlu ve özgür olmak hepsinden de önemlisi, sevilmek. | Open Subtitles | قدرك ان تصبح سعيد و حر و تحب قبل كل شيء. |
Ve Antonio körfezine Mutlu yıllar diyen ilk kişi benim. | Open Subtitles | سأصبح الاول لأتمنى أنطونيو باي ؟ ؟ عيد ميلاد سعيد |
Böyle korkunç bir şey konusunda Mutlu olmak çok tuhaftı. | Open Subtitles | هو كَانَ غريبَ لِكي يَكُونَ سعيد بشأن شيء متجهم جداً. |
Bankada 40 milyon $'ı, Mutlu bir evliliği vardı ve sağIıklıydı. | Open Subtitles | ممتلكاً لأربعين مليون دولار بالبنك و بصحةٍ جيدة و زوج سعيد. |
Babam öyle Mutlu olur ki... banyoya giderken ıslık çalar. | Open Subtitles | والدى سعيد جدا لدرجة أنه يصفر عندما يذهب الى المرحاض |
Karşı tarafın avukatının da bu gece buraya gelmiş olması beni Mutlu etti. | Open Subtitles | أنا سعيد أن محامي الخصم قد وجد أنه مناسب أن ينضم إلينا الليلة |
Her zaman bir arkadaşım kalbinin sesini dinlediğinde Mutlu olurum. | Open Subtitles | أنا دائماً سعيد بأن أرى صديق لي يتبع أمنية قلبه |
Böylece Homer Wells geri döndü. Çok Mutlu bir bebekti. | Open Subtitles | هكذا عاد هومر ويللس هو كان طفل رضيع سعيد لغاية |
Babam öyle Mutlu olur ki... banyoya giderken ıslık çalar. | Open Subtitles | والدى سعيد جدا لدرجة أنه يصفر عندما يذهب الى المرحاض |
André'nın yatağa ihtiyacı yok. Biraz saman onu Mutlu edecektir. | Open Subtitles | أندريه ليس بحاجةٍ إلى سرير انه سيكون سعيد ببعض القشة |
Hepiniz burada olduğunuz için çok Mutlu olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريد القول بأنني سعيده جدا بأنكم جميعا هنا. |
Bugünlerde birçoğumuz, Mutlu bir geleceğin elde edilmesinin imkansız olduğunu düşünüyoruz. | TED | يميل العديد منّا اليوم إلى الاعتقاد بأن المستقبل السعيد مستحيل التحقّق. |
Fez, sadece benimle olduğun kadar hiçbir zaman Mutlu olamayacağını söylemek istiyorum. | Open Subtitles | ..فيز, أود القول أنك لن تكون سعيدًا مُطلقًا كما كُنت سعيدًا معي |
Noel'den daha tiksindirici bir şey varsa, o da aptal, aşk sersemi bir kadınla yapılan sözde Mutlu evliliktir. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيئٌ مثيرٌ للغثيان أكثر من ميلادٍ مجيد فهو التظاهر بالزواج السعيد من امرأة، حمقاء متيّمةً بالحب. |
Artık onunla yaşamasam da bir yerlerde bir şekilde bunu duyduğunu ve bunun onu Mutlu ettiğini düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | ومع أنني لم أعد أعيش معه إلا أنه يطيب لي أن يسمع صوت الجرس وسيشعر بالسعادة هذا مضحك جداً |
Seni öldürmediğim için ne kadar Mutlu olduğumu biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة كم أنا مسرور لأني لم أقتلك؟ |
Lola, beni temiz ellerle görünce Mutlu olacaktır. Ne dersin? | Open Subtitles | لولا ستكون مسرورة لرؤيتي بأيدٍ نظيفة ألا تظن ذلك ؟ |
-Umurumda değil! Sadece Eddie ve Gwen'in yeniden gülüp, Mutlu gözükmelerine ihtiyacım var! | Open Subtitles | لا يهمني, انا اريد إيدي و جوين معاً مرةً أخرى مبتسمان و سعيدان |
Ve herkesin buradan alacağı ders şuydu: insanları Mutlu etmenin yolu onlara daha pahalı bir şey vermek, arzulanacak bir şey. Değil mi? | TED | و كان الدرس المستفاد لكل شخص هو أن طريقة جعل الناس سعداء هي أن تعطيهم شيئا أكثر سعرا, شيئا يطمحوا إليه. اليس كذلك؟ |
Hamilelikler bir kadının hayatında Mutlu ve doyurucu anlarla dolu zamanlar olarak bilinir. | TED | إن فترة الحمل من المفترض أن تكون سعيدة ومرضية في حياة أي امرأة |
Bu hafta sonu, olaydan önce yıllardan beri geçirdiğim en Mutlu zamanlardan biriydi. | Open Subtitles | هذه العطلة ,قبل المشكلة ,.. , كانت اسعد ايام حياتى منذ عدة سنين |
Hoş ve kibar ayrıca yatakta Mutlu olup olmamamı çok önemsiyor. | Open Subtitles | إنه لطيف ونبيل جداً وكل ما يهمه فى السرير هو سعادتي |
Beni görmeye geldiğine çok sevindim. Gerçekten sıvılarımı hareketlendirdin. Döndüğüm için Mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لأنّك لجأتِ إليّ للنصيحة لقد أعدتني إلى حرارة العمل وسعيد بعودتي |
Üçüncüsü: Keşke kendime daha Mutlu olmak için fırsat tanısaydım. | TED | الثالث: أتمنى لو أنني سمحت لنفسي أن أكون أكثر سعادة. |