"gelmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • تأتي
        
    • المجيء
        
    • القدوم
        
    • الذهاب
        
    • الحضور
        
    • آتي
        
    • يأتي
        
    • تأتى
        
    • المجئ
        
    • المجيئ
        
    • الدخول
        
    • الوصول
        
    • مرافقتي
        
    • المجىء
        
    • للقدوم
        
    Öğrenmeyi gerçekten çok seviyordu ve haberdar olur olmaz okuluma gelmek istedi. TED لقد أحبّت التعلُّم حقًا، وأرادت أن تأتي إلى مدرستي حين سمعت عنها.
    Eğer geceleyin bana gelmek istersen utanmayacağım, ve ne istersen onu yapacağım. Open Subtitles إذا أردت أن تأتي لي ليلاً لن أخجل سأفعل ما تأمرني به
    Eğer gelmek isterseniz Pazar günü saat 7:00'de yola çıkacağım Open Subtitles ساغادر الأحدَ في 7: 00 صباحا اذا اردتم المجيء ؟
    Aslına bakarsanız, bu gece buraya gelmek için başımın etini yedi durdu. Open Subtitles في الحقيقه ، لقد كان تضايقني من أجل القدوم إلى هنا الليله
    Gelecekle ilgili bir şeyler söylemek için eğitici konferanslara gelmek resmidir. TED الذهاب لمؤتمر تعليمي يتناول أي شيء عن المستقبل، هو أمر رصين.
    Siz çıraklar gelmek ister misiniz? Seyirci bölümünde yer var. Open Subtitles أن أردتم الحضور هنالك الكثير من الأماكن في قسم التشجيع
    Neden biri çağırdığında gelmek yerine sürekli etrafta gizli gizli dolaşıyorsun. Open Subtitles لماذا لا تأتي عندما يناديك أحدهم بدلا من تسكعك بكل الأرجاء
    Parka gidiyorum, gelmek ister misin diye soracaktım. Güzel bir sabah. Open Subtitles أنا ذاهب للمنتزه، إذا أردت أن تأتي معي، إنه صباح جميل
    Tammy bu gece şehir dışında. Bana gelmek ister misin? Open Subtitles ، تامي خارج المدينة الليلة هل تريد أن تأتي ؟
    İlk fırsatta da laf etmekten fazlası olur... çünkü buraya gelmek%90 onun fikriydi. Open Subtitles وأكثر من الكلام في أول فرصة فهو من اقترح فكرة المجيء إلى هنا
    Kalmak istediğin bir kasaba bulana kadar benimle gelmek ister misin? Open Subtitles هل تريد المجيء معي حتى نجد بلدة يمكنك البقاء فيها ؟
    Gurpreet'in sponsorluğundan sonra sana sponsor olabilirmiş neden buraya gelmek istemiyorsun? Open Subtitles قال بعد ضمان غربريت المالي هو سيتبنّاك لماذا تريد المجيء هنا؟
    Ben de seni görmeye gelmek üzereydim, ama beni görmek istediğinden emin değildim. Open Subtitles كنت على وشك القدوم لرؤيتك لكني لم أكن متأكد إذا كنت تريدين رؤيتي
    Azalan zamanı da hesaba katarak, en iyisinin size gelmek olduğunu düşündüm. Open Subtitles نظراً لأنّنا لا نملك وقتاً طويلاً، فكّرتُ أنّ من الأفضل القدوم إليكم.
    Amerika Birleşik Devletleri sınırına sığınmacı olarak gelmek zorunda kalmazdılar. TED لن يضطروا إلى القدوم كملتمسي لجوء إلى حدود الولايات المتحدة الأمريكية.
    Pekala, kim benimle, yeni ödünç arabamla gezmeye gelmek ister? Open Subtitles الآن، والذي يريد الذهاب لركوب معي في بلدي القمري الجديد؟
    Bak, gelmek istediğini veya en azından biraz beni düşündüğünü biliyorum. Open Subtitles انظري, أعلم أنكِ تريدين الذهاب أو على الأقل تفكّرين بي قليلاً.
    Önümüzdeki birkaç hafta içinde restorana yemeğe gelmek ister misiniz? Open Subtitles هل تريدان الحضور لتناول العشاء في المطعم في الأسابيع المقبلة؟
    Bugün buraya gelmek, böylece Tozlu bir Noel deneyim olabilir Open Subtitles ان آتي اليوم حتى يتسنى لداستي ان يجرب عيد الميلاد
    Koca ülkemizdeki bir sürü alışveriş merkezi içinden o gelmek için burayı seçiyor. Open Subtitles من كل المجمعات في البلد العظيم الذي لنا اختار ان يأتي الى هنا
    gelmek istiyorsanız, o zamana kadar hesaplarınızı düzenleseniz iyi edersiniz. Open Subtitles لو أردت أن تأتى عليك أن ترتب نفسك من الاّن
    Bu gece buraya gelmek istemedim. Ama korkuyorum ve onun olmak istemiyorum. Open Subtitles لم ارد المجئ الى هنا الليلة ولكنني خائفة لاأريد ان اكون ملكه
    Gerçekten cenazeye gelmek istiyordum ama onun mesajını hiç almadım. Open Subtitles لقد اردت المجيئ للجنازة حقا لكني فقط لم اتلقى رسالته
    Çaylak, öğrenecek çok şeyi var. İçeri gelmek ister misiniz? Open Subtitles متدرب، ما زال لديةِ الكثير ليتعلمة هل تود الدخول ؟
    Daha erken gelemezdim, çünkü kaçıp gelmek öyle kolay değil. Open Subtitles لم أستطيع الوصول إليك مبكراً لأن الهروب لم يكن سهلاً
    Eğer benimle gelmek istersen, hemen şimdi gidip alalım onları. Open Subtitles إذا أردت مرافقتي ، فلنذهب لإحضارهم الآن هذه اللحظة
    gelmek zorunda değildin, Hawes. Bu, benimle Jason arasında. Biliyorum. Open Subtitles ما كان عليك المجىء يا هاز هذا بينى وبين جيسون
    Yani, buraya gelmek için onca şeyi almayı bahane mi ediyordun? Open Subtitles إذاً إشتريتي كل هذه الأشياء حتى تجدي عذراً للقدوم إلى هنا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more