"إليك" - Translation from Arabic to Turkish

    • seni
        
    • senin
        
    • İşte
        
    • sizinle
        
    • şu
        
    • Al
        
    • sizi
        
    • şöyle
        
    • senden
        
    • bir
        
    • sizin
        
    • var
        
    • Bırak
        
    • sen
        
    • burada
        
    Oraya buraya gidip seni sordum. Sonra da adres bürosuna gittim. Open Subtitles وأزعجت الناس جميها لأهتدي إليك ثم ذهبت رأسا إلى مكتب العناوين
    Bak seni öldürmek isteseydim bile, eve dönmene ihtiyacım vardı kahrolası salak. Open Subtitles انصت، حتى لو أردت قتلك، فأنا أحتاج إليك لأعود سالماً أيها الأبله
    Grubu temsil ediyordun ve belki senin de bu şekilde, algılanıcağın düşüncesi çok korkunç, alışması çok zor bir düşünceydi. TED أنت مثلت مجموعة كان هذا أمرٌ من الصعب تقبله والتعامل معه و كان هناك احتمال أن يُنظر إليك بالطريقة نفسها
    O çocuklarla dalga geçme demiştim. İşte sana tuzak kurmuşlar. Open Subtitles أخبرتك بألا تعبث مع هؤلاء الرجال الآن هم منتبهين إليك
    sizinle neden konuşmak istediğim hakkında bir fikriniz var mı? Open Subtitles هل لديك أي فكرة ، لماذا أردت التحدث إليك ؟
    Sana yazıyorum çünkü şu anda paylaştığımız sarsılan bu dünya, beni korkutuyor. TED أكتب إليك لأنه في الوقت الحاضر، هذا العالم المهتز الذي نتقاسمه يخيفني،
    Öyle gurur duyuyorum ki seni dünyanın, benim dünyamın, geri kalanıyla paylaşmalıyım. Open Subtitles و فخورة بأن أكون بأمس الحاجة إليك لأشاركك العالم بأكمله، عالمي أنا
    Meteor yağmurundan sonra, seni farklı görmeyen tek kişi bendim. Open Subtitles بعد سقوط النيزك كنت الوحيدة التي لم تتغير نظرتها إليك
    Gerçekten söylemeliyim ki, seni o tarz şapka ile görmek... Open Subtitles أنا حقاً يجب أن أقول بالنظر إليك وأنت ترتدي هذا
    -Öyle ama dans ettiğin zaman kodamanları sana yönlendirecek kadar tanırdı seni. Open Subtitles غير رسمي بما يكفي لكي يوجه إليك أكبر الحيتان عندما كنت ترقصين
    Aileniz de seni özlüyor çünkü Evet, bu iyi, olduğunu. Open Subtitles حسناً ، هذا جيد لأن عائلتك قد اشتاقت إليك أيضاً
    Bu konuda haksız olabilirim ve bu senin için kötü olur. Open Subtitles ربما أكون مخطئاً ، و سيكون هذا سيئاً للغاية بالنسبة إليك
    Fakat bugün sana baktıımda, ve çocuğumuzu senin kollarında gördüğümde, Open Subtitles لكن اليوم عندما أنظر إليك وأنا أرى طفلنا في ذراعك
    senden bunu istiyorum, çünkü paraya ihtiyacın var. Sana kalmış. Karar senin. Open Subtitles أطلبك ذلك لأنني أعلم أنك تحتاج لذلك الأمر يعود إليك, القرار لك
    Şimdi, işte bu şeytanın müziğinin Ozzie ve Harriet'a nasıl geçtiği. Open Subtitles حسنا الان إليك الطريقه كيف سنمرر موسيقى الشيطان بدون علم مستضيفك
    Birincisi, hakkınızda duyduğum ilginç ve takdire şayan şeyler sebebiyle sizinle tanışmak istememdi. Open Subtitles أولهما, رغبتي في التعرف إليك لأني سمعت عنك مديحا كثيرا منذ مدة طويلة
    Fakat şu da var: Bu gibi durumlar bizi öfkelendirmiyor. TED لكن إليك الأمر: كل هذه الأمور الاستفزازية لا تجعلنا غاضبين.
    İşte Al, 5 paund 2 peni, bir yarımlık ve üç yarımlık daha, etti 5.04 paund. Open Subtitles إليك المبلغ ، خمسة جنيهات وبنسين بالإضافة إلى ثلاثة بنسات قيمة الطابع
    Evet. Kızım Faye'ı ziyarete Seattle'a her gelişımde sizi dinliyorum. Open Subtitles أَستمعُ إليك كُلَّ مَرَّةٍ أَجيءُ إلى سياتل لزيَاْرَة بنتِي فاي.
    Peki, şöyle desek. Bana bağırmayı kessen nasıl olur? Ne düşünce ama... Open Subtitles حسناً ، إليك فكرة ما رأيك أن نتوقف جميعاً عن الصياح بي؟
    Güzel bacaklarını size dolayıp sıkı sıkıya tutarken, size bakması sizin ona bakmanız. Open Subtitles عندما تلف ساقيها الجميلتين حولك بإحكام وتستمر بذلك, وتحدق إليك وأنت تحدق لها
    Bırak dün geceyi, rüyamda bile sana bunu yapabileceğimi düşünemem. Open Subtitles ولا حتى في أحلامي استطيع ان أتخيّل عمل ذلك إليك.
    Bu plaklar dört ay önce çıktı, ama muhtemelen sen dinlememişsindir. Open Subtitles هذه السجلات عمرهن أربعة شهور، لكنهم من المحتمل سيكونون جدد إليك.
    İşte bir fikir. şöyle ki, helikopter burada. Araba da geliyor. Open Subtitles إليك فكرة، دعنا نفترض وجود حوامةٍ هنا وسيارة تظهر من هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more