Ve oldukça uzun süre önce ilk başarılı bilgisayar virüsünü yazdığımda başladı. | TED | وبدأ منذ فترة وجيزة عندما كتب أحدهم أحد أنجح فيروسات الحاسب الاَلي |
çok kısa bir süre içinde 18 cm yağmur yağdı | TED | 7 بوصات من المطر تساقطات على مدى فترة قصيرة للغاية. |
açık ağzılarına kurt bırakması için annelerine bağımlılar iki yıl kadar, ki bu bir kuşun hayatında çok uzun bir zaman. | TED | تعتمد على أمهاتها لتلقي بالديدان في أفواهها الصغيرة الفاغرة لفترة قد تصل إلى عامين، وهي فترة طويلة حقا في حياة طائر |
O yaz bir süredir hasta olan bir hemşiremiz vardı. | TED | في ذلك الصيف كانت لدينا ممرضة كانت مريضة منذ فترة. |
uzun süren tuhaf bir süre ardından, Steve sessizliği bozdu. | TED | بعد فترة طويلة بعض الشيء، و غريبة، ستيف كسر الصمت. |
Kısa bir süre önce Cape Town neredeyse susuz kaldı. | TED | أعني، كيب تاون، قبل فترة وجيزة، نفد منها الماء تقريبًا. |
Fakat bu şeyler bir süre sonra yok olur, yanlışlıklar temizlenebilir. | TED | ولكن هذه الأمور تتلاشى بعد فترة. يمكن للحالات الشاذة أن تُمحى. |
Sadece üç yıllık bir süre içinde 1785'ten 1788'e kadar, ABD Anayasası'nı düşündü, teorileştirdi, tasarladı, geçirdi ve yürürlüğe soktu. | TED | في فترة ثلاثة أعوام فقط، من عام 1785 إلى عام 1788، حدّد، وأصدر، وصممّ، ومرّر، وحصل على التصديق للدستور الأمريكي. |
Yapmamız gereken ikinci şey ise çok kısa bir süre zarfında ne kadar yol kat etdiğimize geri donüp bakmamız gerekiyor. | TED | الامر الثاني للذي علينا فعله هو علينا فقط ان ننظر الى الخلف الى اي مدى وصلنا في هكذا فترة زمنية قصيرة. |
Sadece 32 işaret, 30.000 yıl zaman boyunca ve tüm Avrupa kıtasında. | TED | 32 علامةً فقط طيلة فترة زمنية مدتها 30،000 سنة وقارة أوروبا بأكملها. |
Aslında, bilim insanları uzun zaman önce, hatta Natalia'nın keşfinden de önce, develerin kökeninin gerçekte Amerika'ya ait olduğunu biliyorlardı. | TED | حسنا، لقد عرف العلماء منذ فترة طويلة، كما تبين، حتى قبل اكتشاف ناتاليا، أن الجمال في الواقع من أصول أمريكية. |
Kısa zaman içinde rejim onun peşindeydi ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. | TED | بعد فترة قصيرة، أصبح مُلاحقًا من قِبل النظام، واضطُر إلى الهرب من البلاد. |
daha bugün tanıştık ama beni uzun süredir sevdiğini söylüyorsun. | Open Subtitles | تقابلنا اليوم ورغم ذلك تقول أنك احببتنى منذ فترة طويلة |
Hayır baba. Sevinerek söylüyorum ki hatırı sayılır bir süredir görüşmüyorum. | Open Subtitles | لا يا أبي، ليس منذ فترة و أنا سعيد لقول ذلك |
Harbatkin? Bir süredir kontrol noktasından geçmiyoruz efendim. Adamımı görecek misiniz? | Open Subtitles | لم نمر على نقاط التفتيش من فترة هل ستفحص رجلنا ؟ |
McDonald'sa gittiler orada oturdular, uzun zamandır ilk kez birbirleriyle konuştular, birbirlerini dinlediler. | TED | ذهبوا إلى ماكدونالدز وجلسوا وتحدوثوا وسمعوا بعضهم البعض للمرة الأولى منذ فترة طويلة. |
Belki arada biraz gülümsemeyi öğrensen, o zaman belki insanlar senden hoşlanırdı. | Open Subtitles | والتر, ربما لو تعلمت ان تبتسم كل فترة ربما الناس قد يحبوك |
Kuluçka dönemi çok kısa. Vakalar tükendi. "Tehlikeli boyutlarda"yı yazmadın. | Open Subtitles | فترة الحضانة قصيرة يبدو أنه لن ينتشر إلى خارج القرية |
Tüm faydaları ve çalışmaları alabilecekleri 15 yıllığına tanımlı bir imtiyaz süresi var olduğunu düşünün. | TED | تخيلوا أن هناك فترة امتيازات محددة ربما في 15 سنة يمكنهم خلالها أخذ كل تلك الفوائد وتشغيلها. |
Buna rağmen uzun zamandır beklediğim her şeyden daha güçlü hissettim o an. | TED | مع ذلك، كان الشعور أقوى من أي شيء آخر توقعته منذ فترة طويلة. |
O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. | TED | لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها |
Gus, ara sıra değişiklik olsun diye bana sıkı sorular sormalısın. | Open Subtitles | جس، يجب أن تسألني سؤال صعب من فترة لأخرى فقط للمتعة |
Hayatındaki talihsiz, karanlık bir dönem yüzünden sorun yaşayan bir kadındı. | Open Subtitles | كانت إمرأة مضطربة التي كافحت.. خلال فترة سيئة الحظ ومظلمة بحياتها. |
- Yakın bir zamanda ateş edilmiş. - Evet. Birkaç tavşan avlamıştım. | Open Subtitles | ـ أستـُخدمت منذ فترة وجيزة ـ نعم ، قتلتُ بها بعض الأرانب |
Hamilelikler bir kadının hayatında mutlu ve doyurucu anlarla dolu zamanlar olarak bilinir. | TED | إن فترة الحمل من المفترض أن تكون سعيدة ومرضية في حياة أي امرأة |