Tam bir emekli maaşı ve altın kaplama bir Seiko alacağım. | Open Subtitles | سأحصل على راتب تقاعدي كامل وصحن ذهبي حقيقي سيكو هيئة رقابة |
- Baban herife 100 dolar koklattı. Bir aylık maaşı kadardı heralde. | Open Subtitles | كان على والدك رشوته بمئة دولار على الأرجح يعادل راتب شهر وقتها |
En azından karından aldığın maaş zımbırtısı devam ediyor, ahbap. | Open Subtitles | على الأقل أشياء راتب التقاعدي الكاملةِ يعمل لَك، يا صديقي. |
En iyi senaryoyla, Kendine beş sene süreyle maaş bile vermeyeceksin demektir. | Open Subtitles | في أفضل الحالات، لن تقتطع لنفسك راتب حتى 5 سنوات على الأقل. |
Onun emeklilik parası ve benim el modelliğinden kazandığım para sayesinde oldukça rahatız. | Open Subtitles | لذا، بين راتب تقاعده، والدخل الذي احصل عليه من عرض يديّ، نحن مرتاحين. |
Maluliyet maaşını tren yolu şirketinden alıyor ve sanırım kilise konseyinden de hizmetleri karşılığı cüzi bir miktar alıyor. | Open Subtitles | لديه راتب تقاعدي بسبب إعاقته من شركة السكك الحديدية.. وأجر زهيد لقاء خدماته من مجلس المجلس الكنسيّ، أفترض أنه... |
Yardımımın bir bedeli var. Sizler de federal maaşıyla geçiniyorsunuz. | Open Subtitles | نوع مساعدتي مكلف، و أنتِ تعيشين على راتب المكتب الفيديرالي |
Demek istediğim, bize bak. Geçen yılın maaşı dışında, pek bir şey harcamadım. | Open Subtitles | لم أحصل علي الكثير بخلاف راتب العام الماضي |
Clamp'ın yıllık maaşı, tuvalette 30 saniye kalıyorsa orada kaldığı sırada bile 375 dolar kazanıyor. | Open Subtitles | مع راتب دانيال كلامب السنوي لنقل إن ذهب إلى الحمام 30 ثانية يجني 375 دولارا بوقوفه هناك |
1980'den beri almam gereken maaşı, 18 yıllık artışıyla. | Open Subtitles | راتب 1980 بكلفةِ معيشة زيادات للسَنَوات الـ18 الماضية. |
Şimdi bulunduğun bu pozisyonla abimden yüksek bir maaş talep et. | Open Subtitles | بما أنكِ في هذا الموقف الآن أطلبي من أخي راتب ضخم |
Artık ofisle ilgili işlerle falan ilgileneceğim iyi bir de maaş verecekler. | Open Subtitles | فسوف أهتم بأمور معينة في المكتب و أتلقى على هذا راتب معقول |
Ayrıca bir evrak hatasından dolayı, bu ay maaş alamayacaksınız. | Open Subtitles | وأيضاً بسبب اختلاط الأعمال الورقية, لن تأخذ راتب هذا الشهر. |
Onlara emekleri için para ödendiği zaman bile erkeklerden düşük ücretlerle çalıştırılıyor ve savunmasız kalıyorlar çünkü ekonomik özgürlükleri yok, ve hayatları devamlı olarak istismar, şiddet ve taciz gölgesi altında sürüyor. | TED | فهن يتلقين راتباً أقل من نفس العمل الذي يقوم به رجل إن كن يتلقين أي راتب من الأساس . ولا يزلن ضعاف لأنه لا يملكن حرية اقتصادية ودائماً يهددن بالاستغلال بالعنف والاساءة |
Burası tımarhane mi lan? Bir tımarhanede çalışmak için mi para alıyorum lan ben? | Open Subtitles | هذه مستشفى مجانين ليس لدي راتب كافي لأعمل بمستشفى مجانين |
Ehliyet alana ve kendi donunuzu giyene kadar işiniz ve maaşını askıya alındı. | Open Subtitles | حسناً، حتى تحصل على رخصة قيادة وترتدي ملابسك التحتية الخاصة بك، فأنت مفصول بدون راتب. |
Lobut maymunu maaşıyla geçinebilecek miyiz? | Open Subtitles | أيمكن أن تحصل على راتب مجزي من هذه الوظيفة؟ |
Böyle 30 yıl daha, az bir emekli maaşın ve ucuz bir altın saatin olacak. | Open Subtitles | ثلاثون سنة أكثر هذه، أنت أصبحْ راتب تقاعدي صغير جداً و ساعة ذهب رخيصة. |
Böyle bir maaşla sekiz makine arasında ağ kuracak... ve programlardaki sorunları giderecek biri var mı? | Open Subtitles | أتعرف أي شخص يمكنه إدارة مكونة شبكة من ثمانية اجهزة؟ وتصحيح أخطاء مليونين من شفرات الكمبيوتر مقابل راتب مثل راتبى؟ |
Düzenleme konseyinde maaşlı bir iş, sonra da D.C. işi. | Open Subtitles | راتب جيد في لجنة العدالة الجنائية ثم وظيفة في واشنطن |
maaşım düşük olsa da, hademe olduğumu düşünmüyorum. | Open Subtitles | ، بالرغم من أني أقبض راتب أقل لا زلت لست بواباً |
Eğer bu tv leri kamyondan indiremezsem bana ödeme yapmayacaklar. | Open Subtitles | إذا أنا لا أحصل على هذه التلفزيونات من الشاحنة، رجل، أنا لا أحصل على ذو راتب. |
Başka bir hastaneden daha iyi bir ücret teklif edilmişti. | Open Subtitles | عرض علي أن اعمل في مكان اخر مع راتب أعلى ولم أذهب |
Haftasonu iznim vardı. Bir aylık maaşımı yeni almıştım. | Open Subtitles | لدى تصريح نهاية الأسبوع و راتب شهر فى جيبى |
Ayakkabıları çoğu insanın bir aylık maaşından fazla. | Open Subtitles | أحذيتها كلّفت أكثر من أكثر راتب الناس الشهري، |
Kendi etrafını, Martin Buber, Shai Agnon ve Franz Kafka gibi genç, tanınmayan bilgin arkadaşlarıyla donattı ve rahatça yazabilsinler diye her birini aylık maaşa bağladı. | TED | لقد أحاط نفسه بحاشية من الشباب المثقفين المجهولين مثل مارتن بوبر وشاي عجنون وفرانز كافكا، ودفع لكل واحد منهم راتب شهري حيث يستطيعون الكتابة في سلام. |
Altı aylık maaşıma mal oldu. Dışarda beklemenin sakıncası var mı? | Open Subtitles | كلفني ذلك راتب ستة أشهر هل تمانع لو انتظرت بالخارج ؟ |