Ama daha önce Roma Kulübü'nü gördük, dünyanın kaynaklarının tükeneceğiyle ilgili iddiaları gördük. Bu iddiaların doğru olmadığını söylemiyorum. | TED | ومع ذلك، شاهدنا في نادي روما، ومن خلال الإدعاءات السابقة بإمكانية نفاذ الموارد، ولن نُجادل بخصوص هذا ونُنفي صحتها. |
Ama yine de, 25 ibadethane katılacaklarına dair söz verdi. | TED | ومع ذلك، تعهدت 25 من دور العبادة بالمشاركة في المشروع. |
Ve buna rağmen, bayanlar Ve baylar, bu gezegendeki her bir birey muhtemelen her gün müzikle iç içe. | TED | ومع ذلك ، أيها السيدات والسادة ، كل واحد منا على هذا الكوكب ربما يمارس ويشارك بالموسيقا بشكل يومي |
Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor Ve halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. | TED | ومع ذلك هذا الطبل نفسه يختفي بسرعة جدًا من المشهد الموسيقي ومن الأسلوب التقليدي أنه يخسر شعبيته بسرعة جدًا بين الناس |
Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm: şiddet, taciz, tecavüze uğramam. | TED | ومع ذلك، فقد كنت أفكر بجميع صدماتي: العنف، سوء المعاملة، اغتصابي. |
Yukarı Ve uzağa gitme hissi verir, Ama yine de aşağı inecek olsanız nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz. | TED | إنه يمتلك ذلك الحس بالصعود إلى بعيد ومع ذلك لا تفكر مطلقاً بكيفية ترحلك إذا كنت تحديداً تذهب إلى الأسفل |
Ama bazen, sen burada yanımda yatarken bile... kendimi yalnız hissediyorum. | Open Subtitles | ومع ذلك أحيانا و أنت هنا نائمة بجانبي أشعر بوحدة شديدة |
Ama bu akşam seninleyken hatıralarım beni yerle bir etti. | Open Subtitles | لكن الليلة معك ومع ذكرياتي كل ذلك فتح جروحي القديمة |
Bir kelebeği bile incitemezsiniz Ama kendinizi birşey sanıyorsunuz. Çok şirin! | Open Subtitles | تعجزون حتى عن ضرب ذبابة، ومع ذلك تتظاهرون بالقوة، ما ألطفكم |
Ama Majestelerini bu hain hakkında uyarmadınız. Nasıl oldu bu? | Open Subtitles | ومع ذلك لم تُحذّر الملك من خيانتها كيف كان ذلك؟ |
hala gündüz sayılır Ama yine de karanlık yolcuların ışığını yutuyor. | Open Subtitles | الوقت نهار وفقاً للساعة ومع ذلك فظلام الليل يخنق نور الشمس |
Tüm aletlerimizi kapatalım gibi bir öneride bulunmuyorum, sadece onlarla, birbirimizle Ve kendimizle daha bilinçli bir ilişki kuralım diyorum. | TED | أنا لست أقترح أن نبتعد عن أجهزتنا، فقط أن نطور علاقة بوعي ذاتي أكثر معها ومع بعضنا البعض ومع أنفسنا. |
Ve bu beni, değişimle baş edebilir, hatta değişimi kucaklayabilir biri yaptı. Gerçi hâlâ çok inatçı olduğum da söyleniyor. | TED | وهذا جعلني قادرة على مواجهة التغيير، بل الترحيب في النهاية بالتغيير، ومع ذلك فقد أخبرت بأني ما زلت صعبة المراس. |
Ancak yapışkan kimyasallar genellikle betondan çok farklı davranır Ve zamanla bu yapıştırıcılar daha da kötü çatlaklara yol açabilir. | TED | لكن المواد الكيميائية اللزجة تتصرف بشكل مختلف جدًا عن الخرسانة، ومع الوقت، هذه المواد اللاصقة قد تؤدي إلي تشققات أسوء. |
Ancak yine de kişi başına düşen et tüketimi eskisi gibi oldukça yüksek. | TED | ومع ذلك، فإن استهلاك الفرد للحوم، في أعلى المستويات التي سجلت في التاريخ. |
Bütün öğleden sonra durmadan içmiş olmasına rağmen, hala solgundu. | TED | ومع أنه كان يشرب بثبات طوال الظهيرة، كان مايزال شاحباً |
Bununla birlikte, diğerlerinden daha güçlü bilimsel desteğe sahip bazı sağlık faydaları vardır. | TED | ومع ذلك، هنالك بعض الفوائد الصحية التي تتمتع بدعمٍ علميٍ قويٍ عن غيرها. |
Bununla beraber, kafayı öne doğru yatırarak atardamarları ortaya çıkartırsınız. | Open Subtitles | ومع ذلك ، بإمالة الرأس للإمام فإن التيجان تكون معرضة |
Ne de olsa o benim tek kardeşim, ben... Nasıl? | Open Subtitles | ومع ذلك , أنها أختى الوحيدة وانا كيف ذلك ؟ |
Ve açık mavi renkli çubuklar, Ayrıca çizgiler boyunuzu uzun gösteriyor. | Open Subtitles | ومع قميص أزرق خفيف، بخطوط، لابراز طول قامتك، فذلك حاد وشديد. |
lakin, ben sizi kurtarmaya istekliyim, Ancak öncelikle siz bana yardım etmelisiniz. | Open Subtitles | ومع ذلك , فإنني سأسر بإنقاذك ولكن يجب عليك مساعدة لي أولا |
halbuki aynı araştırmada, çalışanların yalnız yüzde dördü bu fikre katılıyor. | TED | ومع ذلك، في نفس الدراسة، أربعة في المائة فقط من الموظفين يتفقون مع ذلك. |