Onlara güvenilmeyeceğini sana söylemiştim. Buradan sağ kurtulmaları da mümkün değil. | Open Subtitles | لقد أخبرتك سابقاً أنهم غير صالحين لن ينجوا من هنا أبداً |
Seni daha önce gördüğümü söylemiştim, seni Julia ile gördüğümü... | Open Subtitles | أخبرتك بانني رأيتك قبل ذلك، و أنني رأيتك مع جوليا. |
Diyelim ki, Ed Bailey'nin çizmesinde... ufak bir tabanca sakladığını sana söyledim. | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أن إد بايلى معه مسدس صغير مخبأ فى حذائه |
Dün gece söyledim ya, bunlar Direnişçiler için şifreli mesaj. | Open Subtitles | كما أخبرتك من قبل هذه رسائل بالشفرة إلى رجال المقاومة |
O çocuklarla dalga geçme demiştim. İşte sana tuzak kurmuşlar. | Open Subtitles | أخبرتك بألا تعبث مع هؤلاء الرجال الآن هم منتبهين إليك |
anlattım. Bunu biliyorum çünkü "Tüm bildiğim bu kadar." dedim. | Open Subtitles | نعم لقد أخبرتك بكل شيئ أعرفه أعلم ذلك لأنني قُلت: |
Tabii cicim. Sana bu bombaların pek çok şeye neden olabileceğini söylemiştim. | Open Subtitles | نعم يا عزيزتي، لقد أخبرتك هذه القنابل لديها تأثير على كل شيء |
Ben 10 yaşındayken babamın öldüğünü söylemiştim ya. Aslında ölmedi. | Open Subtitles | أخبرتك أن أبي مات وأنا في العاشرة، هو لم يمت |
Gördün mü, her akşam klüplere gitmemizin... karşılığını alacağımızı söylemiştim sana. | Open Subtitles | هل ترين، أخبرتك أن الذهاب إلى الأندية كل ليلة يأتي بثماره |
Adına hoş bir şarkı bestelemiş. Sana aşık olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | .لقد كتب لك أغنية جميلة أخبرتك أنه وقع في حبك |
Dün kira kontratı imzalanmış. Size söylemiştim. Eğer çok beklerseniz... | Open Subtitles | لقد عقدوا صفقة ليلة أمس أخبرتك بأنك لو تأخرت كثيرا |
Kafayı yemişsin sen. Sana defalarca söyledim, bunu yapmış olamazlar. | Open Subtitles | أنت مجنون.لقد أخبرتك مرارا وتكرارا أنهم لا يمكنهم فعل ذلك. |
Ne fark eder ki? Size nerede ve hangi zamanda olduğumuzu söyledim. | Open Subtitles | و فيم كان سينفعك ذلك ، لقد أخبرتك أين أنت و متى |
Jim, kim olduğunu söyledim sana... American Express'in başkan yardımcısı. | Open Subtitles | جيم لقد أخبرتك من هو إنه نائب مدير أميريكان أكسبريس |
- Sana diğer odada uyurum demiştim. - Bu bir çözüm değil ki. | Open Subtitles | ـ لقد أخبرتك أنني سوف أنام في غرفة أخرى ـ هذا ليس حلا |
Her şey o kadarla kalır dedim. Sen sadece rahat olmak zorundasın. | Open Subtitles | أخبرتك أنّ الأمر سيقتصر على هذا يجب أن تتوقّف عند هذا الحدّ |
Mary sana benim hakkımda ne söyledi bilmiyorum ama arkadaşa ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنا لا أعرف بم أخبرتك ماري عني لكني لست بحاجة إلى رفقة |
söylediğim gibi burası çok büyüktür. Yüzlerce kattan herhangi birinde olabilir. | Open Subtitles | أخبرتك أن هذا المكان ضخم ربما يكون بطابق من مئات الطوابق |
Dediğim gibi dostum, hiç kimse bu arabanın farlarını onaramaz. | Open Subtitles | لقد أخبرتك لا أحد يستطيع إصلاح الأضواء الأمامية لهذه السيارة |
Ya Size bazı tahminlere göre, ABD'de işle ilgili stresin maliyetinin yılda 300 milyar dolara yakın olduğunu söyleseydim? | TED | ماذا لو أخبرتك أنه حسب بعض الإحصاءات، تصل تكلفة التوتر بالعمل بالولايات المتحدة تقريباً إلى 300 مليار دولار سنوياً؟ |
Bu smokin içerisinde, ne kadar inanılmaz göründüğünü söylemiş miydim? | Open Subtitles | هل أنا أخبرتك كم انت رائع في هذه البدلة ؟ |
Bunun yapıp yapacağın en yanlış şey olduğunu söylesem dikkate alır mısın? | Open Subtitles | هل من الفارق لو أخبرتك أن هذا بالضبط الخطأ الذي ستفعل ؟ |
Ya sana Amerikalılar'ın çok ilgileneceği bir şey bildiğimi söylersem? | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أنه لدي معلومات ستكون مثيرة جداً للأمريكان |
Stanny ile benim beton işinden nasıl kovulduğumuzu söylediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين عندما أخبرتك بأني أنا وستاني قد طُردنا من شركات الخرسانة؟ |
Artık mazeret yok. Bir kere söyledim, bir kere daha söylüyorum... | Open Subtitles | لا مزيد من الأعذار ، لقد أخبرتك مرة والآن أخبرك ثانية |