| Onu geri çağır anne ve teklifi yarım puan artır. | Open Subtitles | أعيدى الإتصال به يا أمى .. يرفع العرض نصف نقطة. |
| Elbette, gerçek dostlarımdan hiçbiri böyle bir teklifi kabul etmez. | Open Subtitles | بالطبع، ليس هناك صديق مخلص لي يقبل مثل هذا العرض |
| Bu teklifi bir kez yaparım. Kapıyı kapatırsan, bir daha asla açılmayacaktır. | Open Subtitles | سأقدّم هذا العرض مرّة واحدة، إذا رفضت الفرصة، فلن تُتح لك ثانيةً |
| Bana evlenme teklifi etti. Bunun böyle olmasını senin istediğini söyledi. | Open Subtitles | وقد طلب منى الزواج وقال انك تريد هذا ايضا بهذا الشكل |
| Eşcinsel karşıtı duyarlılık ulusal bir ivme kazanıyordu, özellikle de Kaliforniya'nın 6 nolu Yasa teklifi'nde. | TED | إذ بدأت المشاعر المعادية للمثليين تكتسب قومية كبرى، وخاصة في شكل اقتراح كاليفورنيا السادس. |
| Hemen cevap vermenizi beklemiyorum elbette, ama ben size teklifi yine de sunayım. | Open Subtitles | الآن، أنا لا أتوقع منك أن تردي علي فوراً لكني أرغب بتقديم العرض |
| O halde müvekkilinle ortağının teklifi kabul etmiş olması işini zorlaştıracak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب ، منذ العميل الخاص وقبلت بالفعل شريكه العرض. |
| Tek bildiği şey teklifi hangi şirketin yaptığını içeren bilgiyi ulaştırması gerektiği. | Open Subtitles | كل ما يعلمه انه سيوصل معلومات عن الشركه التى حصلت على العرض |
| Sean oraya gelir gelmez sana teklif ettiğim aynı teklifi ona yapacak. | Open Subtitles | قريبا شون سيكون موجود هو سيعرض عليه نفس العرض الذي أعرضه عليك |
| Perşembeden önce teklifi duymak istediğimi açık olarak ifade etmiştim. | Open Subtitles | لقد أوضحت الأمر بأنني أريد أن اسمع، العرض يوم الخميس. |
| Perşembeden önce teklifi duymak istediğimi açık olarak ifade etmiştim. | Open Subtitles | لقد أوضحت الأمر بأنني أريد أن اسمع، العرض يوم الخميس. |
| Köstebek olmak isteyen birisi gelen ilk teklifi sorgulamadan kabul ederdi. | Open Subtitles | أي شخص يريد أن يكون جاسوساً، يقبل العرض الأول دون نقاش |
| Tüm saygımla şunu tavsiye ediyorum ki onlar teklifi çekmeden biz kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | مع كل الاحترام الواجب أوصي أخذنا العرض سفرهم قبل ان تسحبه بعيدا الجدول. |
| Yarın Joshua geliyor, ve bende ona çıkma teklifi edecek cesaret yok ona bir mont satacağım ve bunu cebine koyacağım. | Open Subtitles | جوشوا سيأتي، و ما دمت لا أملك الجرأة على طلب الخروج معه لذا سأبيعه معطف وأضع هذه الورقة في جيب المعطف |
| Ama sabah geri döndü ve bana evlenme teklifi etti. | Open Subtitles | ولكن في الصباح، أتى إلي و طلب مني أن يتزوجني |
| İyi bir teklifi değerlendiremeyecek kadar aptal bir adamla kaybedecek vaktim yok. | Open Subtitles | وأنا لا أملك وقت أضيعه مع رجل غبي، لدرجة أنه لا يفكر في اقتراح جيد. |
| Aklımın bir kısmı Glenn'i arayıp teklifi kabul etmeyi düşünüyor. | Open Subtitles | نصف عقلي يخبرني بأن اتصل ب غلين الآن وأقبل عرضه |
| Mesaj bu kez tek dizinin üstünde evlenme teklifi ederken fotoğrafıydı. | TED | أرسل لي هذه المرة صورة له وهو راكع يطلب يد صديقته. |
| Evlenme teklifi olarak kulağa daha iyi geliyorsa evlenme teklifi diyelim. | Open Subtitles | إذا كان هذا يبدو أفضل كعرضُ للزواج اذن هو عرضاً للزواج |
| Bu teklifi seni ve aileni korkunç bir ıstıraptan kurtarmak için yapıyorum. | Open Subtitles | لقد أتيت بـ هذا الإقتراح لكي أنقذك أنت وعائلتك من هذه المأساة |
| Birisine neredeyse evlenme teklif edip, sonra da o teklifi geri alamazsın. | Open Subtitles | انت لا يمكنك ان تعرض الزواج على احد ثم ترجع فى عرضك. |
| Sadece bir yürüyüş Erica. Evlilik teklifi değil. | Open Subtitles | إنه مشي فقط يا إريكا وليس إقتراح بالزواج |
| Sayın yargıç, bankam çiftlik garantisinde teklifi kabul ediyor. | Open Subtitles | سيدى القاضى ، إن مصرفى سوف يتكفل بالعرض على تأمين هذه المزرعة |
| teklifi kurula götürme vakti geldi. Kahretsin ya, söz vermiştin. | Open Subtitles | حان الوقت لتقديم هذا الاقتراح إلى المجلس اللعنة، لقد وعدتني |
| Daha iyi. Çünkü vergi teklifi üzerinde çalışırken, yanlışlıkla Tanrı'nın olmadığını kanıtladım. | Open Subtitles | كنت أعمل على تسديد الضرائب، وبشكل عرضي أثبت أن لا وجود لرب |
| Bu tam, burada, Berkeley'de, bir pozisyon teklifi geldiği sırada olmuştu, | TED | وكان هذا صحيحا عندما عرضت عليّ وظيفة هنا في بيركلي، |
| Bu size 2 hafta kaybettirdi. teklifi hızlandırması gerekirdi. | Open Subtitles | خلال عشرة أيام أو أسبوعين على الأكثر , سيتقدمون إليك بعرض |
| Ve teklifi kabul etti ve işi aile arasında planladılar. Ve onunla evlendi. | Open Subtitles | وقد وافق على عرضها وبالفعل اتم زواجه بها |