Eğer bizi yenerseniz, kendimi öldürürüm. Ve Bunu yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لو خسرنا لصالحك سأقتل نفسي وانا لا اريد فعل هذا |
Eğer bizi yenerseniz, kendimi öldürürüm. Ve Bunu yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لو خسرنا لصالحك سأقتل نفسي وانا لا اريد فعل هذا |
Ben daha çok %99.5 in neler yaptığıyla ilgileniyorum. Bunu yapmak istemeyen insanların. | TED | أنا أكثر اهتمام بما يحدث لل99.5 الباقين من الناس الذين لايريدون فعل ذلك. |
Öldürmekten hoşlanmıyorum, ama bu benim işim. Birisi Bunu yapmak zorunda. | Open Subtitles | لا أستمتع بالقتل ، بل هذه وظيفتي البعض عليهم القيام بذلك. |
Nedir bu? Bunu yapmak istediğinizde, derin, çok derin duygularınız vardır. | TED | ما كان هذا؟ مشاعر عميقة، عميقة جدا، تجعلك تريد القيام بهذا. |
Hakkında Tüm l bakım Grand Design sürdürmektedir, ama Bunu yapmak için, ben yakında papaz ruhunu iddia gerekir. | Open Subtitles | كل ما أهتم به هو أن أحافظ على الترتيب لكن لفعل هذا ، فيجب أن أحصد روح القسيس قريباً |
Bunu yapmak için, seni anlayan ve destekleyen birine ihtiyacın var. | Open Subtitles | لكي تفعل هذا, أنت تحتاج إلى شخص يفهمك و يقوم بدعمك |
Haklısın. Bunu yapmak zorunda değiliz. Ama bunu Juno'ya ben söyleyemem ki. | Open Subtitles | أنت محقة لسنا مضطرات لفعل ذلك ولكن لست أنا من سيقول لا |
Bunu yapmak istemişti çünkü herkes bunun imkansız olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | أنه يريد فعل هذا لأن الكل اعتقد أن هذا مستحيل |
- Bunu yapmak zorunda değilsin. - Biliyorum. Yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ليستِ مضطرة ان تفعلي هذا اعلم ، أريد فعل هذا |
Şu haline bak. Haydi, belli oluyor. Aslında Bunu yapmak istemiyorsun. | Open Subtitles | انظر لأعماقك، هيا، يمكنني الجزم بأنك لا تريد فعل هذا حقاً. |
Bu çok saçma. Burada kalıp Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | هذا سخيـف , ليس عليك البقـاء هنـا و فعل هذا |
İşte, Bunu yapmak zor, bu yüzden bazı teknolojiler geliştirmek zorundaydık. | TED | حسنا, من الصعب فعل ذلك, لذلك كان علينا أن نحدث تكنولوجيا. |
Bunu yapmak için tekrar, risk almaya istekli bir müşteriye ihtiyacımız vardı. | TED | لنتمكن من فعل ذلك, كنا بحاجة لعميل مستعد على اتخاذ مخاطرة مدروسة. |
Dinle. Beni hayal kırıklığına uğratma, adamım. Pekala, Bunu yapmak istemiyorsun. | Open Subtitles | إسمع، لاتخيب ظني فيك يارجل حسناً، أنت لا تريد فعل ذلك |
Bir kadın için daha kolay. Biz Bunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يسهل على المرأة تحمّل ذلك عن الرجل، علينا القيام بذلك. |
Tamam peki Bunu yapmak mı istiyorsun? Buyur yap ama ben ortak olmayacağım. | Open Subtitles | حسناً لا بأس، إن أردت القيام بهذا فامضِ قدماً وافعله لكنني لن أتواطأ |
Bunu yapmak için buradan daha uygun bir yer düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يُمكننى التفكير فى مكان أفضل من هنا لفعل هذا |
Bunu yapmak zorundasın. O senin kızın. Orada olmak istemiyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تفعل هذا إنها إبنتك ألا تريد أن تكون هناك؟ |
Bunu yapmak için minibüs gibi büyük bir araca ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | لا بد من وجود سيارة لهم لفعل ذلك سيارة كبيرة شاحنة |
Bu yüzden 1962'de yalnızca Bunu yapmak için tarlalara geri döndüm. | Open Subtitles | لذا في عام 1962, أردت العودة للحقول لكي أفعل هذا وحسب |
Rodney, beni dinle.Bunu yapmak zorundasın, bu bizim tek şansımız. | Open Subtitles | رودني, استمع إلي. يجب أن تفعل ذلك إنها فرصتنا الوحيدة |
Bunu yapmak için fikirlerin ağ yapısına geri dönmemiz lazım. | TED | حسنا، يمكننا أن نعود إلى هيكل شبكة الأفكار للقيام بذلك. |
Neden Bunu yapmak zorunda olduğumu anlamıyorum. John'un fotoğrafları var zaten. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا علي أن أفعل ذلك لديهم صور له |
Fakat çok ama çok miktarda su gerekir Bunu yapmak için. | TED | ولكنكم في حاجة إلى أحجام كبيرة جدا من المياه ولكي نفعل هذا. |
Bunu yapmak için üç milyar dolarlık Hadron çarpıştırıcısına ihtiyacınız yok. Her çocuk için bu elinizin altında ve her çocuk bundan keyif alabilir. | TED | ولا تحتاج إلى مصادم هيدروني بثلاثة ملايير دولار للقيام بهذا. هذا موجود لكل طفل، وكل طفل يمكنه الإستمتاع بهذا. |
Lütfen, lütfen! Bana Bunu yapmak zorunda değilsin! | Open Subtitles | من فضلك, من فضلك, لا يجب عليك عمل هذا فى |