"فقدان" - Translation from Arabic to Turkish

    • kaybetmekten
        
    • kaybından
        
    • kaybetmeyi
        
    • kaybetmiş
        
    • kaybetmeye
        
    • kaybedemem
        
    • kaybolduğunu
        
    • kaybettikten
        
    • kaybetti
        
    • kaybettiği
        
    • eksik
        
    • kayıpları
        
    • kaybetmen
        
    • kaybıyla
        
    • kayboldu
        
    Alzheimar'a yakalanmanın sinapsleri kaybetmekten kaynaklandığını hatırlayın. TED تذكر، إن مرض ألزهايمر ينتج عن فقدان التشابكات العصبية.
    Birçoğu, evlerini ve eşyalarını kaybetmekten korkuyordu. Bu yüzden selde elektriksiz ve temiz susuz kaldılar. TED الكثير منهم كان مذعوراً من فقدان بيوتهم وأمتعتهم. لذلك قرروا البقاء في الفيضان بلا كهرباء ولا ماء نظيف.
    Kan kaybından ölmüş. Derin olmayan çok fazla yara var. Open Subtitles سبب الوفاة هو فقدان الدم، جروح سطحية عديدة
    Bu oklardan her biri, kümedeki sayılardan birini kaybetmeyi gösteriyor. TED ويُظهر كل من تلك الأسهم فقدان أحد أعدادك في المجموعة.
    Toplam olarak çok kan kaybetmiş ve kafaya ufak bir darbe almış. Open Subtitles إجمالاً، إن الرجل عانى من فقدان دم كثير، رض خفيف في الرأس
    Bu mahalledeki bazıları eğer herhangi birinin şehirden finansal yardıma ihtiyacı olursa, yıllardır kredilerini ödedikleri evlerini kaybetmeye devam edeceklerini düşünüyorlar. Open Subtitles البعض في هذا الحي يشعر لو أن أحد بحاجة لمساعدة مدعومة من المدينة فسيكون للحد من فقدان منزله بدفع الرهن لسنوات
    Sen gerçekten mükemmel birisin, ama apartmanımı kaybedemem. Open Subtitles أنت حقاً رجل عظيم ولكنني لا أستطيع فقدان شقتي الخاصة
    Ama o çıkmaz bir sokak, görünüşe göre bu sabah arabanın kaybolduğunu rapor etmişler. Open Subtitles لكن تلك نهاية مسدودة لأنه، فيما يبدو أنهم أبلغوا عن فقدان السيارةِ هذا الصباحِ
    Bunun Dünya ile iletişimimizi kaybettikten hemen sonra olması bir tesadüf olamaz. Open Subtitles إنها ليست مصادفة , هذا يحدث مباشرة بعد فقدان الإتصال مع الأرض
    Çoğumuz gibi o da bilinç kaybı sırasında şuurunu kaybetti. Open Subtitles كحال معظمنا، كان غير واعٍ مسبقاً عندما حدث فقدان الوعي
    Çocuklarını Nazi ideolojisine kaybetmekten korkan ebeveynleri Robert ve Magdalena, bu şüpheleri destekledi. TED والداهما روبرت وماجدلينا، اللذان كانا يخشيان من فقدان طفليهما للفكر النازي. شجّعا هذه الشّكوك.
    Bu, Frank'i kaybetmekten daha öte birşeye benziyor. Open Subtitles إذن فالأمر ليس قاصراً على فقدان فرانك العجوز
    Belki de kediniz bir dahaki sefere bir gözünü kaybetmekten onu kurtarmıştır. Open Subtitles ربما قطك انقذه من فقدان احدى عينيه فى هذا الإنفلات
    Bay John Gillnitz, sol ciğeri çıkartılmasına bağlı aşırı kan kaybından ölmüş. Open Subtitles السيد جون جيلنيتز, مات بسبب فقدان هائل للدم.. بسبب ما يمكنني فقط أن اصفه كازالة ماهرة لرئته اليسرى.
    Kan kaybından ölmüş. Çoğunlukla kalça kemiği civarında. Open Subtitles مات بسبب فقدان دم هائل بسبب تمزق شريان الفخذ
    Bir yıl içinde çocuğunu ve karını kaybetmeyi hayal dahi edemiyorum. Open Subtitles لا أستطيع ان اتخيل فقدان طفلك و زوجتك في عام واحد
    Pek çok vakada mağdur, tüm umudunu kaybetmiş ve olay yerinde vefat etmiş. TED في كثير من الحالات، بعد فقدان الأمل تماماً، تسقط الضحية ميتة بمكانها.
    Son zamanlarda daha da karmaşıklaşan şeyse sağlıklı olduğu düşünülen yiyeceklerin sanıldığı kadar sağlıklı olmaması ve yiyecek sistemimize olan güveni kaybetmeye başlamamız. TED والذي أصبح أكثر إزعاجًا مؤخرًا هو أن الأغذية الصحية لا تكون هكذا دائمًا، وبدأنا في فقدان الثقة في نظامنا الغذائي.
    Dur, dur, dur. Lois'i kaybedemem! Lütfen her şeyi yaparım. Open Subtitles انتظر، انتظر،لا أَستطيعُ فقدان لويس رجاءً، سَأعْمَلُ أيّ شئُ
    Geçen Kasım kartımın kaybolduğunu bildirmiştim. Open Subtitles 43 صباحا؟ لقد أبلغت عن فقدان بطاقتي نهاية نوفمبر
    Gwen'in babasını kaybettikten sonra, buluruz umuduyla karavanına geri döndük. Open Subtitles بعد فقدان والد غوين عدنا الى مقطورته لعلنا نجده هناك
    Biliyorsun işte, Nancy işini kaybetti ve... evin senetleri var ve benim kontratım da iptal oldu... ve işler çığırından çıktı. Open Subtitles المشكلة انه مع فقدان نانسي لعملها وبالرهن والآن مع أفقداني عقد كتابي الأمور اصبحت يائسة
    Sanırım, bir ebeveyn için en zalim zaman, ...Çocuğunu kaybettiği an. Open Subtitles أعتقد أن أقسى مصير يمكن أن يواجهه الوالد هو فقدان الأبن
    Şimdi, etkileşmeye bu kadar kapalı oldukları için saptayıcıdan kaçarlar, dolayısıyla bıraktıkları iz, eksik enerjileri olacaktır. TED ولكن لأن تلك الجسيمات لا تترك أثرا ، فإنه لا يمكن كشفها ، ولكن الدليل على وجودها سيكون فقدان بعض من الطاقة ، حسنا.
    Küfürlü sözler, devam eden şuur kayıpları, düşüncede bozulmalar. Open Subtitles خلفية سيئة, حالات فقدان وعى متكررة, حالات فقدان الذاكرة المؤقتة
    Aileni kaybetmen çok kötüydü. Ama bu uzun zaman önceydi. Open Subtitles فقدان والديكِ أمر بشع وأعرف أنه قد حدث منذ فترة طويلة
    Anlayacağınız, üst üste tekrarlayan kulak enfeksiyonu duyma kaybıyla sonuçlanmış. TED وكما هو متوقع، فقد أفرزت عدة التهابات عن فقدان السمع.
    Köpekte işte böyle kayboldu... ve yan komşunun güneş saati döndü. Open Subtitles وهذا يفسر فقدان الكلب ويفسر دوران الساعة الشمسية في البيت المجاور

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more