| Bak, bilmem gereken başka şeyler var... ve bu önemli. | Open Subtitles | إسمعي ، هناك شيء آخر يجب أن أعرفه وهو مهمّ |
| Falan filan kısmı bile, senin için çok önemli görünüyor. | Open Subtitles | حتى مع تحدثك بهذه الطريقة يبدو الأمر مهمّ بالنسبة لكِ |
| Bilirsin, bazenleri önemli bir şeyini kaybedersin, öyle bir şey ki senin hayatının tam ortasındadır, ...onsuz yaşamayı düşünemeyeceğin bir şeydir. | Open Subtitles | أحياناً، عندما تخسر شيء مهمّ لك، شيء يكون مركزك، شيء تشعر أنّه لا يمكنك العيش من دونه، فإنّك تفقد كيفيّة العيش |
| Olağan uzay-zamanı aşan şeylerde boyun önemi yok. Aramaya başlayalım. | Open Subtitles | نتكلم عن أشياء تسمو على المتصل الزماني المكاني، حجمها غير مهمّ |
| Toplantım var ve ona gitmem lazım canım. Çok önemli, tamam mı? | Open Subtitles | أتعلمين شيئاً يا عزيزتي، لديّ إجتماع عليّ حضوره، إنّه مهمّ جدّاً، إتفقنا؟ |
| Eminim gerçeği ortaya çıkartmak için önemli bir kanıt buluyordur. | Open Subtitles | لا شك أنّه يبحث عن دليل مهمّ يكشف عن الحقيقة. |
| ". Bu çocuklar için önemli ve başa çıkmalarını sağlıyor. | TED | هذا الأمر مهمّ للأطفال، يساعدهم على القيام بأفضل. |
| Bu çok önemli. Herkes savaşırken bekleyip son dakikada ortaya dalamazsın. | TED | وهو أمر مهمّ فعلا، إذ ليس بامكانك الانتظار الآخرين بينما يتصارعون ثمّ تحرّك إبهامك في آخر لحظة. |
| Yani örneğin; ben anlamsız, sözsüz seslerin olduğu bir çevrede bir hayvan büyütebilirim. Benim oluşturduğum bir ses repertuvarı. Sadece maruz bırakmak suretiyle yaptığım, hayvan ve genç beyni için yapay olarak önemli. | TED | هكذا على سبيل المثال يمكنني تربية حيوان في بيئة يوجد فيها صوت مبهم لا معنى له. مجموعة من الأصوات أقوم ببثّها. فقط عن طريق عرضها، وهو أمر اصطناعيّ مهمّ للحيوان و لدماغه الصّغير. |
| Julian, Benjamin Franklin gibi önemli bir karakteri oynayacak. | Open Subtitles | سيؤدي جوليان جزء لبنيامين فرانكلين , دور مهمّ جدًّا |
| Resmi çekildiğine göre çok önemli biri olmalı. Neler yapıyor acaba? | Open Subtitles | لابدّ أنّه مهمّ جداً لتؤخذ له هذه الصورة، ماهيَ وَظيفتُه؟ |
| önemli olan yapmak istediğini zevk alarak yapmak. | Open Subtitles | ما هو مهمّ هو بأن تستمتع في رسم ما تُريد |
| Testi yaptırdın çünkü o adam senin için nedense önemli. | Open Subtitles | فعلتَ ذلك لأنّه، ولسبب ما، هو مهمّ بالمسبة لك |
| Sana söylemek istediğim önemli birşey olduğunu söylemiştim, ve bunu yüzyüze söylemek istiyorum, ama bir hafta sonra evde olacaksın, ve ben de o kadar bekleyemem. | Open Subtitles | أخبرتك أن لديّ شئ مهمّ جداً لأخبرك به وأريد أن أقوله لك أمامك ولكنك الآن ستأتي إلى المنزل بعد أسبوع |
| Söyleyecen önemli bir şeyin varsa , sadece söyle . | Open Subtitles | إن كان لديك شئ مهمّ لتخبرني به إذاً، أخبرني به فحسب |
| Konusal olarak, bu mekan çok önemli patron. | Open Subtitles | موضوعيا، هذا المكان مهمّ جدا أيها الرئيس. |
| Mükemmel bir ev sahibesi ve eş olmak onun için çok önemli. | Open Subtitles | وإنهُ مهمّ بالنسبة لها بأن تكون مُضيفة مثاليّة, الزوجة المثاليـة |
| Buraya nereden ve nasıl geldiğinin bir önemi yok. | Open Subtitles | من أنّى أتيتَ، و كيفما وصلتَ إلى هنا، غيرُ مهمّ. |
| Pek sayılmaz ama şu an hiçbir önemi de yok. | Open Subtitles | ليس تماماً، لكن أعتقد أنّ هذا غير مهمّ الآن. |
| Ekonomik büyüme, birey için çok önemlidir. | TED | إن النموّ الإقتصادي مهمّ جدّا بالنسبة للفرد. |
| Aslında, şu işten çıkartmalar da mühim. Fakat bu insanlara minnettarım ve onlara destek olmam gerek. | Open Subtitles | حسناً، التسريح مهمّ أيضاً لكنّي مدينة لهؤلاء الناس لرؤية ذلك |
| İIgilisizliğinde çekici gelen bir şey olduğunu fark etmiştim. | Open Subtitles | حسنا، كان هناك شيء مهمّ حول لامبالاتك. |
| Bir cesit sinav falan mi bu? Scrumpy, lutfen, bugun inanilmaz derecede onemli bir gun. | Open Subtitles | أرجوكِ يا جميلتي، هذا يوم مهمّ |
| Fazla önemlisin. | Open Subtitles | فأنتَ تعرف أنّكَ مهمّ جدًّا |
| New York'ta büyük bir restoranda şef olduğumu söyle. | Open Subtitles | قُل لهم إنّني رئيسة الطهاة في مطعم مهمّ في نيويورك. |