| Ayrıca yasadışı avcılığın sayısı da çok fazla. Muhtemelen aynı miktarda vardır. | TED | ناهيكم عن القتل الغير شرعي والذي يمكن انه قتل نفس العدد تقريباً |
| aynı görünüyordu, fakat farklı bir orijini vardı, farklı bir sanat eseriydi. | TED | انها تبدو نفس اللوحة ولكنها من مكون آخر .. إنها عملٌ آخر |
| Aydınlatma görevini yerine getiriyor, ama aynı zamanda, Bu veriyi transfer edebiliyoruz. | TED | انه يؤدي وظيفة الاضاءة لكن في نفس الوقت نستطيع بث هذه البيانات |
| Ardından doğanın kullandığı aletin aynısını kullanmaya karar verdik ve Bu kimyadır. | TED | وبالتالي قررنا أن نستخدم نفس الاداة التى تستخدمها الطبيعة، وهذه هي الكيمياء. |
| İç çamaşırlarıylaydı, Battaniyeye sarınmıştı, nefes almak için savaş veriyordu. | Open Subtitles | كان بملابسه الداخلية ملفوفاً بالبطانية يكافح من أجل كل نفس |
| Cab Calloway için bateri çaldığım zamanlarda kullandığım ritmin aynısı Bu. | Open Subtitles | انه نفس النغمة التي استعملها عندما كنت أطبل لسيارة أجرة كولواي |
| Ayrıca Bu yapacağınız şeyin uzun süre etkisi olacağını ve beyninizi depresyon, Alzhemir ve bunama gibi hastalıklardan koruyacağını söylesem? | TED | وماذا لو أخبرتكم أنّ نفس هذا الأمر يدوم تأثيره طويلاً ويحمي دماغك من مختلف الحالات كالاكتئاب، مرض ألزهايمر أو الجنون. |
| Kapşonu anlık bir kararla takabilirsiniz ve bununla sıcaklık ve koruma hissedebilirsiniz ama aynı zamanda işin psikolojik yanlarını da hissedebilirsiniz. | TED | يمكنك فورا أن تفكر في ارتداء الهودي على رأسك، وتشعر بدفئه وحمايته، لكن في نفس الوقت، يمكنك أن تشعر بجوانبه النفسية. |
| Ve hastalarım da araba değildir; belirtilerini her zaman aynı yoldan aktarmazlar. | TED | مرضاي ليسو سيارات; لا يقولون نفس الاعراض بنفس الطريقة في كل مرة. |
| Burada, yeniden evinde aynı hastanede, 12 yıl sonra biraz daha gelişmiş olarak çocuklardan yaşlılara bütün hastalarda kullanılıyor. | TED | ها هي في نفس المكان في نفس المستشفى، تطورت قليلا بعد 12 سنة، تخدم المرضى من الأطفال إلى الشيوخ. |
| Fakat aynı zamanda biz Arab mirasıyla da yeniden bağlantı kuruyoruz. | TED | ولكن في نفس الوقت نحن نعيد الارتباط ونؤكد اهمية تراثنا العربي. |
| Ve 1957 -- Birleşik Devletler Şili'nin bugün sahip olduğu aynı ekonomiye sahipti. | TED | و عام 1957 كان لدى الولايات المتحدة نفس الإقتصاد الموجود لدى تشيلي االيوم. |
| Bahçıvanlık bana, bahçe ekmenin ve yetiştirmenin, hayatımızı şekillendirmekle aynı süreç olduğunu öğretti. | TED | البستنة علمتني أن زرع الحديقة والاعتناء بها هي نفس العملية في تكوين حياتنا. |
| Babanın annenle yaşadığı ilişki biçiminin... aynısını yaşamakta olduğunu... görmüyor musun? | Open Subtitles | ألا ترى إنك تعيش نفس النمط لقد عاشت أمك مع أبيك |
| Belki de saldırgan bize de aynısını yapmadan önce bilincim yerine geldi. | Open Subtitles | ربما إستعدتُ وعيً قبل أن يتمكن المهاجم من فعل نفس الشئ لنا |
| Derin bir nefes al 10'a kadar say ve gidip kendini düz! | Open Subtitles | خذ نفس عميق وقم بالعد لرقم عشرة ، ومن ثم اضرب نفسك |
| Şimdi tek yapman gereken, derin bir nefes almak ve tetiği çekmek. | Open Subtitles | و الآن كل ما عليك هو أخذ نفس عميق و اعتصار الزناد |
| Nasıl ki dinozorların nesli tükendiyse, aynısı bizim de başımıza gelecek. | Open Subtitles | تماما مثل الديناصورات التي آلت إلى الإنقراض، نفس الشئ سيحدث لنا. |
| Seslere karşı Bu derin ve kalıcı ilgim hem cerrah olmama, hem de ses bilimini özellikle de müziği araştırmama vesile oldu. | TED | وبالنسبة لي .. ان عمق وسحر الصوت هو ما دفعني لكي اكون جراحاً وفي نفس الوقت ادرس علم الاصوات .. وتحديداً الموسيقى |
| Yani eğer bir değişim yaratacaksak, eğer Bu tür imkanlara sahip olacağımız bir dünya yaratacaksak, o zaman insanlara imkan tanımayı tercih edin. | TED | إذا أردنا إحداث ذلك التغيير، إذا أردنا خلق عالم حيث تكون لنا جميعا نفس هذه الفرص، إذا عليك أن تختار فتح الباب للناس. |
| Bu benzer değerleme sistemleri diğer insanlarla olan etkileşimleri değerlendirdiğimiz zaman yeniden düzenlenir. | TED | يعاد توزيع نفس أنظمة التقييم هذه عندما نقوم بتقييم التفاعلات مع أشخاص آخرين. |
| Bunlar geçmişteki dünyanın görüntüleriydi ve bizim ziyaretçilerimiz için de aynıydı. | TED | بل أنها صور للعالم في الماضي وقد كان نفس التأثير في جمهورنا |
| Bana ters bir bakış bile atsan seni, o kızlara yaptığının aynını sana da yapacak biriyle aynı hücreye bizzat tıkarım. | Open Subtitles | و إذا كنت بالفعل كما تدعي انظر إلي بطريقة خاطئة,و سأقوم شخصياً بحجزك في زنزانة مع شخص سيفعل معك نفس الشئ |
| Bu türdeki krizler 20. yüzyıldaki iki dünya savaşıyla aynı işleve sahip olabilir. | TED | لذا يمكن أن تؤدي هذه الأزمات نفس وظيفة الحربين العالميتين في القرن العشرين. |