Eşsiz,... ...çok çok özel,... ...bireyci ve çoğunlukla da... ...baştan çıkarıcı.... ...bazı kadın karakterlerle fazla zaman... ...harcamak benim kaderim. | TED | الآن قُدِرَ لي تمضية الكثير من الوقت مع بعض الشخصيات الفريدة, خاصة جداً, فردية , و احياناً خواص أنثوية مغرية. |
Şimdi size özel bir grupla ilgili -en iyi bilim insanlarıyla ilgili- yayınlanmış ve incelenmiş verileri sunmak istiyorum. | TED | ولكن دعوني أبين لكم بعض البيانات.. التي تم دراساتها بشكل جيد ونشرها .. ..حول مجموعة خاصة وتضم أكبر العلماء. |
Milliyetçiliğe göre milletiniz eşsizdir ve milletinize karşı özel yükümlülükleriniz vardır. | TED | حسنًا، تخبرني القومية بأن أمتي فريدة، وأن لدي التزامات خاصة تجاهها. |
Çoğu zaman nefes alması çok zor, Özellikle de ağır film ekipmanlarını taşırken. | TED | في بعض الأحيان يكون التنفس صعب، خاصة عند حمل جميع معدات التصوير الثقيلة. |
İnsanlar bana kendi kartlarını almaya ve kendi kartlarını yapmaya başladılar. | TED | بدأ الناس يشترون بطاقات بريدية خاصة بهم ويجعلونها بطاقات بريدية لهم. |
Fakat bu, özel bir toplumsal kural. Bu, kiminle görüşebileceğimiz ve kiminle olmamamız gerektiğini gerektiğini söylemek isteyen toplumsal bir kural. | TED | لكنها نوعية خاصة من القواعد الإجتماعية, لأنها قاعدة إجتماعية تريد أن تخبرنا بمن نستطيع أن نألفه ومن لا يجب أن نألفه. |
Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
Hesaplamalarımızın gösterdiğine göre, Higgs bozonu kütlesinin ölçülen değeri oldukça özel. | TED | أظهرت حساباتنا أن القمة المقاسة لكتلة جسيم هيقز بوزون خاصة جدا. |
Gençler için uygun özel korumaların edinilmesi gerektiğini de düşünmeliyiz. | TED | نحن بحاجة أيضًا إلى النظر في وجود حماية خاصة لليافعين. |
Yatırımcılar için satılık özel mezarlıklar kuruluyor ve yaklaşık 3.900 pounddan başlıyor. | TED | توجد مدافن خاصة تتوفر فيها قطع للبيع للمستثمرين، تبدأ من 3900 جنيه. |
Bu yüzden, kadınlara ulaşmak için özel bir kampanya tertipleyeceğim ki yer alabilsinler, ki böylece sürecin bir parçası olabilsinler. | TED | من الممكن أن أبتكر حملة معينة خاصة لتوعية النساء لأتاكد من قدرتهن على المشاركة، وأن يكنّ جزءً من العملية الانتخابية. |
Ama aşağıda güneyde çok özel bir statüye sahip küçük bir ışığa sahipti. | TED | بالرغم من ذلك ، هناك بعض الضوء في الجنوب لديه حالة خاصة جدا. |
Sanırım geçen sefer rapor ettiğim kadının Başkan Joo'yla özel bir ilişkisi var. | Open Subtitles | أعتقد أن الفتاة التي تحدثت عنها آخر مرة لديها علاقة خاصة مع الرئيس |
Ayrıca bunları taşımak için özel ekipman lazım. O da ben de yok. | Open Subtitles | ولكى أنقل تلك المواد إلى هناك أحتاج إلى معدات خاصة ليست لدى الآن |
Sizi aylar sonra özel olarak görebilmek beni çok memnun etti. | Open Subtitles | انه من المبهج لى رؤيتك خاصة بعد شهور عديدة يا سيدى. |
Yazın, ikimiz de çalışacağız. Jenny, özel bir okulda işe başlayacak. | Open Subtitles | نحن سنعمل طوال الصيف وبعد ذلك جيني ستدرس في مدرسة خاصة |
Sanki hepimiz Tanrı'nın özel gösterim salonunda izlediği film kahramanları gibiyiz. | Open Subtitles | يبدو أننا جميعاً كشخصيات بفيلم يتم مشاهدته بغرفة عرض خاصة للإله |
Dünyadaki Autobot şehrine, özel bir araştırma gezisi düzenlemeni istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اجرى مراقبة خاصة من مدينة الاوتوبوت على الارض |
Halbuki kesinlikle bir parçası, Özellikle de büyüme için kullanılırsa. | TED | لكنها في الحقيقة تمثل جزء. خاصة اذا كانت مستعملة للتمو |
Her çocuk ilk robotun bilinmeyen seri numarasını fırınına aktardı ve kendi rastgele, özgün seri numarasını dışına kazıdı. | TED | ورث كل ابن سلسلة الأرقام المجهولة للأصل بداخل فرنه، وأمتلك سلسلة أرقام عشوائية ومميزة خاصة به منقوشة على غلافه. |
Şimdi görüyorum halbuki, Hele bütün bu kuantum olaylarını öğrendikten sonra. | TED | و الآن أنا نادم, خاصة بعدما تعلمت كل الأمور الفيزيائية بنفسي |
özel operasyonlar, çok gizli ya da girişi yasak bir şey var mıydı? | Open Subtitles | أي شئ فائق السرية أو عمليات خاصة أو العمليات المحظور الاطلاع عليها ؟ |
Bu kısa süreli olabilir, kişisel düşüncelerimize ufak bir gezinti gibi. | TED | ربما تكون هذه رحلات صغيرة نبتعد فيها، أو أفكارًا خاصة نمتلكها، |
Evet, Brooks çiftliği. Orada özel bir şirkete ait güvenli bir tesis var. | Open Subtitles | أجل, إنها منطقة ـ بروكس ـ هناك شركة خاصة تحتوي على مبنى آمن |
Fakat asıl problem bunun doğru olması, çünkü işgücümüzde aşırı bir çeşitlilik eksikliği var, Özellikle de etki alanlarında. | TED | والمشكلة هي إن هذا صحيح نوعا ما لأن هناك نقصاً شديداً في التنوع في عمالتنا، خاصة في مواقع المؤثرة. |
Bilhassa, bana daha evvel gelsen bu durumdan kaçınabileceğimiz düşünülürse. Ne diyorsun yani? | Open Subtitles | خاصة أنه كان من الممكن تجنب الأمر كليًا لو كنت جئت لي مبكرًا. |
- özel hiçbir şey yapmadı. - özel ne olabilirdi? | Open Subtitles | لم تكن لديها أية مميزات خاصة - أية ميزات ؟ |
Konu özeldir, bu soruya cevap veremeyiz. | Open Subtitles | هذا السؤال ذات طبيعة خاصة ولا يمكن الإجابة عليه |
Çağırma büyüleri, Bilhassa eski seçim büyüleri belirli bir isimle yapılmalıdır. | Open Subtitles | تعاويذ الأستدعاء، خاصة التعاويذ القديمة، تتطلب أن يكون المستعديِ محدداً بأسم. |