| diyor. sebep şu ki işitme merkezinden duygu merkezine giden farklı bir yol var ve bu yol kazada kopmamış. | TED | حسنا؟ السبب أن هناك مسار مختلف يذهب من مراكز السمع في المخ إلى مراكز العواطف، وهذا لم يقطع خلال الحادث. |
| sebep olarak sundukları Amerikan bombardımanı çok da uzak değildi. | TED | السبب الذي قدموه عن القصف الأمريكي لم يكن بعيداً كلياً. |
| Gerçek sebep, tabii ki size aşık olmam. İşte gerçek bu. | Open Subtitles | ، إنّ السبب الحقيقي، بالطبع أنّني وقعت في حبكِ إنهـا الحقيقة |
| Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
| Kutsal Engizisyon'un yerinde hükmüne itiraz etmek için hiç bir sebep bulamıyorum. | Open Subtitles | لكني لا أجد سبباً يجعلني أفند الحكم العادل الذي أصدرته محكمة التفتيش |
| Ve kazaya... patlayan bir puro kutusunun sebep olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ولديه انطباع أن الحادثة تسببت من سجائر متفجرة ماذا ؟ |
| Myrtle'da bir şeyler öğrendiler, Bu bilgi onların hayatına sebep oldu. | Open Subtitles | لقد اكتشفوا شيئا عندما كانوا في مدينة مارتل وقتلوا لذلك السبب.. |
| Annemin hastalanıp ölmesine sebep olan şeyin o olduğuna karar vermiştim. | Open Subtitles | كنت مقتنعة أنه كان السبب الوحيد الذي أدى إلى مرضها، وموتها |
| Bu cinayetlerin arkasındaki asıl sebep kirli para, öyle değil mi? | Open Subtitles | السبب وراء عمليات القتل هذه وإبتزاز المال , أليس كذلك ؟ |
| Sana oy vermememin iyi bir sebebi vardı, ama asıl sebep değildi. | Open Subtitles | السبب الذى لم اصوت لك كان سبب جيد ولكنه ليس السبب الحقيقى |
| Bu konuda kendini kötü hissetmemen için sana bir sebep daha vereceğim. | Open Subtitles | أنا سَأَعطيك السبب الآخر أَنْ لا يَبْدوَ سيئ جداً حول كُلّ هذا. |
| Doğru. Benim amigoluk yapmamla aynı sebep. Hepsi büyük bir oyun. | Open Subtitles | صحيح , نفس السبب الذي من أجله أشجع كلها لعبه كبيره |
| Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. | TED | نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق |
| Rüyalar yorgunluğa sebep olmaz veya tekrar bayılmazsan, dönmemen için bir sebep göremiyorum. | Open Subtitles | طالما أن أحلامه لن تنهكه أو تسبب له إغماءً فلا أرى أي مانع |
| Bana bir tek düzgün sebep ver, seni bırakmamam için. | Open Subtitles | أعطني سبباً واحداً يجعلني لا ينبغي علي أن أرسبك الآن |
| Fakat huzur bulmak ve sebep olduğum acının cezasını çekmek istiyordum. | Open Subtitles | ولكنني أردت العثور على السكينة والتكفير عن الآلام التي تسببت بها، |
| Şu anda bir kutlama için daha iyi bir sebep daha olamaz. | Open Subtitles | في هذا الموضوع اي اخبار جديدة تكون سببا للاحتفال اية اخبار جديدة؟ |
| Bence son zamanlarda ifşa edilen bir hedefin cinayet için daha düşük standartlardaki gibi çok mantıklı bir sebep olmayabilir. | Open Subtitles | أعتقد أن هدفاً مفضوحاً مؤخراً قد لا يكون لديه الكثير من الدافع الوجيه للقتل مثل معيار سفلي لإرتكاب جريمة قتل |
| Önemli kayıtların yetersiz, olayı gören şahit yok, itiraf yok, sebep yok. | Open Subtitles | لا تسجيلات, لا شهود عيان لا إعتراف بالجريمة ولا دافع لها أيضاً |
| Açığa çıkardığım bilgi ölümüme sebep olabilir ama bu almak istediğim bir riskti. | Open Subtitles | المعلومات التى سأبوح بها قد تتسبب فى قتلى ولكنها مخاطرة انوى القيام بها |
| Ondan daha çok seninle konuşmak isteyeceğimi düşünmene sebep olan nedir? | Open Subtitles | ما الذي جعلك تعتقدين أني أريد التحدث معكِ أكثر منها ؟ |
| Bu şeylerin olması için hep bir sebep vardır, değil mi? | Open Subtitles | .. التي كنت أقولها ربما حدث ذلك لسبب ما أليس كذلك؟ |
| İki koca adamın kavga etmesine sebep olan acemi işi tabloları görmeye gelmişler. | Open Subtitles | الناس هنا لأنهم يريدون أن يشاهدو اللوحات التي سببت مشاجرة بين رجلان بالغان |
| Aynı zamanda teknolojide beklenmeyen ikinci büyük devrime sebep oldu. | TED | ولكن تسبّب أيضا بثاني ثورة غير متوقعة في مجال التكنولوجيا. |
| Bazı görünmez, kamufle olmuş rakunlar, ağaca vurmama sebep oldu. | Open Subtitles | راكوناً ما كان خفي و يلبس قناع جعلني اصطدم بشجرة |
| Çünkü sonra bir başka sebep daha olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لأنّي وجدت سببًا آخر لن أخبرك بأي شيء آخر ثانية |
| Ciddi soruyorum, hakkında konuşmak bile kendinden nefret etmene sebep olmuyor mu? | Open Subtitles | بجديّة, أليس فقط الحديث حول هذا الأمر يجعلك تكرهين نفسكِ ولو قليلاً؟ |