| Hastaneye götürüldüğümde doktorlar öleceğimi düşündü. Ama bana ne yapılacağını öğrendiğimde düşündüm ki... | TED | عندما وصلت إلى المستشفى، ظنّ الأطباء أنني سأموت، وعندما أدركت ما الذي حدث لي، اعتقدت أن الموت كان من الممكن.. |
| Tapınaktaki Doliones, bu yeni gelenleri istilacılar olarak düşündü. | TED | في العاصفة، ظنّ الدليونيس أن هؤلاء غزاةٌ وافدون جدد. |
| Lanet müdür benim de o çetenin bir parçası olduğumu düşünüyordu. | Open Subtitles | ظنّ ذلك المدير السافل أنني فرد من العصابة |
| Çoğu insan Berlin ablukasının bitmesiyle Soğuk Savaş'ın sona erdiğini sandı. | Open Subtitles | ظنّ العديد من الناس أنّ إنهاء حصار برلين يعني نهاية الحرب الباردة |
| Lanet müdür benim de katıldığımı sanıyordu. | Open Subtitles | ظنّ ذلك المدير السافل أنني فرد من العصابة |
| Tüm bu yıllar içinde kızını ona karşı kışkırttığını düşünmüş. | Open Subtitles | لقد ظنّ طوال كلّ تلك السنوات أنّها قد تخلّت عنه. |
| Peşinde olduğum bir vampir onu dönüştürdü. Bunun ironik olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | تحوّلت بواسطة مصّاص الدماء الذي كنت أطارده، ظنّ أنّه سيحرجني بذلك |
| Onu daha sağlıklı biri yaptıklarını düşündü. | TED | ظنّ بأنها كانت تجعل منه شخصًا أكثر صحة. |
| Öğrencilerle daha yakın temas kurmamı sağlayacağını düşündü. | Open Subtitles | لقد ظنّ أن هذا سينفعني لأستطيع التواصل أكثر مع الطلاب |
| Bölükteki herkes onu Alman bir nişancının vurduğunu düşündü... | Open Subtitles | كل فرد فى الوحدة ظنّ أن قنّاص ألمانى قتله |
| Tam gününün daha ilginç geçemeyeceğini düşünüyordu ki geçti. | Open Subtitles | و كما ظنّ الرجال ان اليوم لن يكون به مفاجئات أكثر من هذا فكان به |
| Sana inanıyordu. İleride başına büyük şeylerin geleceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | لقد وثق بقدراتك لقد ظنّ بأنكَ ستتصدّر أموراً عظيمة |
| Evet, çığlıklar yükselene kadar, insanlar, o günün harika olacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | أجل، حتى قبل بداية الصراخ، ظنّ الناس أن اليوم سيكون يوماً رائعاً |
| Üstüme kan kustuğu için bana da bulaştığını sandı. | Open Subtitles | ظنّ أنّني سبق وتعرضت للمرض بسبب كل الدماء التي تقيأها عليّ. |
| Atherton toplantı masası olmayışını kasıtlı sandı. | Open Subtitles | ظنّ أثيرتون بان نقص وجود طاولة المؤتمرات |
| Khrushchev bu durumla baş edebileceğini sanıyordu." | Open Subtitles | ظنّ خورشوف أنّ بمقدوره السيطرة على الوضع |
| Birinin cep telefonunu izlediğini düşünmüş olabilir. | Open Subtitles | ليس إن ظنّ أنّ أحدهم كان يراقب أو يعترض مبادلاته الهاتفية. |
| Aaron, insanlara olan biteni açık ve anlaşılır biçimde izah ederek dünyayı değiştirebileceğini düşünmüştü. | Open Subtitles | ظنّ هارون أنَّ بوسعه تغيير العالم بمجرّد تفسير العالم بوضوح للناس |
| Çocukluğundan beri herkes senin dünyayı avucunda tuttuğunu düşünürdü. | Open Subtitles | منذ أن كنتِ طفلة، ظنّ الجميع أنّ العالم أجمع بين يديكِ |
| Takip edildiğini düşünüyormuş. Ve bir araba onu yolun dışına doğru savrulmuş. | Open Subtitles | ظنّ أن أحداً يتبعه، وحاولت سيارة أن تخرجه عن الطريق. |
| Self'in sildiğini sandığı bir dosya bulmuşlar. | Open Subtitles | وجدوا ملفّاً ظنّ أنّه حذفه فيه رقم حساب مصرفيّ دوليّ |
| Büyük kavga ettik. Onun kariyerini küçük gördüğümü sanıyor ama asla böyle bir şey yapmam. | Open Subtitles | في الحقيقة, لقد حصل بيننا شجار لقد ظنّ أنّني أحاول التقليل من مهنته |
| Onu yenebileceğini düşünen ilk insanın siz olduğunuzu mu sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدين أنّكِ أوّل شخصٍ ظنّ بإمكانه التغلّب عليه؟ |
| Evet, Bir laboratuvar faresine döneceğini düşündüğü sürece onu bunu yapmaya ikna edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقنعه بفعل هذا إن ظنّ أنّه سيحول إلى فئران تجارب |
| Muhtemelen kolay olduğunu sanmış, sonra bunun olayın onu aştığını düşünmüştür. | Open Subtitles | على الأرجح ظنّ أن الأمر سيكون سهلًا، ومِن ثمَّ وجد نفسه أمام صراع. |
| Eğer beni kandırdığını düşünüyorsa, büyükelçi yanıldığını anlayacak. | Open Subtitles | لكنه إن ظنّ بأنه يستغفلني , أيها السفير سيجد بأنه مخطئ |