Size panjurların tozunu almak için zamanım yok diyebilirim ama bu doğru değil. | TED | يمكننني القول ليس لدي الوقت لإزالة الغبار عن ستائري ولكن هذا ليس صحيحًا. |
Çünkü tatilden önce arkadaş edinemem için çok az zamanım vardı. | Open Subtitles | أما ألان فلدى مزيد من الوقت لمعرفة أصدقاء جدد قبل الصيف |
O zaman gerçek hobimi yapmak için daha çok zamanım olacak. | Open Subtitles | وبعد ذلك سوف يكون لي المزيد من الوقت لمتابعة هوايتي الحقيقية: |
Ve 8 saatlik uykusuz geçen yolculuğum sırasında düşünecek çok zamanım oldu. | TED | حسنا، لدي وقت طويل خلال الثمانى ساعات لأفكر فيه دون أن أنام |
Yatma zamanım çoktan geçti ve çok yorucu bir gün geçirdim. | Open Subtitles | لقد مر ميعاد وقت نومي لقد كان اليوم أكثر الأيام إجهاداً |
Hayır, size burada bir sorun olmadığını söylemiştim. Boşa harcayacak zamanım yok. | Open Subtitles | .قلت لك، نحن لا نحتاج الى أي شخص .ليس لدي وقت لنضيعه |
Artık yerde okuyacak şeyler bulmak için daha çok zamanım olacak. | Open Subtitles | الآن اصبح لديّ المزيد من الوقت لقراءة ما أجده على الأرض |
Bu hafta sonu abim geliyor o yüzden fazla zamanım olmayacak. | Open Subtitles | أخي قادم للمنزل هذا الأسبوع لذا لن يكون لدي الوقت حينها |
İşte bu gerçekten ilginç, Clarice... zamanım da iyice daraldı. | Open Subtitles | الان هذا فعلا مشوق , كلاريس ان الوقت ضيق فعلا |
İşte bu gerçekten ilginç, Clarice... zamanım da iyice daraldı. | Open Subtitles | الآن , هذا مثير للإهتمام حقاً يا كلاريس الوقت يداهمني |
Gerçek şu ki, bir ay zamanım yok. Vakit, nakittir. | Open Subtitles | فى الحقيقة، أنا لا أملك هذا الشهر0 الوقت هو المال0 |
Daha ne kadar zamanım kaldığını bile bilmiyorum. Bana yardım edin! | Open Subtitles | أنا ولا حتى متأكد كم من الوقت ترك لي ، ساعدني |
Evet. zamanım azalıyor, bu yüzden sadede gelsek iyi olacak. | Open Subtitles | .حسناً، الوقت ينفذ مني هنا، لماذا لا ننهي المسألة هنا |
Ama düşünmeyi bana bırakıyor böylece rüya görmeye zamanım kalmıyor. | Open Subtitles | لكنها تترك لي التفكير حتى لا يكون لدي وقت للأحلام |
Mırıldanarak iş başvurusu yapanların hiçbir önerisine ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | ليس عندى وقت لعبث الإقتراحات من غمغمة مقدمي طلبات العمل. |
- Bekle ve gör dostum. - Bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | ــ دع الأيام تخبرك بذلك ــ ليس لدي وقت لذلك الآن |
Beraber yürüyelim mi? Grev var ve pek zamanım yok. | Open Subtitles | برجاء التمشيه معى لأن هناك مظاهره و ليس عندى وقت |
İki artı ikinin kaç ettiğini size söyleyecek zamanım var mıydı sanıyorsun? | Open Subtitles | كنت أعتقد أن لديه وقت لاقول لكم ما هو اثنين زائد اثنين؟ |
Özür dilerim Ajan Mackelway fazla zamanım yok, okul aile birliği günündeyim. | Open Subtitles | أنا آسف ليس لديّ وقت كثير, الوكيل ماكيلواي, لكنه يومي .. ؟ |
"O öyle dedi, bu böyle dedi" muhabbetine ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | ''حسناً، أنا لا أملك وقتاً لـ'' هو قال ، هي قالت |
Senin hastanede olduğun üç ay boyunca düşünecek çok zamanım oldu. | Open Subtitles | لقَد بَقِيتَ ثلاثَة أشهُر في المَشفى. كانَ لديَّ وقتٌ طويل للتفكير |
zamanım pek yoktu, uygun bir şey bulup getirdim sadece. | Open Subtitles | لا أملك وقتًا كافيًا، لذا اخترت له شيئًا بشكل عشوائي |
Benim zamanım var. Bende hepimiz için zaman var. | Open Subtitles | أنا عِنْدي وقتُ ، أنا عِنْدي وقتُ بما فيه الكفاية لنا كلّنا |
Fakat senin şansın kalmadı ve benim de zamanım doldu. | Open Subtitles | ولكن الان فان حظك قد انتهى, وانا وقتى قد انتهى |
Çok karmaşık işlemler yapıyor, ve bunlara girmeye zamanım yok, ama bu dişinin büyüleyici yönü şu ki, hata yapmayı sevmiyor. | TED | إنها تقوم بمهام معقدة جداً، وليس لدي وقتا للقيام بها، لكن الأمر المدهش عن هذه الأنثى هو أنها لا تحب الوقوع في الأخطاء. |
Şu andan itibaren her hafta boş zamanım olacak. | Open Subtitles | من الآن وصاعدًا، سأحظى بوقت فراغ كل أسبوع |
Kendimi buna alıştırmak için pek zamanım olmadı. | Open Subtitles | مجرد أنني لم أحظى بالوقت الكافي لأعتاد على الأمر |
Ve en iyi zamanım, dünya rekoruydu, 15.77. di. | TED | وقد كان زمني هو 15.77 ثانية ..والذي كان الرقم العالمي |
Profesör, pardon, zamanım kalmadı. | Open Subtitles | أوه، أستاذ، يُعذرُني , أَبْدو أنْ إستنفذتُ وقتَ. |
Benim de çok fazla zamanım yoktu. | Open Subtitles | حَسناً، أنا ما كَانَ عِنْدي الكثير مِنْ الوقتِ. |
Olanları düşünmek için delikte çok zamanım oldu, ve verdiğim kararlardan birisi de işimiz bitti. | Open Subtitles | كانَ لديَّ الكثير من الوَقت في الانفرادي للتفكير و أحدُ الأمورِ التي قررتُها أنَ ما بيننا انتهى يا إلهي، ما الذي فَعلتُه؟ |
Kulağa çok hoş geliyor, ama gerçekten hiç zamanım yok. | Open Subtitles | حَسناً، ذلك يَبْدو رائعاً، لَكنِّي حقاً ما عِنْدي الوقتُ. |