Kuzey tarafı olarak adlandırılan mahalle için bir logo tasarımına davet edilmiştim ve bir mahallenin logosu olmasının aptalca olduğunu düşündüm. | TED | كنت مدعوة لأصمم شعارا لهذا الحي الذي يدعى الحي الشمالي وكنت أعتقد أنه من السخافة أن يكون هنالك شعار لحي معين |
İki insana da ilgi duymanın mümkün olduğunu kendin söyledin. | Open Subtitles | أنت قلت بنفسك أنه من الممكن أن يكون مشاعر لشخصين. |
Herhalde ortaya çıkıp elinizdeki kayıtları mahkemeye vermenin göreviniz olduğunu biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | أنت تدرك أنه من واجبك اٍعطاء أى دليل يمكنك الحصول عليه |
Sorun sadece malzemedeydi, o zamanlar mekanik anlamda bu daha zordu, bunun basit nedeni de malzemelerin elverişli olmamasıydı. | TED | المشكلة أنه من الناحية العملية الميكانيكية كان ذلك صعباً في الماضي للسبب البسيط أنه لم تتواجد الوسائل لفعل ذلك |
Doğru düzgün bir eğitim alamadıkça, korkarım ki doktor olmaya mahkumum. | Open Subtitles | أعتقد أنه من دون التدريب المناسب سيتحتم عليّ أن أكون طبيباً |
Bu büyük işi bitirene kadar bir seyahate çıkmamın uygun olacağını düşündü. | Open Subtitles | ويعتقد أنه من المنسب أن أتمتع بهذه الرحلة بينما يتم هو صفقته |
Sanırım buna dünya tarihindeki en büyük yanlış kaynak dağıtımı demek de doğrudur. | TED | أعتقد أنه من المناسب أن نسميها أعظم سوء توزيع الموارد في تاريخ العالم. |
Bu yüzden mi benim krallığım yerine Mısır'lılara katılmanın, daha güvenli olduğunu düşündünüz.? | Open Subtitles | ألهذا ظننتم أنه من الأمان الإنضمام إلى القوات المصرية فى غزو مملكتى ؟ |
Çünkü kızım gelmemin kendisi için çok önemli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لأن أبنتى أكدت لى أنه من المهم لها أن أحضر |
Bu adil değil! Görev sorumluluğu duymanın yanlış olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ليس هذا إنصاف، لا أظن أنه من الخطأ الإحساس بالواجب |
Charles, bu tür tuvalet malzemelerini burada bulmanın zor olduğunu yazmıştı. | Open Subtitles | لقد كتب تشارلي أنه من الصعب الحصول علي مستلزمات الحمام هذه |
Böyle bir şeyi yapmanın delilik olduğunu biliyordum ama çok çaresizdim. | Open Subtitles | كنت أعلم أنه من الجنون تجربة هذه الأشياء، ولكني كنت بائساً |
Sonrasında da kedi köpeği birbirine düşürenin kendisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ثم ادّعى أنه من أشعل الخلاف الأزلي بين القط والفأر |
Yanlış ellere düşmesin diye onu yok etmemiz daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أنه من الأفضل أن نمزقه حتى لا يقرأه الشخص الخطأ؟ |
Unutma ki bu hayatta önemli olan, gerçekten hissettiğin şeyleri söylemektir. | Open Subtitles | وتذكر أنه من المهم في الحياة أن تقول ما في خاطرك |
Karım bir şefin imzasına sahip olsaydı, iyi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنه من الجميل أن تحصل زوجتي على توقيع موسقار |
Kanımca ortalık sakileşene dek birkaç günlüğüne uzaklaşman en hayırlısı. | Open Subtitles | أرى أنه من الأفضل أن تخرج من هنا لعدة أيام |
Aynı yıl, aynı ülkede ikisine de kütüphane denen iki binanın bu kadar farklı gözükmesi nasıl mümkün oluyor? | TED | إذن كيف أنه من الممكن أنه في نفس السنة، في نفس الدولة، تبدو بنايتان، كلتاهما مكتبتان، بشكلين مختلفين تماما؟ |
Sanırım odama gidip yarınki dersler için hazırlansam daha iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن اذهب إلى غرفتي وأحضر لدروس الغد |
Kadın liderler yaratmak için yapmanız gereken tek bir şey olduğuna inanıyorum: lider olmak için gerekli vasıflara sahip olduklarını onlara gösterin. | TED | أؤمن بشدة أنه من أجل أن تصنع نساءً قائدات تحتاج لفعل شيء واحد فقط أن تخبرهن أن لديهن ما يلزم ليصبحن قائدات |
Bugün çocuğun biri bana bunun çok da zor olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني رفيقي في العمل الوم أنه من السهل تحقيق ذلك |