| Bir bilgisayardan daha iyi. Yeni bir monitörden daha iyi.Yeni bir yazılımdan daha iyi, ya da insanlar ne kullanıyorsa ondan daha iyi. | TED | انها افضل من جهاز الكمبيوتر. انها افضل من جهاز جديد , انها افضل من البرامج الجديدة أو أيا كان الناس عادة ما تستخدم. |
| insanlar kullandığı için adapte oluyordu çünkü insanlar için yapılmıştı. | TED | بل لان الناس تستخدمها .. ولانها صنعت من اجلهم .. |
| Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
| Bu yüzden insanların kendileri hakkında ne kadar emin olduklarına bağlı olmadan, söyledikleri şeylere meydan okuyan bir deney yaratmak istedik. | TED | لذا أردنا خلق تجربة، تتيح لنا أن نتحدّى ما يقوله الناس عن أنفسهم، بغض النظر عن مدى الثقة التي يبدون عليها. |
| Gerçek şu ki disleksisi olan kişiler her şeyi Herkes gibi görüyor. | TED | الحقيقة هي أنَّ المصابين بِعُسْرِ القراءة يرَون الأشياء كما يراها بقيَّة الناس. |
| Dünyaya geniş açıdan bakınca üzerinde yaşayanları insan olarak görme beceriniz kayboluyor. | TED | لأنه, عندما نبعد العدسة بذلك المقدار, نخسر المقدرة على رؤية الناس كبشر. |
| Bakıyorsunuz ki millet tartışıyor bile, arkadaş arkadaşa, çiftler halinde, yazarak, vs. | TED | وبالتالي يبدأ الناس في الجدال سويًا صديق في مقابل صديق أزواجًا .كتابة. |
| Ve bu da en fazla sayıda insanı memnun edecekti. | TED | و هذا ما سيتسبب في إسعاد العدد الأكبر من الناس. |
| Ve yöneticiler basitçe yaptıkları iş insanları rahatsız etmek olan kimselerdir. | TED | والمديرين هي اساسا : اناس مهمتها هي مقاطعة و تشويش الناس. |
| Sonuç olarak -- bu yöntemin işe yaramasının sebebi -- insanlar robotlarla iletişim kurarken yine insan gibi davranıyorlar. | TED | وخلاصة القول السبب في ان هذا يعمل لأنه تبين الناس تتصرف تماما مثل الناس حتى عند التفاعل مع روبوت |
| Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar. | TED | اليوم .. في السويد .. وفي الدول الغنية الناس تستخدم العديد من الآلات |
| ancak aynı insanlar Aicha'nın oğlunun neden suçlandığını duyduğunda aynı şefkati göstermiyorlardı. | TED | لكن عندما علم الناس ما اتهم به ابنها لم تتلق ذلك التعاطف |
| Ama High Line'ı gerçekten özel kılan şey bence insanlar. | TED | لكن أظن أن الذي يجعل الهايلاين حقا فريدا هو الناس. |
| Sonuç olarak görmek istediğimiz şeylerden bir tanesi insanların ne kadar kilo kaybettiği değil robotlarla ne kadar etkileşim içinde olduklarıydı. | TED | اذن احد الاشياء التي اردنا النظر اليها فعلا ليس كم من الوزن خسر الناس لكن لكم من الزمن تفاعلوا مع الروبوت |
| Aslında bitmiş sayılmaz, ama bu, insanların işbirliğine devam edebileceği süregelen bir projedir. | TED | وبالتالي فانه غير منته تماما، ولكنه مشروع ممتد حيث يستمر الناس في التعاون. |
| Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. | TED | إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم. |
| Herkes onun dünyanın en mutsuz ve cimri insanı olduğunu bilir. | Open Subtitles | و الكل يعلم بأنّه أكثر الناس بُؤساً وبُخلاً على وجه المعمورة |
| Çok, çok az insan gerçekten ofiste uzun ve bölünmemiş bir zaman geçiriyor. | TED | قليل جدا من الناس يقومون بأعمال باعمال لفترات طويله دون إنقطاع في المكتب |
| millet, içinizdeki çocuk derken kast ettiğim şey bu genç adamdır. | Open Subtitles | ايها الناس ، هذا الشاب يملك الصوت الداخلي الذي اتحدث عنه |
| Silah ve uyuşturucu hareketlerinde çeşit çeşit insanı bir araya getirdik. | TED | فييما يخص السلاح والمخدرات كليهما، لقد جمعنا مزيجا جميلا من الناس. |
| Şuna inanıyorum ki, eğer insanları bundan uzaklaştırırsanız, insanları aslında başarısızlığa doğru yönlendirirsiniz. | TED | وأعتقد أنه عند دفع الناس بعيدا عن ذلك، تدفعهم نحو المزيد من الفشل. |
| Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor ve Halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. | TED | ومع ذلك هذا الطبل نفسه يختفي بسرعة جدًا من المشهد الموسيقي ومن الأسلوب التقليدي أنه يخسر شعبيته بسرعة جدًا بين الناس |
| Umarım bundan elli yıl sonra, insanlar benim tedavimi duyacak ve bir kişinin bu ilkel bilime nasıl katlandığına bakıp dehşete düşecekler. | TED | لذا أتمنى أن يسمع الناس بعد 50 سنة بالعلاجات التي أخذتها و يشعروا بالفزع من أن أحدهم قد تحمل علم بدائي كهذا. |
| Bu kişiler bir zamanlar üniversite harcımı ödeyebilmek için şarkıcı garsonluk yaptığımı umursamadılar. | TED | هؤلاء الناس لا يمانعون أني ذات مرة عملت كنادلة لكي أدفع رسوم جامعتي. |
| Burada bulunanların çoğu çok fazla sayıda insanın bunu gördüğüne şahit oldu. | TED | العديد منكم هنا لديه الفرصة للتأكد من أن يشاهده الكثير من الناس. |
| Bunu izleyen aylarda, Batı Afrika, Ebola virüsü hastalığından binlerce kişiyi kaybedecekti. | TED | خلال الأشهر التالية ستفقد إفريقيا الغربية الآلاف من الناس بسبب فيروس إيبولا. |
| Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
| Açıkçası hedefim insanlara yardım etmek kendilerini daha iyi tanıyabilmeleri için. | TED | هدفي بسيط جدا، أن أساعد الناس ليصبحوا أكثر انسجاما مع أنفسهم، |
| Üç yıl sonra -- çok uzun süren programlama, diğer öğrencilerle laboratuvarda yapılan çalışmalar -- Kismet insanlarla etkileşime hazırdı. | TED | و هكذا بعد ثلاثة سنوات الكثير من البرمجة العمل مع طلاب اخرين في المختبر كيسميت كان مستعدا للتفاعل مع الناس |