"طالما" - Translation from Arabic to Turkish

    • Eğer
        
    • kadar
        
    • müddetçe
        
    • hep
        
    • Madem
        
    • yeter
        
    • Tabii
        
    • göre
        
    • varken
        
    • her
        
    • sonra
        
    • de
        
    • sürece sorun
        
    • olduğum sürece
        
    • oldukça
        
    Seth, Eğer toplantının çok önemi olduğunu biliyorsan, neden benimle yemeğe gittin? Open Subtitles سيث، طالما كنت تعلم أن الاجتماع بالغ الأهمية، لماذا أتيت معي للغداء؟
    Benimki sadece bir düşünce ama, Eğer ben cennette olsaydım mesajı doğru anladıkları sürece İncil in içindekiler umurumda bile olmazdı. Open Subtitles ربما هذا لانى اتكلم ولكن اذا كنت انا فى الجنة انا لااريد ان يقول هذاالانجيل طالما هم فهموا الرسالة بشكل صيحيح
    Hayatım, burada kalmayı bu kadar istediği sürece elimden bir şey gelmez. Open Subtitles حبيبتي، أنا عاجزا تماما عن فعل شيء طالما هو مصر على البقاء
    Avcı hayatta olduğu müddetçe, kim yerini alırsa, mezarını da paylaşacak. Open Subtitles طالما أن المُبيدة مازالت حية فمن سيأخذ هذا المكان سيشاركه قبره
    her zaman hep beni istemiştin biliyorum... ve bende hep seni arzulamıştım. Open Subtitles اننى اعلم انك كنت دائماً ترغب في وانا ايضاً طالما مارغبت فيك
    Madem sordunuz başkalarının ne söylediği önemsiz ama bence tam bir centilmensiniz. Open Subtitles أعنى ، طالما قد سألت لا يهم ما يقوله الآخرون إنك جنتلمان
    Elinden her iş gelir, yeter ki Johnny Friendly'den uzak ol. Open Subtitles يمكنط ان تفعل اى شىء طالما انت بعيدا عن جونى فرندلى
    Yapabilirsiniz Tabii ki, evet. Sen sürece istediğiniz kadar burada kalabilirsin. Open Subtitles بالطبع تستطيعين ، نعم ، يمكنكِ البقاء هنا طالما رغبتِ بذالك
    Hayır, George. Çantayı aldığıma göre bu artık sorun değil. Open Subtitles لا يا جورج الأمر ليس مهما طالما أنني إستعدت الحقيبة
    Eğer hayattaysanız sizi boşu boşuna rahatsız etmeye gerek yoktu. Open Subtitles طالما أنك ما زلت على قيد الحياة لم أشأ إزعاجك
    Eğer bunu inkâr edeceksen, zamanımı boşa harcama, çeneni kapa. Open Subtitles طالما أنك ستنكر الأمر ، فكف عن إضاعة وقتى واخرس
    Eğer bir bağ varsa, neden öylece kurbanların kendilerine sormuyoruz? Open Subtitles طالما أن هناك رابطاً فلم لا نسأل الضحايا أنفسهم ؟
    "Asiler, imparatorluk senatosu bizim için bir endişe oluşturmayana kadar..." Open Subtitles التمرد سيواصل الحصول عل تأييد في مجلس الشيوخ الإمبراطوري طالما
    Bak. Seni buraya kadar takip etmedilerse biraz vaktin var demektir. Open Subtitles انظري، طالما أنهم لم يتبعونك الى هنا إذاً لديك بعض الوقت
    Bak, iki şekilde de, o buralarda olduğu müddetçe onu buradan sağ çıkaramayız. Open Subtitles انظر، على اية حال، لن نستطيع اخراجها من هنا حية طالما هو بالجوار
    Sen işte olduğun müddetçe, kendimi güvende hissediyorum bebek de öyle. Open Subtitles طالما إنك فى العمل ، أشعر بالأمان و هذا حال الطفل
    - Sen de hep bencildin şimdi ise hayal görüyorsun. Open Subtitles انتي طالما كنتي عاهرة صغيرة تحب نفسها،ولكن الان انتي واهمة
    Madem seninle kalacak biri var ben iyi geceler diliyorum. Open Subtitles حسناً, طالما أنه سيتواجد شخصٌ معك سأقول تصبحين على خير
    Birinin ölmesi hiç önemli değil... yeter ki kendini kurtarsın. Open Subtitles لا يهمه أن يموت شخص آخر, طالما بقيت يداه نظيفتين.
    Bugün bir satış rekoru bekliyoruz Tabii sizler bunu berbat etmedikçe. Open Subtitles ونحن نبحث عن رقم جديد فى المبيعات طالما لم تخربوا الامر
    Bana göre o iş benimdi ve ne pahasına olursa olsun alacaktım. Open Subtitles طالما كنت قلقا ، فلقد كانت لي لذلك توجب علي اعادتها لي
    Hâlâ paramız varken kıkırdak projem için bana da para lazım. Open Subtitles علي أن أجعل مشروع الغضاريف يمول طالما أننا لانزال نملك بنكا.
    Bu bayan her şeyi apaçık anlatmadığı sürece hiçbir şey açıklığa kavuşmayacak. Open Subtitles سيدى العزيز , لن تفهم شيئاً أبداً طالما هى التى تشرح لك
    Bak, iş yapıldıktan sonra, işi kimin yaptığından sana ne, değil mi? Open Subtitles أسمع، لماذا تهتم بمن يعمل لصالحك طالما أن عملك يتم إنجازه، صحيح؟
    Insanlar memnuniyetle beklemeye hazır: 12 ay bekledikleri sürece, 13 de bekleyebilirler. TED سيكون الناس سعيدين بالإنتظار: طالما أنهم سيصبرون 12، سيقدرون على الصبر 13.
    Beyaz bir elbise giyip duvak takmadığı sürece sorun yok. Open Subtitles طالما انه لا يرتدي ثوب أبيض والحجاب، وأنا لا أهتم.
    Bu benim son senem ve kaptan, ben olduğum sürece aynı oğlanlar için kapışıyoruz diye bu takımı kaybedemem. Open Subtitles هذا هو عام تخرجى و طالما أنا قائدة هذا الفريق فأنا لن أضحى به لأننا جميعاً نتعارك على الشباب
    Ben buralarda oldukça endişelenmene gerek yok, biliyorsun değil mi? Open Subtitles لا تقلقى بهذا الشأن طالما أننى بجوارك أنتِ تعرفين ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more