Ve biz bir şeyi okunaksız hale getirdik. Ve bu yarattığımız dünyada gerçekten neler olup bittiğini tamamen kaybettik. | TED | نحن نقدم شيئاً .. غير مقروء .. لقد فقدنا ادراكنا لما يجري في هذا العالم الذي يدور من حولنا |
Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. | TED | إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم. |
dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum, çok harika bir şey, fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz: Günde sekiz kucaklama. | TED | وانا سعيد لانني انشر حباً اكثر في هذا العالم انه شعور رائع ووصفة دكتور الحب لكم هي 8 ضمات في اليوم |
Şu an tüm dünyada sadece yaklaşık 350 çocukta var. | TED | يوجد اليوم حول العالم 350 طفل فقط مصابون بهذا المرض. |
Yani, oyunların dünyada iyi bir şeyi temsil etmesini istiyorum. | TED | أعني، أريد أن تكون الألعاب قوة للأفضل في هذا العالم. |
dünyada 1,8 milyar kişi bu düzensiz ve resmi olmayan ekonomi içinde çalışır. | TED | يعمل حوالي 1.8 مليار نسمة في العالم في الاقتصاد الغير المنظم وغير الرسمي |
Mesela, zihinsel hastalıkların tüm dünyada maluliyetin önde gelen sebeplerinden biri olduğunu görüyoruz. | TED | نكتشف أنه على سبيل المثال، الأمراض النفسية من الأسباب الرئيسية للإعاقة حول العالم. |
Bizim için ne gibi ilginç sorular olabilir ki yabancıların olmadığı bu dünyada? | TED | ما الأسئلة المشوقة التي تنتظرنا في المستقبل في هذا العالم الذي بلا غرباء؟ |
Durum retrolental fibroplazi olarak biliniyor, ve şu an gelişmiş dünyada çok nadirdir. | TED | الشرط المعروف بالتنسج الليفي خلف العدسة، والآن هو نادرجداً في هذا العالم المتقدم. |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
Burada kuzeydoğu Amazon'da bir şifacı görüyorsunuz şark çıbanı tedavi ediyor, dünyada 12 milyon insanı etkileyen çok fena bir protozoal hastalıktır. | TED | تشاهدون هنا مطبباً في شمال شرق الأمازون يعالج داء الليشمانيا وهو مرض طفيلي مؤذ للغاية يصاب به 12 مليون شخص حول العالم |
Almanlar konu üretkenlik olunca dünyada tartışmasız bir üne sahipler. | TED | يملك الألمان سمعة معينة في العالم عندما يتعلق الأمر بالإنتاجية. |
Bulaşıcı hastalıklar tüm dünyada hâlâ acı ve ölümün temel sebebi. | TED | الأمراض المعدية لا تزال السبب الرئيسي لمعاناة وموت البشر حول العالم |
On iki yıl önce, dünyada kendi yolumu arayan yeni bir mezundum. | TED | قبل 12 عامًا، كنت خريجًا جديدًا أبحث عن مستقبلي في هذا العالم. |
dünyada büyük değişiklikler gerçekleşiyor, ama bunlar Afrikaya yardımcı olmuyor. | TED | تغيرات كبيرة تحدث في العالم. و لكنها لا تشمل إفريقيا. |
Bu konu üzerine dünyada çok iyi mantık yürütenler var. | TED | هناك أفضل الأدمغة في هذا العالم يعملون على هذا الموضوع. |
Ve bunun şu anda tüm dünyada asıl mücadele olduğunu görüyorsunuz. | TED | وترى هذا ظاهراً حول العالم مجدداً ان هذا هو الصراع الرئيسي. |
dünyada, bunu senden başka becerebilecek başka birisi daha yok. | Open Subtitles | ليس هناك شخص بالعالم يمكنه فعل هذا ما عدا أنت |
Ve bu sadece uzaktaki gelişmekte olan dünyada değil, her yerde. | TED | وليس ذلك فقط في عالم نامي بعيد، إنه في كل مكان. |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |
"Ve gün gelip de cehennemin kapıları açıldığında ölüler yürüyecek bu dünyada." | Open Subtitles | وفي يوم فتح أبواب الجحيم في ذلك اليوم سيمشي الموتى على الأرض |
dünyada onu öldürebilecek tek adamın sen olduğunu görmüyor musun? | Open Subtitles | الا تَرى بأنّك الرجلَ الوحيدَ في العالمِ الذي يَسْتَطيع قَتْله؟ |
Hastaneden tam olarak kim olduğumu ve dünyada yapmak istediğimi bilerek ayrıldım. | TED | تركت المستشفى وأنا أعرف بالضبط مَنْ كنت وما أريد فعله في الدنيا. |
Tüm dünyada bir milyar kişi bunu izleyecek, dinleyecek ve okuyacak | Open Subtitles | ومليار شخص على هذا الكوكب سيشاهده و يسمعه و يقرأ عنه |
dünyada böyle bir programı yazabilecek sadece altı kişi mevcut. | Open Subtitles | بضعة أشخاصٍ فقط في العالَم يستطيعون إنشاء برامج أمان كهذه |
Bu bizim için ortak bir şey ve onlar bizim gibi dünyada birincil arayüzleridir. | TED | إنه شيء لدينا من القواسم المشتركة وأنها بمثابة واجهة إهتماماتنا الأولية للعالم. |
Eğer o şey reaktörün içine girseydi, acı dolu bir dünyada olurduk. | Open Subtitles | فإن حدث ووصل هذا الشئ للمفاعل لكنا الآن نعيش بعالم من الإصابات |
Sana göstereceğim şey şüphesiz, dünyada görebileceğin en güzel manzara. | Open Subtitles | سأريكِ هذا من دونِ سؤال أروعُ منظرٍ على كوكب الأرض |
O rüyaları hepimizin gördüğümüzü biliyorum dünyada olmayan çocuklarımızı görüyormuş gibi hissettiğimizi. | Open Subtitles | اعلم بأننا نملك تلك الأحلام ونشعر بأن أطفالنا في عالمنا لم يموتوا |
Bölünebilirsek, ...her iki dünyada da aktif bir varligimiz olur, ama Rüya Lordu bizi dünyalar arasinda degistirip duruyor. | Open Subtitles | لو أمكننا أن نفترق لكان لنا حضور مُفعّل في كلا العالمين, لكن سيد الاحلام ينقلنا ذهابا وايابا بين العالمين. |
Dedi. Siz hiç dünyada barış ve iyilik yap iyilik bul'u duymadınız mı? | Open Subtitles | ألم تَسْمعْوا عن السلامِ على الأرضِ والموده نحو البشر؟ |