| Çok çabuk kıyafet değiştirdin Leslie. Keşke nasıl yapılacağını Dorothy'ye de öğretsen. | Open Subtitles | لقد استعديت بسرعة يا ليزلى, يجب ان تُعلّمى دورثى كيف تفعل هذا |
| Ama bu çok çabuk karıştırıyor ve sarısını da ayırıyor! | Open Subtitles | و لكن هذا يضرب بسرعة جدا كما أنه يفصل أيضا |
| Hiçbir yönetmenin ona rolünü bu kadar çabuk ifade edemediğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني أنه لم يسبق لمخرج أن أشركها في دور بهذه السرعة |
| Evime geldim! Eve bu kadar çabuk gelmeme hep çok şaşırıyorum. | Open Subtitles | لقد وصلت البيت ، دائماً ما أندهش عندما أصل البيت سريعاً |
| Ve Florin' deki hiçbir kimse buraya bu kadar çabuk gelemez. | Open Subtitles | هل هناك أحد فى فلورين يمكنه العبور هنا بسرعه كبيره ؟ |
| Fred, yapabildiğin kadar çabuk kasabaya git. Singapur'da Joyce'a telefon et. | Open Subtitles | فريد, اذهب الى القرية بأسرع ما يمكنك, واتصل بجويسى فى سنغافورة |
| Pek çok insanın yardımıyla bunların hepsi çok çabuk gerçekleşti | TED | وكل هذا حدث بشكل سريع بفضل مساعدة الكثير من الناس. |
| - çabuk, bir balon al. - Evet. Nice kahrolası yıllara. | Open Subtitles | ـ بسرعة ، أحضر البالونات ـ صحيح ، عيد ميلاد سعيد |
| Bu kadar çabuk kaçma. Bu fırsat bir daha elime geçmez. | Open Subtitles | لا تتركي هذا بسرعة انها فرصة تأتي مرة واحدة في العمر |
| - çabuk yapmalıyız. - Ben payıma düşeni yaptım umarım. | Open Subtitles | يجب أن نجعله بسرعة انني بالأحرى اتمنى أن اعمل قليلا |
| Eğer ondan bir an önce kurtulmak istiyorsa, onu çabuk almalı. | Open Subtitles | اذا كان يجب أن يتخلص منهم بسرعة فيجب أن يقبل السعر |
| Hayat ne kadar çabuk geçiyor ve hepsi bir hiç için.Garip. | Open Subtitles | كيف تمرّ الحياة بسرعة , و كلها للاشيء , شيء غريب. |
| çabuk. 12. kattan düşmeye karşı koyabilen insanın üç kemiğinin adı... | Open Subtitles | بسرعة سمي 3 عظام بشرية يمكنها الصمود من سقوط 12 طابق |
| İyi akşamlar, baylar. Sizi bu kadar çabuk görmeyi ummuyorduk. | Open Subtitles | عمتم مساء يا سادة لم نتوقع رؤيتكم ثانية بهذه السرعة |
| Nasıl bu kadar çabuk geldin? Seni biraz pataklamam gerekecek. | Open Subtitles | كيف أتيت إلى هنا بتلك السرعة, سأضطر لأن أبرحك ضرباً |
| Dil çabuk iyileşir. Politik danışmanların sana bir hikâye hazırladı. | Open Subtitles | إصابات اللسان تشفى سريعاً مستشاروك السياسيون كتبوا لك قصة جميلة |
| Çok çabuk yayıldı ve sonunda ciğerlerine gelerek onu öldürdü. | Open Subtitles | و انتشر سريعاً و بعدها مات عندما وصل إلى رئتيه |
| Sen ve acı çeken ruhun. Her şeyi düşünmelisin. Ama çabuk düşün, sevici. | Open Subtitles | انت يجب عليك انت تفكر عميقا في كل شيئ فكر بسرعه, أيها الحبيب |
| Eğer Bayan Moore ile dönmeye karar verirseniz bizi mümkün olduğunca çabuk bilgilendirin. | Open Subtitles | على الأرجح إذا ماقررت العودة مع السيدة مور, أعلمينا بأسرع وقت ممكن سأفعل |
| Ölümünün çabuk olması... için dua etmekten... başka yapabileceğin... birşey yok. | Open Subtitles | كل ما تستطيع فعله هو أن تدفع لقاء موت سريع والذي |
| Düşündüğümden daha çabuk hallettim, bu yüzden çocukları zil çalınca alabilirim. | Open Subtitles | انتهيت اسرع مما توقعت لذا سأتمكن من احضار الاولاد بعد المدرسة |
| Belki. O çabuk öğrenirdi ve tutkusu etkileyiciydi. Ama o kesinlikle temizdi. | Open Subtitles | فقد كانت سريعة التعلم حريصة على الابهار ولكنها كانت بالتأكيد قليلة الخبرة |
| Elinizi çabuk tutun! | Open Subtitles | هيا ، لن نقضي الليل بطوله هنا لنذهب ، تحركوا ولنخرج من هنا |
| Olabildiğince çabuk buldum seni. Etrafında olmam bunu açıklıyor zaten. | Open Subtitles | لقد وجدتك بأقصى سرعة ممكنة لقد بحثت عنك الولاية كلها |
| Duvara dön! çabuk! çabuk! | Open Subtitles | لا تتحرك إثبت على جانب الحائط تحرك , تحرك |
| Sana çabuk dön derdim, ama biliyorumki gelecek kemoterapi seansı için geleceksin zaten. | Open Subtitles | كنت لأقول تعالي قريباً لكني أعرف أنكِ ستعودين خلال جولة العلاج الكيميائي القادمة |
| Ne kadar çabuk olursa, o kadar iyi olur deyim yerindeyse. | Open Subtitles | حسنا كلما أسرعنا كلما كان ذلك أفضل وهذه عبارة مبتكره منى |
| Santa Rosa üzerinden gidersem otoyola daha çabuk çıkabilirim değil mi? | Open Subtitles | اذا عبرت طريق سانتا روس فسينتهي بي الي الطريق السريع |
| Söylediğine inanmıyorsun, eğer inansaydın işimi bu kadar çabuk kabul etmezdin. | Open Subtitles | أنت لا تصدقين ذلك .. لو صدقتيه لما أخذت مكاني بسهولة |