| Yaklaşık bir saat. Crosbie'nin uşaklarından biri, beni almaya geldi. | Open Subtitles | حوالى نصف ساعة, لقد أحضرنى احد خدم منزل كروسبى هنا |
| Buraya ilk çalışmaya geldiğimde başıma çok garip bir şey geldi. | Open Subtitles | حين جئت للعمل هنا أول مرة حدث لى شيئاً غريباً جداً |
| Ben bu yüzden gelmedim. Onlar bu yüzden geldi, bense hayır. | Open Subtitles | أنا لم أحضر هنا من أجل المال هم جاءوا من أجله |
| Elwood, bugün sana mektup geldi. Sanırım önemli, o yüzden odana koydum. | Open Subtitles | لقد وصلك بعض البريد اليوم يبدو أنه مهم لذلك وضعته فى غرفتك |
| Ayin çanlarını çalma vaktimiz geldi. Genelde bundan sonra gelirler. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لقرع جرس العبادة الذي يجلبهم إلى هنا |
| Hartum'dan daha yeni geldi. O benden daha iyi açıklayabilir. | Open Subtitles | لقد عاد توا من الخرطوم و يمكنه التفسير أفضل منى |
| Bu akşam buraya gelirken başıma çok komik bir şey geldi. | Open Subtitles | في طريقي إلى هنا هذا المساء, حدث لي موقف طريف جداً |
| Rupert Pumpkin adında bir adam geldi. Bay Langford'u görmek istiyor. | Open Subtitles | هناك رجل هنا إسمه روبرت بامبكين يريد أن يرى السيد لانجفورد |
| Tina, Sid Bacharach'ı tanıyor. Bu gece buraya geldi, görmüşsündür. | Open Subtitles | تينا علاقتها قوية بسيد باكاراك ربما لاحظته متوجدً هنا الليلة |
| Şimdi bekle burada. Nişanlını getireceğim. Tanışmanızın zamanı geldi artık. | Open Subtitles | قرار حكيم، والآن انتظر هنا سأجلب خطيبتك فأخيراً سوف تتقابلا |
| Önce yalnız olduğunuzu iddia ettiniz sonra birden menajeriniz geldi, onu istasyona bıraktınız. | Open Subtitles | بداية،ادعيتبأنكجئت إلى هنا لوحدك، وبأن وكيلتك قامت بزيارتك، ومن ثم اصطحبتها إلى المحطة |
| Bakın köpek kulübemize emekleyerek kim geldi. Dr. Frasier Crane. | Open Subtitles | انظروا من زحف الى هنا للتو انه الدكتور فريزر كرين |
| Sanki yirmi yıl boyunca bütün hurdaları oraya atmışlar artık temizlenme zamanı geldi. | Open Subtitles | يبدو أنهم كانوا يرمون نفاياتهم فيه لـ 20 عاماً إنها بحاجةٍ إلى تنظيف |
| Seninle benim yüz yüze gelme zamanımız geldi. - Aah! - Stee-rike! | Open Subtitles | لقد حان الوقت بالنسبة لي ولك للمواجهة وبعد ذلك ، قال كليف |
| Sonra Çarşamba yine geldi, ve alışıldığı şekilde sipariş verdi. | Open Subtitles | و ثم عاد يوم الأربعاء كالعادة و عاد لحالته الطبيعية |
| Golf sahasındaki bombalamayla ilgili bu dosya az önce CIA'den geldi. | Open Subtitles | لقد اتى هذا للتو من المخابرات المركزية بخصوص تفجير مسار الجولف |
| Karada, hayat bir köşeyi döndü. Önce çeneler oluştu, sonra dişler geldi. | TED | على الأرض، تغيرت الحياة. الفك تشكل الأول. الأسنان جائت فى وقت لاحق. |
| Sordum. Çalışıyordum ama sonra bu terk edilmiş bebek geldi. | Open Subtitles | ولقد حاولت جاهدةً لكن ظهر لي هذا الطفل المَتروك فجأةً |
| Sık sık kaçan adaletin ters tarafına denk geldi, hayal gerçek oldu. | Open Subtitles | ولكن الان فقط العدالة التى هرب منها طويلا قد اتت لتتحقق يومها |
| geldi, on saat boyunca rafları düzenledi, sonra da çıktı. | Open Subtitles | يأتي للعمل ، يرتب البضائع ويعمل لعشر ساعات ويغادر العمل |
| Minibüsün yanına bir motosikletli geldi ve araca manyetik bir şey yapıştırdı. | Open Subtitles | دراجة بخارية ظهرت فجأة بجوار الشاحنة و ضعوا قنبلة مغناطيسية على الجانب |
| Beni teselli etmeye ve de hayal kırıklığını ifade etmeye geldi. | Open Subtitles | لقد جاء لتطمئني ولكن كل ما يفعله هو إظهار خيبة أمله. |
| Bu İngiliz sömürge devletine ne düşündüğümüzü söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقدُ أنه آن الأوان لأن نُعلمَ تلكَ المُستعمرة برأينا فيهم. |
| Bir hemşirenin Annie'nin tarifine uyan bir kız gördüğü haberi geldi. | Open Subtitles | أنا فقط حصلت على كلمة ممرضة رصدت فتاة مطابقة وصف آني |
| Bütün gece şikayet geldi durdu. Allah bilir içeride neler oluyor. | Open Subtitles | لقد تلقيت مكالمات طوال الليل الله وحده يعلم ماذا يفعلون هناك |
| Sekiz gün önce geldi. - Igor evimden arayıp bana bildirdi. | Open Subtitles | . لقد وصل منذ ثمانيه ايام ايجور اتصل بى فى المنزل |