| ve bu yarış Web'de iş yapmak istediğiniz herhangi biri suçlu olduklarını öğrendiğiniz zaman nasıl iş yaparsınız, nasıl güvenirsiniz, | TED | و هذا التحدي هو: كيف تتاجر، كيف تثق في شخص على الانترنت تريد أن تتاجر معه عندما تعلم أنه مجرم؟ |
| Hatta geçenlerde, birkaç hafta önce biri daha ölmüştü, değil mi? | TED | يوجد هناك مؤخراً شخص ما,لم يكن هناك, فقط كبل عدة اسابيع |
| Biraz daha ileri gidelim. Bu makaleyi okuyanlardan adamlardan biri Doug Engelbart’tı. Ve kendisi Birleşik Devlerler Hava Kuvvetleri memuruydu. | TED | و مرورا إلى الأمام، أحد الأشخاص الذين قرأوا هذا المقال كان يدعى دوغ إنغيلبارت، وكان ضابطا في سلاح الجو الأمريكي. |
| Mimarlığın en zorlu yanlarından biri bir şey inşa ederken yıkımı düşünmememiz. | TED | أحد تحديات الهندسة المعمارية تكون دائمًا أننا عندما نبني، لا نفكر بالإزالة. |
| Burada arkadan biri itiyor ama rüzgarla da gayet güzel yürüyor. | TED | هناك رجل يدفع من الخلف ولكن يمكنها السير على الرياح بكفائة |
| Şimdi o ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. | TED | الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي. |
| Hatta, yatakta yatarken bir gece içinde bile bir kişi için yoğun bağlılık duygusundan başka biri için aşka kayabilirsiniz. | TED | في الواقع، يمكنك الإستلقاء على الفراش في الليل وتتبادل مشاعر عميقة للتعلق مع شخص لمشاعر عميقة للحب الرومانسي لشخص آخر. |
| Şu ana kadar kendisine ihtiyaç duyan biri tarafından heyecanlananlar gördüm. | TED | لم أرى بعد شخص ما يحركه بشدة شخص ما يحتاج إليه. |
| Goliath o dönemdeki akranlarından çok daha uzundu ve genellikle biri normalden o kadar uzak olduğunda, onun bir açıklaması olur. | TED | فرأس وكتفىَ جالوت أعلى من أقرانه في ذلك العصر، وغالبا عندما يكون هناك شخص فوق العادة لهذه الدرجة، هناك تفسير لذلك. |
| Sean Hannity şimdiye kadar tanıştığım en tatlı adamlardan biri. | TED | شون هانيتي شخص من الأشخاص الرائعين الذين قابلتهم على الأطلاق |
| Sen mi yemek istiyorsun? Başka biri mi yemek istiyor? | TED | هل تريدي أن تأكلي؟ أهناك شخص آخر يريد أن يأكل؟ |
| Sonra katılımcılar, varsayımsal biri hakkında bir hikaye okudu ve kişiliğini değerlendirmeleri istendi. | TED | ولاحقا، قام المشاركون بقراءة قصة حول شخص مفترض، وطُلب منهم أن يقيموا شخصيته. |
| Ve inanılmaz heyecanlı olduğumuz son teknoloji alanlardan biri kök hücre terapisi. | TED | أحد المجالات المعاصرة التي تثير اهتمامنا بشكل كبير هو علاج الخلايا الجذعية |
| Şimdi daha da ilginç bir resimle karşılaşacaksınız, çünkü şimdi şempanzelarden biri beslendi. | TED | والآن سترون صورة أكثر إثارة للاهتمام، لأنه أحد هذين الشمبانزيين قد تم إطعامه. |
| Bu aslında bizim karikatürstlerden biri olan Matt Diffee tarafından oluşturuldu. | TED | لقد تم جمعها بفي الواقع من قبل مات ديفين، أحد رسامينا. |
| Sigaranın oksijen yoksunluğu ve nefes darlığına yol açmasının sebeplerinden biri budur. | TED | وهذا أحد الأسباب التي تجعل التدخين يؤدي إلى نقص الأكسجين وضيق التنفس. |
| Chris Anderson: Pekâlâ, neredeyse tüm hayatı boyunca pandemi konusunda endişelenen biri var. | TED | كريس أندرسون: حسناً، إنه رجل قلق من الأوبئة كثير جداً في كل حياته. |
| Ve bu günümüzde çevrimiçi sorunların üç ana kaynağından biri. | TED | وهذا احد المصادر الثلاثة الاساسية لمشاكل التواجد على الانترنت اليوم. |
| En eski anılarımdan biri akrabalarımdan birini uyandırmaya çalışmak ve bunu başaramamaktı. | TED | إحدى ذكرياتي القديمة هي محاولتي إيقاظ أحد أقربائي ولكني لم أستطع ذلك. |
| Ama endişeliydik de çünkü zeki, dinamik biri olsa da çabuk öfkelenen biriydi ve sunum yapması kolay biri değildi. | TED | لكن كنا أيضا غاضبين، رغم أنه رائع، ورجل نشيط، فله مزاج حاد وفي الحقيقة ليس الشخص السهل لنعرض عليه العمل. |
| Madem seninle kalacak biri var ben iyi geceler diliyorum. | Open Subtitles | حسناً, طالما أنه سيتواجد شخصٌ معك سأقول تصبحين على خير |
| İkizlerden biri anormal olur diye bir söz vardır ya. | Open Subtitles | الأقوال القديمة, عن انه فى التوائم, غالبا ماتصاب احدهم بالجنون |
| Buradaki biri 25 yıl alacak ya da hepiniz öleceksiniz, seçiminizi yapın. | Open Subtitles | أحدكم هنا سيسجن لخمسة و عشرين عاما أو ستكونون جميعا في ورطة |
| Vücudumun içi hakkında bunu söyleyen biri daha önce hiç olmamıştı. | Open Subtitles | لم أسمع أحداً من قبل يتحدث هكذا بشأن جسدي من الداخل. |
| Cesareti ve hayatta kalma azmi böylesine olan biri aramızdan ayrıldı. | Open Subtitles | انهت حياه رجل ستبقى شجاعته بيننا ستبقى للنهايه قصه الرجل العجيبه |
| Birkez daha, tanıyabileceğiniz biri için sahte evrak hazırlamayı kabul etti. | TED | في الحقيقة ذات مرة وافق على تزوير أوراق لشخص ربما تميزونه |
| Şu anda insanları en çok dehşete düşüren şeylerden biri gerçeğin ne olduğu konusunda milli bir uzlaşma olmaması. | TED | أعني، إنه واحد من أكثر الأشياء رعبا للناس الآن، أنه لا يوجد ثمة إتفاق قومي حول ما هو حقيقي، |
| Beş sağlık evimiz var. Her biri için komite lideri seçilir. | Open Subtitles | لدينا خمس وحدات صحية تنتخب كل واحدة رجلاً فى اللجنة المركزية |
| O dünyanın en iyi soprana şarkıcılarından biri. New York'ta Rochester'da çalıştı. | TED | إنها مغنية سوبرانو من الطراز العالمي التي درست في روتشستر ، نيويورك. |