Yoksa bir 2000 yılımı daha boşa harcamak üzere değilim. | Open Subtitles | وإلا فإنى لست على وشك أن أفقد ألفين عام أخرين |
Ama içimden bir ses, kötü bir karar vermek üzere olduğumu söylüyordu. | Open Subtitles | ولكن البرد الشديد أصاب مؤخرة رقبتي أنني على وشك إصدار القرار السيء |
Bu adama önermek üzere olduğum şey zaten kendisine ait. | Open Subtitles | الذى أنا على وشك تقديمه لهذا الرجل هو جاهز بالفعل |
-- Bu çalışmada görüldüğü üzere başarım puanları neredeyse ikiye katlanıyor. | TED | مثلاً، يمكننا رؤية أن درجة الإنجاز تتضاعف تقريباً في تجربة محددة. |
Bu kapıdan 40 metre ileride gitmek üzere olan bir erzak kamyonu var. | Open Subtitles | ماذا يجري؟ بعد 40 متر خارج هذا الباب، هناك شاحنة مؤن ستغادر قريباً. |
Ve de herşeyi koparmak üzere... çünkü genç bir adamın cazibesine kapılmış. | Open Subtitles | وأنها على وشك رمي كل شيء بعيداً.. لأنها مُنجذبة لشاب صغير السّن. |
Barry, neredeyse evlenmek üzere olduğum adamdı ve Mindy de en iyi arkadaşımdı. | Open Subtitles | باري كان الرجل الذي كنت على وشك الزواج منه ومندي كانت أعز صديقاتي |
Eğer bizi izliyorsanız, dost Ve/Veya ailenizin Ulu Poultra'ya kurban edilmek üzere olma olasılığı yüksektir, bu gerçekten büyük onurdur. | Open Subtitles | إذا كنت تشاهد هذا فإن احبائك أو أقربائك أعلى وشك أن تكون ضحية لبولترا الجبار وهذا شرف عظيم في الحقيقة |
Göreceksin. Görmek üzere olduğun şey muhtemelen dünyadaki en sıkı korunan sır. | Open Subtitles | سترين,ما أنت على وشك رؤيته ربما يكون أفضل سرّ محفوظ في العالم |
- Restoranda servis var mı? - Mutfak kapanmak üzere. | Open Subtitles | هل المطعم ما زال يقدم خدماته المطبخ على وشك الإغلاق |
Birinin atladığını, ya da atlamak üzere olduğunu görürseniz onu durdurmaya çalışın. | Open Subtitles | من رأى منكم شخصاً يقفز أو على وشك القفز فلتحاول أن توقفه |
Başkan sahte kanıtlara dayanarak Orta Doğu'yu istila etmek üzere. | Open Subtitles | الرئيس على وشك أن يغزو الشرق الأوسط بسبب دليل مزيف |
Bir savaş başlamak üzere ve durdurmama yardım edebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | هناك حرب على وشك البدء وانتِ الوحيدة التي يمكن أن تساعدني لوقفها |
Sağlık Servisi'yle görüntülü görüşme başlamak üzere, aşağı gelmen gerekiyor. | Open Subtitles | المؤتمر المصور مع الخدمات الصحية على وشك البدء يمكنك النزول |
modeller, filmler, müzik... hepsini bir eğlence şirketinde biraraya getiriyorum. Bu gerçekleşmek üzere. | Open Subtitles | شركة صناعة أدوات الترفيه التي اجتمعت معها إنها على وشك أن تحقق الأرباح |
Gemi ayrılıyor... depo duvarları da 8-9 parçaya ayrılmak üzere. | Open Subtitles | والآن السفينة منقسمة فقدنا من الخزانات تقريباً ثمان أو تسع |
Nasıl olsa bütün dünyanın sonu pek yakında gelmek üzere. | Open Subtitles | أن العالم كله علي وشك النهاية قريباً علي أى حال. |
Worcestershire sosu bitmek üzere, bir iyilik yapıp bir kase getirebilir misin? | Open Subtitles | أنا أوشك على النفاذ من صلصة رسيستيرشاير كوني جيدة وأحضري لي بعضها |
Ulusal Müzenin yıkılmasının ardından neredeyse beş ay geçmek üzere ve yıkıma neyin sebep olduğu ise meçhuliyetini hâlâ koruyor. | Open Subtitles | قريبا ستكون قد مضت خمسة اشهر منذ اليوم الذي حطم فيه المتحف الوطني، ورغم ذلك سبب الحادثة لا يزال مجهولا. |
"Kız Kardeşinin Kafasına Sıcak Çay Dökmek üzere Olan Kız" nasıl? | Open Subtitles | ماذا عن فتاة أوشكت أن تسكب الشاي الساخن على رأس أختها؟ |
Bilmeni isterim ki yapmak üzere olduğum şeyi kızım için yapıyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أنه ما يوشك على الحدوث هو لمصلحة ابنتي |
Hayır, sonra Roma'ya gitmek üzere yola çıktı. Milan'da Versace için çekimi var. | Open Subtitles | كلا، إنها فى طريقها لروما فسوف تقوم بالتصوير لبيوت أزياء فيرساتشى فى ميلانو |
Yakacak odunumuz bitmek üzere. Yiyeceğimiz de çok az kaldı. | Open Subtitles | الخشب المستخدم للنيران يكاد ينفذ، والطعام سينفذ سريعًا هو الآخر |
Kişisel bilgisayarlar dünyasını ve müzik sektörünü değiştirdi ve şu an mobil cihaz sektörünü değiştirmek üzere. | TED | غيّر عالم الحواسيب، غيّر صناعة الموسيقى والآن في طريقه لتغيير صناعة الهواتف. |
Sybil neredeyse yemeği dağıtmak üzere. - Orada harika zaman geçirdim. - Ona inanırım. | Open Subtitles | سيبيل تكاد تجهز العشاء انا فعلاً يجب ان امضي |
Görünüşe göre sayfalarda yer almak yerine suratına kitap atılmak üzere. | Open Subtitles | كاد الكتاب أن يلقى في وجهك بدلاً من ظهوركِ على صفحاته |
Fakat sizin de anlayacağınız üzere, bu duygusal durumlar evrenseldir. | TED | ولكن كما يمكن أن ترون، هذه الحاجة العاطفية عالمية حقا. |
Willard Whyte öldürülmek üzere, ve biri hala yüzme dersi veriyor. | Open Subtitles | ويلارد وايتي أَوْشَكَ أَنْ يعدم وخمن من الذي يعْطي دروس صدمات الثدي |
Al bakalım. Doğum kontrol haplarının bitmek üzere olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتعلمين أن حبوب منع الحمل كادت أن تنفذ منك؟ |