Ama düşünmeyi bana bırakıyor böylece rüya görmeye zamanım kalmıyor. | Open Subtitles | لكنها تترك لي التفكير حتى لا يكون لدي وقت للأحلام |
Yani, doğada bu renkte gördüğüm bir şeyi düşünemiyorum, bu tona benzer. | TED | لا يمكنني التفكير في أي شيء تراه في الطبيعة يبدو بهذا اللون. |
Bir ara, Roth 20'li yaşlarının başındayken, imzası değişmiş ve buna sebep olan tek bir şey geliyor aklıma. | Open Subtitles | فى وقت ما,عندما كان روث فى بدايه العشرينات تغير توقيعه وهناك سبب واحد يمكننى التفكير به قد يسبب هذا. |
Mesela beynin amigdala bölgesi düşünme, uzun süreli hafıza ve duygusal tepkimeleri kapsar. | TED | على سبيل المثال، تشارك اللوزة الدماغية في التفكير والذاكرة طويلة المدى والمعالجة العاطفية. |
Dün gece çok düşündüm... ve beni heyecanlandıran bir şey var. | Open Subtitles | قمت بالكثير من التفكير ليلة أمس وهناك شيء مثير جدا بخصوص |
Herhangi bir konu hakkında tavsiyemi istemeden önce iki kere düşün. | Open Subtitles | يجب عليك التفكير مرتين قبل أن تطلب نصيحتي على أي شيء. |
Sonra da kendimi şunu düşünmekten alamıyorum, bu canlılar tam bir doğa harikası, milyonlarca yıllık evrimle mükemmel olmuşlar. | TED | ولكن ينتهي بي المطاف في التفكير حول روعة هذه الكائنات، التي تم ضبطها بدقة بفعل ملايين السنين من التطور. |
Seni aklımdan çıkaramıyorum... ve çok büyük bir salaklık ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التوقف عن التفكير فيكِ والتفكير فى مدى غبائى |
Çocukluğumda yaşadığım ve yetişkinlik dönemi de dahil olmak üzere süregelen bu düşünce sürecini, psikologlar şöyle adlandırıyor; 'yanlılık'. | TED | وعملية التفكير هذه التي مررت بها كطفل و مرات أخرى عديدة كشخص بالغ هي حصيلة مايسميه علماء النفس الإنحياز |
Çok yakında evleneceksin, bana sorarsan o konuda biraz daha düşünmelisin. | Open Subtitles | سوف تتزوجين قريباً ،إذا سألتينى. أنتِ فقط تحتاجين إلى التفكير قليلاً. |
Biraz olsun Ross'u düşünmeyi bırakırsan her yerde harika erkeklerin olduğunu fark edersin. | Open Subtitles | إن توقف عن التفكير بـ روس قليلا ستجدين رجالا لطفاء فى كل مكان |
Bunu düşünmeye başlayalı 20 yıl oldu ve artık düşünmeyi de bıraktım. | Open Subtitles | أمضوا 20 عاما الذي يعتقد ذلك. لقد حان الوقت لنتوقف عن التفكير. |
Ben de Charlotte Lucas'ın bu evin hanımı olacağını düşünemiyorum! | Open Subtitles | ولاأحتمل التفكير فى أن شارلوت لوكاس ستصبح سيدة هذا المنزل |
Ayrıca, ben onun baba daha Wyatt için daha iyi bir bakıcı düşünemiyorum. | Open Subtitles | بالإضافة لهذا ، لا يمكننى التفكير فى جليس أطفال لوايات أفضل من أبيه |
Sana söylemek için anlamsız bir şey bile gelmiyor aklıma. | Open Subtitles | لا أستطيع التفكير في أيّ شيء غير جارح لأقوله لك |
Belki de müzik dilin de ötesinde bir düşünme biçimidr | Open Subtitles | حسناً ربما لأن الموسيقاً تحتاج الكثير من التفكير بعيداً اللغة |
Dün gece çok düşündüm... ve beni heyecanlandıran bir şey var. | Open Subtitles | قمت بالكثير من التفكير ليلة أمس وهناك شيء مثير جدا بخصوص |
Denizaltı yaşamı hakkında öğreneceğin ilk şey küçük düşün, ince fikirli ol. | Open Subtitles | أول ما تتعلمه حيال الحياة في غواصة هو التفكير بأنك صغير ورفيع |
Her bir kişi, bir bir mahkemenin önüne yaklaştı, şunu düşünmekten kendimi alamadım: Bu insanlar nasıl buraya geldi? | TED | بينما يقترب كل شخص واحدا تلو الآخر، أمام غرفة الجلسات، لم أستطع التوقف عن التفكير: كيف جاؤوا إلى هنا؟ |
Tek bildiğim, aylar geçmiş olmasına rağmen devamlı onu düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد مرّت شهور و لا يمكنني التوقف عن التفكير به. |
Bu düşünce tarzı ekonomistleri deliye çeviriyor ve zaten çevirmeli. | TED | هذا النوع من التفكير يقود الإقتصاديون الى الجنون، وينبغي لهم. |
Bu adamla ne planlıyorsan bir daha düşünmelisin çünkü daha hazır değil. | Open Subtitles | مهما تفعلين مع هذا الشاب عليك إعادة التفكير لأنه غير مستعد لذلك |
Sen iyi bir satış elemanısın, fakat bunu düşünmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنت مندوب مبيعات جيد ، ولكن اريد التفكير في الامر. |
Bazı gerçeklikler kadar büyük. Kaçmayı düşünmen olası bile değil. | Open Subtitles | حجمه بمثابه حجم بعض العوالم لا يمكنك حتى التفكير بالهروب |
Biz insan ilişkilerini ve insanlarla iletişimi daha insancıl yollarla düşünmeliyiz. | TED | يجب علينا التفكير بـالعلاقات الانسانية والتواصل مع الاشخاص بطريقة إنسانية أكثر |
Umarım bunca şey arasında düşünüp taşınabiliyorsundur. İyi şeylerin tadını çıkar. | Open Subtitles | آمل أن تأخذ وقتك في التفكير بهذا ملياً، تذوق نكهة الأمر |
Ben konuşmamız gereken daha ne kadar çok şey olduğunu düşünüyordum da. | Open Subtitles | حسنا، كنت مجرد التفكير كيف أكثر من ذلك بكثير لدينا للحديث عنها. |