dünyanın asıl sorununa odaklanabilmek için işimi bıraktım: Kara Mayınları | TED | ترك وظيفتي للتركيز على مشكلة العالم الحقيقي : الألغام الأرضية. |
Hawaii'deki beni büyüten kadınların tahmin ettiği gibi, dünyanın başı dertte. | TED | وكإمرأة في هاواي هذا يدفعني لكي أتنبأ ان العالم في خطر |
Ama ilk önce mücadelesini verdiğimiz dünyanın resmine ihtiyacımız var. | TED | ولكن علينا أولًا أن نتخيل العالم الذي نحارب من أجله. |
Ve biz bir şeyi okunaksız hale getirdik. Ve bu yarattığımız dünyada gerçekten neler olup bittiğini tamamen kaybettik. | TED | نحن نقدم شيئاً .. غير مقروء .. لقد فقدنا ادراكنا لما يجري في هذا العالم الذي يدور من حولنا |
En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
Bir cümlede bundan 4000 yıl önce, bir adam ve ailesi Orta Doğu'ya gelmişler, ve o zamandan beri dünya bir daha aynı olmamış. | TED | بالمختصر هي قصة من 4000 عام مضت .. عن رجل وعائلته عبر جُل منطقة الشرق الاوسط ومنذ ذلك الحين تغير العالم على نحو تام |
Bu da dünyanın daha önce görmediği evrensel bir trafik sıkışıklığına neden olacak. | TED | وذلك سوف يوصلنا الى اختناق مروري عالمي لم يرى مثله العالم من قبل. |
Bebek patlaması kuşağı ebeveynlerinin dünyanın en temassız kişileri olduklarını düşünmek istiyoruz. | TED | نحب أن نفكر أن أهل طفرة المواليد هم الأكثر ابتعاداً في العالم. |
Bence dünyanın bu bölümündeki kadınlar insanların yerel ve bölgesel olarak birbirine bağlanması için kültürü önemli bir etken olarak görüyorlar. | TED | وأعتقد أن المرأة في هذا الجزء من العالم أدركت أن الثقافة هي عنصر مهم لربط الناس على حد سواء محليا وإقليميا. |
dünyanın normal düzeyden 3.3 kat daha yukarı bir seviyede hislerinin olduğunu görüyoruz. | TED | نرى أن العالم يستخدم مشاعراً أكثر ب 3.3 مرة من المستوى العادي الآن. |
Bu dünyanın ne kadar küçük olduğunu vurgulamak için slayt sayfalarının çoğuna bir insan saç teli kalınlığında minnacık beyaz bir çizgi ekledim. | TED | لنؤكد كم هو صغير هذا العالم حقاً، لقد أضفت خطًا أبيض إلى معظم الشرائح وذلك يُظهر لكم سماكة شعرة واحدة. في غاية الصغر. |
Burada, Birleşik Devletler'de, dünyanın bir çok ülkesindekinden daha iyi olmayan sonuçları almak için kişi başına daha çok para ödüyoruz. | TED | هنا في الولايات المتحدة الأمريكية نحن ننفق مالًا كثيرًا للشخص الواحد من أجل نتائج ليست أحسن من دول كثيرة في العالم. |
Bu odada olan bizler için söz konusu olan sadece en zayıf, en fakir kişi değil, bütün toplumdur; yani dünyanın kendisidir. | TED | هؤلاء الموجودين معنا فى هذه الغرفة , انه ليس الافقر او الاكثر ضعفا شخصيا انه المجتمع , الثقافة و انه العالم بنفسه |
Bir özellik, dini ikiliğin geleneği: Bilinç, fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الخاصية الأولى هي الثنائية الدينية، يعني: الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |
Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. | TED | إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم. |
dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum, çok harika bir şey, fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz: Günde sekiz kucaklama. | TED | وانا سعيد لانني انشر حباً اكثر في هذا العالم انه شعور رائع ووصفة دكتور الحب لكم هي 8 ضمات في اليوم |
Şu an tüm dünyada sadece yaklaşık 350 çocukta var. | TED | يوجد اليوم حول العالم 350 طفل فقط مصابون بهذا المرض. |
dünyadaki büyük innovasyonların ve gelişmelerin bazıları genelde iki alanın kesişmesi ile olur. | TED | بعضًا من أعظم الابتكارات والتطورات في العالم حدثت غالبا عند تقاطع مجالين مختلفين. |
Diğerleri huzur ve güven konusunda endişelidir, dünyadaki istikrar konusunda. | TED | البعض الآخر قلق على السلام والأمن، والاستقرار في هذا العالم. |
Birdenbire bedenimdeki krizin dünyadaki kriz olduğunu fark ettim ve daha sonra olan bir şey değildi, şimdi oluyordu. | TED | فهمت فجأة أن الأزمة في جسدي كانت الأزمة في العالم ، ولم تكن تحدث لاحقاً كانت ذلك يحدث الآن. |
Ve grandma-bot(Büyükanne-bot) olarak, o şimdi oynayabilir, ama gerçekten oynayabilir, benim çocuklarımla, onun torunlarıyla, gerçek dünya'da gerçek oyuncaklarla. | TED | و كروبوت الجدة تستطيع الان ان تلعب, تلعب فعلا مع ابنائي , مع احفادها في العالم الحقيقي بالعابه الحقيقية |
John Coltrane'in bir saksafon edinemediği dünyayı hayal edemeyen caz severler de var. | TED | وهناك محبون لموسيقى الجاز لا يمكنهم تخيل العالم بدون جون كولتراين ممسكًا بالساكسفون. |
Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |
Soyut dünya, bütün insanların Dünyası konusunda bana yardımcı oluyor. | TED | وهكذا تساعدني الرياضيات البحتة على التعامل مع العالم الإنساني بأسره. |
dünyaya bakış açılarını seviyorum, çünkü dünyayı hayatlarında ilk kez görüyorlar. | TED | احب الطريقة التي يرون بها العالم لانهم يرون العالم أول مرة |
Ve aniden Batı dünyasının dünya üstündeki egemenliğinin artık sona erebileceğini fark ettim. | TED | و أيقنت أنه ربما العالم الغربي لن يستمر في السيطرة علي العالم للأبد. |
Temsilî dünyadan, saklandıkları, ona benzeyen, bu yeraltı dünyasına gidiyorlar. | TED | يذهبون من العالم التمثيلي إلى العالم الشبكي المناظر حيث يختبؤون |
İnsan algısının bir parçası olarak, çevremizdeki dünyayla etkileşime girmekte özgürleşmek. | TED | كجزء من الإدراك البشري، تحرر لنا للتفاعل مع العالم المحيط بنا. |
Ancak bu önemli çünkü dünyadaki çoğu insan küresel çapta şehirlere doğru geliyor. | TED | حسناً، تنبع أهمية الأمر من ان معظم سكان العالم تنجذب الى المناطق الحضرية. |