yabancı maddeleri ayrıştırıp uzaklaştıran bu mekanizmayı bu molekülü gizleyerek atlatmak gerekiyor. | TED | علينا جعله أن يتجاوز آلية التخلص من الجسم الغريب عن طريق اخفائه. |
- Hiçbir şey. yabancı ancak belli bir açıdan baktığında endişelendirir seni. | Open Subtitles | أنت تقلق بشأن الغريب إن نظرت إليه من وجهة نظر معينة فقط |
Bunlar dolaşım halindeyken karşılaştıkları her yabancı hücreyi sadece kullanarak yok ederler. | TED | تدمر هذه مع انتشارها أي خلايا غريبة تواجهها، فقط عن طريق التهامها. |
Mantıklı ve akıllı bulduğumuz insanlar bize yabancı gelmeye başladı. | TED | والناس الذين اعتقدنا دائما أنهم عقلاء وأذكياء بدوا وكأنهم غرباء. |
Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise, bütün ihtimalsizliklere rağmen bir ispermeçet balinasının yabancı bir gezegenin birkaç kilometre üzerinde vücut bulmasıydı. | Open Subtitles | من المهم أن نذكر أن فجأة و ضد كل الإحتمالية تم إستدعاء حوت إلى الوجود على بعد عده أميال بأعلى سطح كوكب الغرباء |
Bir köşebaşında güneşin altında duran bir yabancı görüyor... ve ona yaklaşıp dudaklarından öpüyor, bu hiç tanımadığı adamı. | Open Subtitles | ثم ترى رجلاً غريباً يقف تحت أشعة الشمس في نهاية طرف الشارع ثم تذهب إليه لتُقبله. ذلك الشخص الغريب. |
Yakın zamanda keşfedilmiş olan yabancı dünyalarla bu soruyu yanıtlayamayız. | Open Subtitles | الاكتشافات المبكرة للكواكب الغريبة لم تجب بعد على هذا السؤال |
Belki servi boylu, esmer yabancı olmayabilir ama benim yabancım oldu. | Open Subtitles | ربما هو ليس الغريب الطويل الاسمر و لكنه الغريب خاصتي الان |
Ama beni asıl eğlendiren kimliğini bulmam için verdiğin yabancı nesneydi. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي بذلك الجسم الغريب الذي أعطيتني إياه كي أفحصه |
yabancı bir kadınla uğraşmak bir erkeğe sürüyle dert verir. | Open Subtitles | العبث مع امرأة غريبة قد يجلب للرجل الكثير من الأسى |
Sadece iki damla. Vücut yanlışlıkla embriyoyu istenmeyen, yabancı bir madde olarak belirler. | Open Subtitles | فقط قطرتان، للجسم عن طريق الخطأ ويحدد الجنين كمادة غريبة غير مرغوب بها |
Ailene danışmadan yabancı bir yerde iş mi kabul ettin? | Open Subtitles | قبلت بوظيفة جديدة في قرية غريبة دون أن تناقش عائلتك؟ |
Sanıkların üçü de bir şekilde yabancı olarak kabul edildi. | TED | جميع النساء اللاتي اتُهمن كن يُعتبرن غرباء على نحوٍ ما: |
Bu yabancı yerde aileme göz kulak olacak kimse yok. Anlamıyor musun, cani? | Open Subtitles | لا ينصفهم أحد في مكان يكونون فيه غرباء ألا تفهم ذلك أيها الجزار؟ |
Birbirlerine yabancı bu kişiler, dünyaya daha farklı amaçlar için geldiklerini keşfediyorlar. | Open Subtitles | إلى الموظف الذي يمكنه كسر حاجز الوقت و الفراغ هؤلاء الغرباء يكتشفون |
Son derece gizli bir dolu elmas tüccarı. Hiçbir yabancı yok. | Open Subtitles | مجموعة خاصة من التجــار في سوق الماس والذين لا يحبذون الغرباء |
Belki, gelip evinin yabancı kişilerle dolu olduğunu görsen sen de bunu garipserdin. | Open Subtitles | قد تجد الأمر غريباً إذا عدت إلى منزلك لتجد أن بيتك مليئ بالغرباء |
Onu çevirerek, tüm o yabancı ve uzak yerlerin isimlerini okuyarak saatler harcadım. | Open Subtitles | أمضيت ساعات وأنا فقط أحركها بهدوء أقرأ الأسماء لكل هذه الأماكن الغريبة البعيدة.. |
Kimse de beni tanımıyor. Bu yüzden bir yabancıyım. Fakat aslında yabancı değilim. | Open Subtitles | ولا أحد يعرفني هنا أنا غريبا ، ولكني لا أشعر بهذا بين الجميع |
Şimdiki konuklarımız yabancı diyarlardan. Bu yüzden lütfen onları sıcak karşılayın. | Open Subtitles | ضيوفنا التالين أجانب عن بلادنا، فضلاً اجعلوهم يشعرون بأنّه مرحّب هم |
yabancı bir ajanın iş yerini belirlemek, yemek ile ilgilidir. | Open Subtitles | عندما تريد ان تحدد مقر جاسوس اجنبي كله متعلق بالطعام |
Bu akşamın erken saatlerinde, aşağı kasabada bir yabancı görülmüş. | Open Subtitles | مبكراً في هذا المساء تم أكتشاف دخيل عند البرج السفلي |
Anne, o sadece bir yabancı. Aç ve dışarıda yağmur yağıyor. | Open Subtitles | امي.انها غريبه عن هنا انها جائعه والسماء تمطر بالخارج |
Ağıt tutun çünkü katil bir yabancı değil, içimizden biri. | Open Subtitles | رثاء للقاتل الذي ليس بغريب عنا، لكنه أحدنا. |
Bu, ben ya da bir yabancı Cayla ve arkadaşlarının bulunduğu odanın dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أنني أنا، أو أي شخص غريب هنا، يمكنه الاتصال بالدمية أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها. |
Ticaret serbestisi ve Latin Amerika'nın tümünde yabancı egemenliğine son verilmesi. | Open Subtitles | حرية التجارة وبالتالي وضع نهاية للهيمنة الاجنبية على كل امريكا اللاتينية |
Hatta Belçika, Çekoslovakya ve Fransa'dan gelen yabancı Yahudiler bile. | Open Subtitles | حتى اليهود الاجانب من بلجيكا وتشيكوسلوفاكيا وقطعا من فرنسا ايضا |