Sizin durumunuzda bir kesinlik yok. Dünyada hiçbir doktor size garanti veremez, | Open Subtitles | أن في حالتك لا توجد ضمانات لا يمكن لأي طبيب في العالم |
Tabii ki ne kadar araştırmacı olursanız olun yiyecek bulmanız garanti değildir. | Open Subtitles | ولكن وببساطة , فإن كونك فضوليا لا يضمن انك ستجد وجبة مثالية |
Benim için çok önemli olduğundan kaynağını açıklamayacağını garanti et. | Open Subtitles | تفهم أنّه لمن المهم بالنسبة لي بأن تضمن حماية المصدر |
Size yumuşak başlı olacaklarını garanti ederim. Bu sorunların üstesinden geldik. | Open Subtitles | أؤكد لكم انهم كانوا ذو حصانة لم نصادف مثل هذه المشاكل |
Hoş geldin, bebeğim. garanti belgesini bulur musun? Televizyonu söküp robot yaptım da. | Open Subtitles | مرحياً حبيبتي, هلاّ بحثِ عن الضمان لأنني فككت التلفاز وصنعت منه انسان آلي |
İki kere lig MVP'liği, dört Super Bowl yüzüğü onur listesinde garanti yer. | Open Subtitles | أفضل لاعب لبطولتين، وأربعة حلقات الدوري الوطني لكرة القدم. لذا، الشهرة مضمونة تماماً. |
Mevkilerde bizden çok az var, ama yalnız olmadığınızı garanti ederiz. | Open Subtitles | هناك القليل منا بين الصفوف ولكننا نضمن لك أنك لست وحدك |
Size garanti ederim, orada Birleşik Devletler'e ait altın yok. | Open Subtitles | يمكنني أن اضمن لك أنه لا يوجد ذهب أمريكي هناك |
Tıpta garanti bir şey olmadığını anlamalısınız... ama bir kalp sesi işittiğimiz sürece... bu bebeğin sağlıklı olmaması için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | هل تفهم ذلك, ليس هناك ضمانات بالطب لكن نستطيع أن نتأكد بمكان نبض القلب ليس هناك سبب لنتأكد أنه سيكون بصحة جيده |
"Tabii ki önce bu konuda sağlıklı olduğuna garanti vermen gerekir." | Open Subtitles | ولكننا يمكن ان نقوم ببوليصة تأمين ولكنك بحاجة الى ضمانات انت فى صحة جيدة الان |
CA: Amerikan bayrağı altındasınız şu an ve Amerikan anayasası kişilik hak ve özgürlüklerini garanti eder. | TED | كريس : انت تجلس هناك بجوار العلم الامريكي, والدستور الامريكي يضمن الحمايه من التفتيش و الحجز غير القانوني. |
Ama hayatta olacağınız koşulları garanti etmiyor. | TED | ولكن هذا لا يضمن لك ما الأوضاع التي ستعيش بها. |
Bana karşı hiçbir yasal işlem olmayacağını garanti edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تضمن لي عدم اتخاذ إجراءات قانونية ضدي؟ |
Tabii ki tüm bunlar Venedik'in tarihine yakınlaşmamızı garanti etmez fakat muhtemelen gerçekten Venedik'in tümü kayıt altına alınmış potansiyel hikayesine erişmiş olacağız. | TED | والتي لن تضمن ان نتلاقي فعليا نحو قصة واحدة لمدينة البندقية، ولكن ربما نستطيع فعلا إعمار قصة محتملة موثقة بالكامل عن مدينة البندقية |
Ama size garanti veririm, bu olayı sizinle tartışmayı en yakın zamanda... | Open Subtitles | لكنني أؤكد لك أنني كنت عازما على مناقشة الحالة معك فور قيامي |
Belki de insanların hâlâ birlikte olup olmadığımızı bilmek istediklerinde sordukları şey aslında garanti olasılığı. | TED | ربما هذا الاحتمال من الضمان الذي كان يسأل عنه الناس حقا عندما كانوا يريدون معرفة ما إذا كنا نزال معا. |
İki kere lig MVP'liği, dört Super Bowl yüzüğü onur listesinde garanti yer. | Open Subtitles | أفضل لاعب لبطولتين، وأربعة حلقات الدوري الوطني لكرة القدم. لذا، الشهرة مضمونة تماماً. |
Herkesin uzun ve sağlıklı yaşayacağını garanti edemeyiz. | TED | لا يمكننا أن نضمن أن كل شخص يعيش حياة طويلة وصحية. |
- Kaptan'la konuşmam gerek. - Onun sizinle konuşacağını garanti edemem. | Open Subtitles | يجب ان اتحدث الى الكابتن لا اضمن انه يستطيع ان يراك |
Şimdiye dek o kadar çirkin birşey görmediğini garanti ederim. | Open Subtitles | أضمن لك بأنك لم تري شيئاً بهذا القبح من قبل |
Başkan Fowler'ın da aynı şeyi yapacağını garanti ediyor musun? Hayır. | Open Subtitles | وما هى الضمانات التى سأحصل عليها بأن الرّئيس فاولر سيفعل مثلى؟ |
Komik birşey denersen, sokakta striptiz yaparım haberlere çıkmasını garanti ederim. | Open Subtitles | جرب أي شئ مسلي سأرقص في الشارع سأضمن سيظهر في الأخبار |
Sonraki iki yılda da bütün öğrenim kredilerini ödeyeceğini garanti ederim. | Open Subtitles | عامين آخرين، وأضمن أنّك ستنتهي من جميع قروضك الدراسية وستوفر أموالا. |
Ama her ne kadar bunu bana garanti etseniz de, Tek kuruş bile fidye ödemeyeceğim. | Open Subtitles | و لكن حتى لو ضمنت لي إستعادتها لن أدفع اي فدية |
Ama gerçek şu ki; hiç bir şey garanti değildir. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أنه لا شيء مضمون في هذه الحياة |
Şu şarap ortaklığı başarılı olur, prens diğer yatırımcıları garanti etmeyi becerirse derhâl İskoçya'ya doğru yelken açacağından zerre şüphem yok. | Open Subtitles | إذا كان مشروع النبيذ هذا ناجحاً ويتمكن الأمير من تأمين مستثمرين آخرين ليس لدي أدنى شك أنه سيبحر إلى اسكتلندا فوراً |