Sizi sürekli bir nebze rahatsız eder, aç kalmak gibi. | TED | إنه يظل يزعجك بعض الشئ وكأنك فى حالة من الجوع |
Ve sana söz veriyorum bir daha seni rahatsız etmeyeceğim istediğin buysa. | Open Subtitles | خذي هذه النقود و أركبي هذه الحافلة وأعدك أن لا أزعجك ثانية |
Belki de güçsüzlük beni senden daha çok rahatsız ediyordur. | Open Subtitles | ربما انا لست مرتاح كوني بدون سُلطة كما هي حال |
Eğer arkadaşının benimle çıkmasından rahatsız olduysan bunu halletmenin yolları her zaman vardır. | Open Subtitles | اذا لن تكونى مرتاحة أن صديقك يخرج معى هناك طرق دائما لمعالجة هذا |
Bu hayhuy içinde rahatsız etmek istemedim. Hâlâ yerleşemediniz mi? | Open Subtitles | لا أريد إزعاجك ولكنني أعلم أن منزلك مازال طور الإنشاء. |
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف بشدة على الإزعاج في هذه اللحظة الرقيقة، |
Sanırım kimseyi rahatsız etmemek için çok dikkatli olmaya çalıştığından. | Open Subtitles | وأعتقد أن السبب يعود إلى حرصك على عدم إزعاج أحد |
Adamım, bu seni rahatsız etmesin. Bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | يارجل, لا تجعل هذا يضايقك لقد كان منذ وقت طويل |
Rahatça dinlenebilirsiniz, hanımefendi. Kimse sizi bu gece rahatsız etmeyecek. | Open Subtitles | يمكنك ان ترتاحى بأمان يا انسة لا احد سوف يزعجك |
Artık yatağına dönebilirsin. Kötü adam artık seni rahatsız edemeyecek. | Open Subtitles | عد إلى سريرك ، ذلك السيء لن يزعجك مرة أخرى |
İstediğin buysa; sana söz veriyorum, seni bir daha asla rahatsız etmeyeceğim. | Open Subtitles | وأعدك أنني سأتركك وشأنك ولن أزعجك مجدداً إن كان هذا ما تريدينه |
O zaman daha evvel konuştuğumuz konu hakkında... - ...seni hiç rahatsız etmeyeyim. | Open Subtitles | فهمتُ، إذاً لن أزعجك بشأن ذلك الأمر الذي تحدثنا عنه في وقت سابق. |
Bebeğim, basınç artıyor, dünyadaki kimse bu kadar rahatsız değildir. | Open Subtitles | حبيبتي، الضغط يزيد لا أحد على الأرض غير مرتاح مثلي |
Çok rahatsız görünüyorsun ve o gömlek çok sıkı görünüyor. | Open Subtitles | انت تبدو غير مرتاح اعتقد ان قميصك يبدو ضيق للغاية |
Biraz önce yaptığımız şeyin bazı ayrıntıları beni rahatsız etti. | Open Subtitles | انا لم اكن مرتاحة لبعض التفاصيل التي قمنا للتو بها |
Jerry üzgünüm. Seni rahatsız etmek istemedim. - Sadece tavsiyene ihtiyacım var. | Open Subtitles | جيرى , أنا اسف لا أود إزعاجك ولكنى أريد التحدث معك لدقيقة |
rahatsız ettiğim için bağışlayın. Kapat şu kapıyı donuyoruz burada! Tamam anne. | Open Subtitles | أسفة على الإزعاج إغلق الباب , الطقس بارد |
Oğlum harcamaları konusunda ne rahatsız edilir ne de sorgulanır. | Open Subtitles | يجب أن لا يتم إزعاج إبني أو سؤاله عن مصاريفه |
Dur bir dakika, doğru mu anlamışım, aşağılayıcı bir şekilde canına okunmasının manşetlere çıkması seni hiç mi rahatsız etmiyor? | Open Subtitles | انتظر دقيقة, دعني أرى إذا ما كنت أفهم هذا وجودك في الصفحة الأولى حول إذلالك وتعرضك للضرب لا يضايقك مطلقا؟ |
Onu rahatsız etmemelisin. O kadar da aç değilim zaten. | Open Subtitles | كان يجب الا تزعج نفسك.ليس عندي تلك الكيفيه من الشهيه |
Küçük köpeğine ve sana selam verip küfür seansını bölsem rahatsız olur musun? | Open Subtitles | ..هل تمانع إذا قاطعتك وأنت تعمل على لعنه ما لأقول مرحباً لك .. |
O parça beni çok fazla ... rahatsız ediyor, ona zar zor bakabiliyorum. Onun birinin lezbiyen olmayı istemesini sağlayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | تلك اللوحة تجعلني منزعجة جداً، لا أكاد أستطيع النظر إليها لا أعتقد بأنها ستجعل من أي امرأة ترغب بأن تصبح سحاقية |
Eğer sana bağırırsa... gerçekte rahatsız olmana üzüldüğünü anlatmaya çalışmaktadır. | Open Subtitles | إذا صرخت عليك فهي تعني حقا أنها آسفة لأنك منزعج |
Bir erkeği doyurmaktan asla rahatsız olmam. Eğer iştahı yerindeyse. | Open Subtitles | تغذية رجل لا تزعجني اطلاقا بشرط ان يكون شهيته مفتوحة |
Dünyadaki diğer her şey, beni rahatsız edebilecek veya dikkatimi dağıtacak her şey ortadan kayboluyor ve sadece ben kalıyorum. | TED | وكل شيء آخر في العالم، أي شيء آخر قد يضايقني أو قد يستحوذ على انتباهي، يبتعد بعيدًا، ومجرد أنني هناك. |
Lütfen, rahatsız etmek istemem ama köprünün sonuna yaklaştım mı? | Open Subtitles | المعذرة، لا أقصد المقاطعة لكن هل اقتربت إلي نهاية هذا الجسر |