| Biz ayın sonunda faturayı ödüyoruz, fakat gerçekte faturayı ödeyecek insanlar bizim torunlarımız. | TED | نحن ندفع الفاتورة في نهاية الشهر، لكن من سيدفعون الفاتورة حقاً هم أحفادنا. |
| Yine de işin sonunda bir şeyler eksik gibi hissediyorsunuz. | TED | لكن في نهاية الأمر كله، تشعر أن شيئا ما مفقود. |
| Bir şiir vardır çok ünlü bir İngiliz şairin yazdığı 19. yüzyılın sonunda | TED | هناك قصيدة مكتوبة من قبل شاعر انجليزي مشهور جداً في نهاية القرن 19. |
| Göreceksin haftanın sonuna kadar... normal bir insan gibi olacağım. | Open Subtitles | وسترين، في نهاية الأسبوع سأكون شخصاً جديداً كلياً إنها عطلتك |
| Eninde sonunda zorlu ve tehlikeli yerlere varıyorsunuz, maalesef slaytlar bunun hakkını vermiyor. | TED | لتصل في نهاية المطاف إلى أماكن حيث هائلة الخطورة للأسف المنزلقات ليست عادلة. |
| Ve sonunda bu harici iş gücüne dahil olarak göreve çağırılırlar. | TED | في نهاية المطاف يتم تجنيدهم للانضمام الى هذه القوة العاملة الخارجية. |
| diyordu. En sonunda, SKY'yi bir kutuya koyduk ve asker, merkezi terk edeceği zaman, onu orada bırakmayı tercih etti. | TED | في نهاية الأمر ،وضعنا الوجه في صندوق لاحتواء أكبر له، وعندما غادر العسكري المكان اختار أن يترك الوجه الدموي خلفه. |
| Konuşmanın sonunda, gazeteci kolay gibi görünen bir soru ortaya atıverir. | TED | و في نهاية الإتصال، طرح الصحفي سؤالا بدا لطيفا نوعا ما. |
| sonunda onu çalışır hale getirdik, orasında ve burasında biraz ayar yaptıktan sonra. | TED | و جعلناها تعمل في نهاية المطاف ، وبعد التغيير والتبديل قليلا هنا وهناك. |
| sonunda ufak bir şapırtı. Einstein, canın yandı mı? E: Av av av. | TED | تحذير صغير في نهاية ذلك. آينشتاين، هل هذا يؤلم؟ آينشتاين: او، او، او. |
| Fakat açık sözlülüğü eninde sonunda bağışçılarıyla ters düşmesine sebep oldu. | TED | ولكن صراحتها جلبت لها في نهاية المطاف صراعا مع المحسنين لها. |
| Anthony Atala: Görüyorsunuz, günün sonunda, yenileyici tıbbın verdiği söz, tek bir sözdür. | TED | ارأيتم, في نهاية اليوم, ما يعد به الطب التجددي هو وعد واحد فقط |
| Bir düzine insanı öldürdükten sonra en sonunda O'nu yakaladılar. | Open Subtitles | قبضوا عليه في نهاية المطاف بعد أن قتل 6 آخرين |
| Hoş değil ama bir şey yapmazsak hafta sonuna kadar ölmüş olacaksın. | Open Subtitles | ليس أمراً جميلاً، لكن إن لم نفعل شيئاً فستموتين في نهاية الأسبوع |
| Hafta içi araba tamir ederdi hafta sonları da sahneye çıkardı. | Open Subtitles | كان يصلح السيارات خلال الأسبوع ويذهب على قارب في نهاية الأسبوع |
| Bu hafta sonu için çifte buluşma. Sana birini ayarlayacağım. | Open Subtitles | موعد مزدوج في نهاية هذا الأسبوع سوف أرتب لك موعداً |
| Deniz Aslanı üreme mevsiminin sonlarında bolca uygulama şansları oluyor. | Open Subtitles | في نهاية موسم توالد الفقمات, يحصلون على الكثير من التدريبات. |
| Bu hafta sonu bir saç şovu var. | Open Subtitles | سنحصل على مسابقة الشعر في نهاية هذا الاسبوع |
| Bu sürecin arkasındaki faktörler çeşitli ve karmaşık, ancak yaşlanma, en nihayetinde hücre ölümü ve bozulması ile oluşur. | TED | إن العوامل المحرّكة وراء هذه العملية متنوعة ومعقدة، ولكن الشيخوخة هي في نهاية المطاف ناجمة عن موت الخلايا وخللها. |
| Ne de olsa her şeye kadir bir dilek gerçekleştirme aracı. | Open Subtitles | في نهاية الأمر، إنها أداة مطلقة السيادة قادرة على تحقيق الأمنيات |
| İşin ucunda 2 milyar dolarlık bir şey elde edecek miyiz? | Open Subtitles | هل سيكون لدينا مليوني دولار من السندات المالية في نهاية المطاف؟ |
| sonuçta, arkadaşlarınız için yapabileceğiniz en iyi şey dürüst olmaktır. | Open Subtitles | في نهاية اليوم، أفضل ما تفعله هو أن تكون صريحاً |
| Aslında, masanın sonundaki dostlarımız için... ilaç daha çok işe yarayabilir. | Open Subtitles | اظن ان العقار سيعمل بصورة جيدة علي اصدقائنا في نهاية الطاولة |
| Ama neticede gelişmiş bir fare kapanı kurmak, sadece... mekanik bir iş. | Open Subtitles | ولكن في نهاية اليوم فإن كل هذا يذهب انها فقط قطع ميكانيكيه |
| Sen de benim kariyerimin son zamanlarında benim için mücadele ediyorsun. | Open Subtitles | والأن ها أنتِ هنا تقاتلين من أجلي في نهاية مسيرتي المهنية |
| Lâkin harp sona erdikten sonra, son cesedine kadar tüm ölüleri aradım. | Open Subtitles | لكنّي في نهاية تلك المعركة بحثت عنه بين القتلى حتّى آخر جثّة |
| Bu tümör benzeri uzantılar sonuç olarak, gördüğünüz gibi, tüm vücudu kapladı. | Open Subtitles | هذا، مثال للورم في نهاية المطاف، الزوائد تغطي الجسم كله، كما نرى |