"حقيقة" - Traduction Arabe en Turc

    • bir
        
    • gerçeğe
        
    • olduğunu
        
    • gerçekleri
        
    • gerçeğiyle
        
    • aslında
        
    • gerçekten
        
    • aslı
        
    • çok
        
    • gerçektir
        
    • bu
        
    • doğruysa
        
    • gerçeğini
        
    • ki
        
    • doğru
        
    Kara deliklerin evrendeki her şeyi yuttuğuna dair bir efsane vardır, ama onun içine düşmeniz için çok fazla yaklaşmanız gerekir. TED هنالك خرافة تنص على أن الثقب السوداء تلتهم كل شيء في الكون، لكن في حقيقة الأمر يجب الإقتراب كثيرا للسقوط فيها.
    Biraz önce size müziğin somut olduğu için farklı bir yetenek olduğundan bahsetmiştim. TED لقد ذكرت في وقت سابق حقيقة أن الموسيقى هي قدرة مختلفة لأنها مجردة.
    Bana bir şans ver, tüm yalanları gerçeğe dönüştürebilmem için. Open Subtitles إعطيني فرصة واحدة وسوف أحول كل تلك الأكاذيب إلى حقيقة
    Çizdiğiniz bu şeyin üstüne gerçek bir cadde haritası koyacak olursanız, sizin sokaklarınızın ve mesafelerinizin alakasız olduğunu fark edersiniz. TED إذا كنت ستضع خريطة حقيقة للطريق بالإضافة إلى ما رسمت ستكتشف أن شوارعكم و المسافات، كلها ستكون بعيدة عن الحقيقة
    Eğer buradan gidebilirsen, bunu yanına al. Buradaki gerçekleri açıklıyor. Open Subtitles إذا كنت راحلاَ خذ هذه إنه كتاب حقيقة هذا المكان
    Çocuklarını bir daha asla tekrar kollarının arasına alamayacağı gerçeğiyle yüzleşiyor. Open Subtitles لقد فهمت حقيقة انها لن تحمل اطفالها على يدها مرة اخرى
    Ve konu dışı süs eşyaları gerçekten de, aslında suç olarak görülüyor. TED أما الزخرفة منقطعة النظير فتتم رؤيتها على أنها حقيقة وبشكل أساسي، مجرمة.
    Ama o plajdaki, Mai Khao plajındaki, insanları değil, çünkü o küçük kız, bir ay önceki coğrafya sınıfından bir bilgi hatırladı. TED ولكن ليس على هذا الشاطئ، ليس على شاطئ ماي خاو، لأن هذه الطفلة تذكرت حقيقة واحدة من مدرس الجغرافيا لها قبل شهر.
    bu gayet, insan doğasına dair, sosyal bilimin, edebiyatın, dinin ve neredeyse her alandan disiplinin tanıdığı bir gerçek. TED هذه فقط حقيقة الطبيعية الإنسانية المعترف بها في العلوم الاجتماعية والأدب والدين و بشكل عشوائي في كل مجالات المعرفة.
    Ve orada otururken, onun odasında, onu izlerken, onu bir televizyon ekranından izlemiyorsunuz, onu bir pencereden izlemiyorsunuz, orada onunla oturuyorsunuz. TED وعندما تراها جالسة هكذا في غرفتها، أنت لا تراها ضمن شاشة التلفاز لا تراها من خلال نافذة، أنت تجلس معها حقيقة
    Ve çok yakında, Astra'nın bu dünya için olan hayali gerçeğe dönüşecek. Open Subtitles و، قريبا جدا، استرا حلم لماذا الأرض يمكن أن تصبح سيصبح حقيقة.
    Oradayken, ağırlıksızlığın nasıl bir şey olduğunu tecrübe edebilmesi için kendisini salıverdik. TED و عندما كان في تلك الحالة ، تركناه لكي يجرب حقيقة اللاجذبية.
    Hakkımdaki tüm gerçekleri anlatmazsam nasıl gerçek bir ilişkimiz olur? Open Subtitles كيف يكون لدينا علاقة حقيقة اذا لم تعرف الحقيقة جميعها
    En nihayetinde, belki bulunmak istemiyordur gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldım. Open Subtitles في النهاية قبلت حقيقة انها لم ترد أن يجدها أحد.
    Gen sürücülerinin şimdiye kadar çok iyi çalışmamış olması aslında bir bakıma iyiydi. TED إلى حد الآن، حقيقة عدم نجاح عملية التحكم الجيني تبعث نوعاً من الإرتياح.
    Ve bu gerçekten sanal gerçeklikte mimari hakkında dans eden birisi. TED وهذه حقيقة أحد ما يرقص في فن العمارة مستخدماً الواقع الافتراضي
    Ancak işin aslı şu ki, öğrencilerimizle koridorlarda gezen ağır zihinsel özürlü bir adam konusunda hiçbirimizin tecrübesi yok. Open Subtitles ولكن حقيقة الأمر أن كلانا ليس لديه أية خبره فى التعامل مع رجل متخلف عقلياً جداً يسير داخل فصولنا
    Gerçek yok derken, gerçeğin olmaması bir gerçektir diyorsun. bu mantıklı bir çelişki. Open Subtitles إذا قلت أنه ليس هناك حقيقة أنت تدعين بجد أنه ليس هناك حقيقة
    Peki, bu doğruysa günümüzün matbaasının ötesine giderek bunu geri getirmemizin bir yolu var mı? TED إن كانت تلك حقيقة, أتوجد أية طريقة, عندما نصل إلى ما بعد مطبوعات اليوم, أن نستعيدها بشكل ما؟
    Kitle iletişim araçları, Braddock'un siyah olduğu gerçeğini es geçmektedir. TED تناست وسائل الإعلام حقيقة أن برادوك أغلب سكانها من السود.
    O kadar yakın geçecek ki, hava durumu uydularımızın hemen altından dolanacak. TED وسيدنو قريباً جداً منا لدرجة أنه حقيقة سوف يمر تحت أقمارنا الجوية.
    Ya size beş yıl boksörlük yaptığımı söyleseydim, çünkü bu da doğru. TED ماذا لو عرفت بأني تدربت 5 سنين على الملاكمة، وهذه أيضاً حقيقة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus