| Sizin işinizin rüşveti ve hırsızlığı ortadan kaldırmak olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | خلت بأن وظيفتك هي القضاء على الكسب الغير مشروع والسرقة؟ |
| Tefecilerine para ödemeyenler ortadan kaybolmaya başladığında... bütün gazetelerde Nicky'nin adı vardı. | Open Subtitles | و عندما اختفى زبائن بعض المرابين اسم نيكي كان في جميع الصحف |
| Tek yapabileceğim şey beklemek ta ki ortadan ikiye bölünene dek. | Open Subtitles | كل ما يمكنني فعله هو الانتظار حتى يشطرني في المنتصف تماما. |
| - Tabi ya, heyecan verici bir facia hakkında sır dolu bir şeyler söyleyip, ortadan kaybolacaksın, değil mi? | Open Subtitles | لا ، سوف تُعطي تحذيراً غامضاً فحسب عن بعض الكوارث الجديدة ثمَّ تختفي أثناء الليل ، أليس كذلك ؟ |
| SG-11 etrafta geziyor, kollarını sallıyor, ve adamlarımız ortadan kayboluyor. | Open Subtitles | , إس جي 11 يهاجموننا, يحركون ايديهم ويجعلون شعبنا يختفي |
| Yani, hükumette değişiklik oldu. altı yıl sonra bütün yeni paralar ortadan kayboldu. | TED | فقد حدث تغير في الحكومة. وبعد ست سنوات كل هذه الأموال الجديدة اختفت |
| Bu bizi kontrol listemizdeki ikinci maddeye getiriyor: Mazeretleri ortadan kaldır. | TED | وهذا ما يوصلنا إلى الغرض الثاني على القائمة: التخلص من الأعذار. |
| Bu beni ortadan kaldırmakla ilgiliydi ve işe de yaramadı. | Open Subtitles | ، إنه بشأن القضاء علي . ولكن الأمر لم ينجح |
| Emirlerimiz tüm hedefleri ortadan kaldırmak ve virüsün her damlasını yok etmek. | Open Subtitles | أوامرنا هي القضاء على جميع الأهداف وتدمير ذلك الفيروس حتى آخر قطرة |
| Sen bana Berlin'i... ortadan kaldırmak için yardım ettiğinde, zaten tüm bunlar bitecek. | Open Subtitles | تساعدني في القضاء على برلين و بقد ما أنا مهتمة، كل هذا سينتهي |
| Çocuklar öylece ortadan kayboluyordu anneler sonrasında onlara ne olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | اختفى الأطفال فحسب لم يعلمن مطلقًا ماذا حلّ بهم بعد ذلك |
| Sonra da sen bana dur diye yalvarana dek ortadan ikiye ayıracağım. | Open Subtitles | وأقسمك إلى المنتصف حتى تترضعين لي , حتى أتوقف ولكنّي لن أتوقف |
| Sadece Leydi Kaio değil geri kalan herkes bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş. | Open Subtitles | ولم تختفي السيدة كايو فقط ولكن جميع من كانوا معها اختفو بدون أثر |
| Evet, umarım her beş dakikada bir yakışıklı prensim ortadan kaybolmaz. | Open Subtitles | نعم،على أمل بدون أمير مسحور يختفي كلّ خمس دقائق بدون سبب |
| Cadı avı tamamen ortadan kaybolana kadar yavaşça düşüş yaşadı. | TED | بدأت بعدها مطاردات الساحرات بالانخفاض ببطء إلى أن اختفت تمامًا. |
| Öldürülmesinden cesedin ortadan kaldırılmasına kadar çok fazla ilgi gösterilmiş. | Open Subtitles | كانت هناك الكثير من العناية بالقتل و التخلص من الجثة |
| Onları ortadan yar ve her yarıyı ötekinin karşısına koy. | Open Subtitles | شقها من الوسط وا جعل شق كل واحد مقابل صاحبه |
| Yaklaşık 35 saniye içinde 4 katlı binayı aşıp ortadan kayboldu. | Open Subtitles | حوالى 35 ثانية من التفاوض . أربعة طوابق , ثم إختفى |
| Fok yavruları yüzebilecek kadar büyürler ve suyun içinde ortadan kaybolurlar. | Open Subtitles | صغار الفقمات كبرت لتُجيد السباحة و تتوارى عن الأنظار في المياه |
| Projenin diğer bölümleri ve aksaklıkları hatırlanmayacak olmanın da ötesinde tamamen ortadan kalkacaktı. | Open Subtitles | أما ما حدث بالمشروع وفشله ،فلم ينسى وحسب بل تلاشى من الوجود تماما |
| Bu bağlamda iki takım hâlinde oynayabilmemizin tek yolu Raj'ı ortadan ikiye ayırmak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي يمكن نلعب بها كفرق هي أن نقطع راج إلى نصفين |
| Vuruyorlar, ortadan kayboluyor, sonra yeniden toplanmaya başlıyorlar. | Open Subtitles | انهم يهاجمون ,يختفون ثم يتكتلوا مره اخري |
| Göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kaybolan birini nasıl ararsın? | Open Subtitles | أذن كيف تبحثين عن شخص يستطيع الإختفاء في لمحت عين؟ |
| ortadan kaybolman için sana 5 dakika veriyorum. İyi kullan. | Open Subtitles | اذا استطعت ان اعطيك 5 دقائق من الاختفاء الان فرصتك |