Günün saatleri geçtikçe gölgelerin nasıl hareket ettiğini öğrendiğimden alınıp eve götürülmeden önce ne kadar süre kaldığını anlıyordum. | TED | كما تعلمت كيف يتحرك الظل مع مرور ساعات النهار، فهمت كم من الوقت سيكون قبل أن يتم أخذي للمنزل. |
Ama iyi haber şu ki, buzlanmadan önce muhtemelen 10 ile 100 yıl kadar zamanımız var -- o yüzden, şimdiden eldiven stoklamaya başlamayın. | TED | لكن الخبر الجيد أننا نحتاج ما يقارب من 10 أس 100 سنة قبل أن يبدأ التجمد الكبير لذا لا داعي لتجهيز قفازاتك من الآن. |
Yani Arşimet'i incelemeye başlamadan önce, bu kitabı parçalara ayırmak zorundaydık. | TED | قبل أن نبدأ تصوّر أرخميدس، كان علينا أن نحلّل هذا الكتاب. |
Ancak buraya gelmeden önce, iyi ve kötü arasındaki mücadeleye katılırız, sosyalizmin iyiliğine karşılık kapitalizmin kötülüğü, ve iyilik kazanmalı. | TED | لكن قبل أن نصل إلى ذلك، نحن منخرطون في صراع بين الخير والشر، وخير الاشتراكية ضد شر الرأسمالية، والنصر للخير. |
Yine de hiçbir şey, o gelmeden önceki gibi olmayacak. | Open Subtitles | لكن الأمور أختلفت ولم تعد كما كانت قبل أن يأتي |
Öyleyse, daha evvel gönderilen mesaj neydi birileri gerçekten maddenin içine mi giriyor? | TED | وبالتالي, ما هي الرسالة المرسلة قبل أن أن يغوص أحد في أعماق المادة؟ |
Bu evi hapiste geçirelebilecek bir kaç ay karşılığında elimizde tutabileceğimizi öğrenmeden önceydi. | Open Subtitles | هذا قبل أن أعرف أنه يمكنك أن تضحي بأشهر في السجن لنحتفظ به |
sonra bir seferinde büyükannemle de tartışmıştı ve... öğrendim ki... beni aldırmak istemiş. | Open Subtitles | بأن أمي ولدتني قبل أن تتزوج .. . و تشاجرت مع جدتي مرة |
Bir taksi bulmak için S.Angelo'dan Piazza'ya kadar yürüdüğüm yolu Tanrı bilir. | Open Subtitles | كان عليّ أن أسير إلى ميدان فينيسيا قبل أن أحصل على تاكسي |
Doğru, ama biz nehire varana kadar askerler bizi temizler. | Open Subtitles | هذا صحيح ، ولكن الجنود سيقتلونا قبل أن نصل للنهر |
Sen gelene kadar... bu durum için ne yapabiliriz ona bakıyordum. | Open Subtitles | كنت أراجع بعض .. كتبى الطبية قبل أن تدخل، فى الحقيقة |
Tamamen bitene kadar demek istedim. önce gelirseniz onu öldürürüm. | Open Subtitles | أعني أنتهائها بالكامل إن جئت قبل أن نخدعه , فسأقتله |
Çünkü kendilerini öldürmeden önce kendilerini oldukları gibi kabul etmek zorundaydılar. | TED | لأنهم شعروا بأنهم اضطروا إلى تأكيد أنفسهم قبل أن يقتلوا أنفسهم |
Devam etmeden önce, sizi bu sorunun olası yanıtı üzerinde düşünmeye çağırıyorum. | TED | قبل أن نسير قدماً أحثك على أن تفكر حقاً بأجوبة هذه الاسئلة |
Yeni dünyaya gelmeden önceki yaşantısının nasıl olduğunu hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أتخيل كيف كانت حياتها قبل أن تأت للعالم الجديد |
Gezegene gelmeden önceki hayatına dair bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر أيّ شيء عن حياتك قبل أن تنتقل على الكوكب؟ |
Niçin Darrell bunu arabamı kullanmasına izin vermeden evvel söylemedi? | Open Subtitles | لماذا لم يخبرني داريل بذلك قبل أن أدعه يقود سيارتي؟ |
Gençliğimde, daha filmlere başlamadan evvel çok iyi bir hikaye anlatıcıydım. | Open Subtitles | قبل أن أتعمّق في الأفلام، كنت جيداً جداً في رواية القصص |
O, bacaklarının arasındaki o güzel tahta parçasına yaptığın muameleyi görmeden önceydi. | Open Subtitles | هذا كان قبل أن أراك تداعب تلك القطعة الخشبية الجميلة بين رجليك |
O tabii, ben kurtulmadan önceydi varlığımın büyük bir kısmında günahlarımdan Tanrı'nın ve Yüce İsa'nın istediklerini yaparak arındım. | Open Subtitles | ذلك بالطبع كان قبل أن إنقاذى أمد طويل كان لزاماً علىّ التطهر من الآثام من دماء الربّ والمسيح مخلصنا |
Ama adamlarınızın bölgeye gelişi, diğerlerinden birkaç saniye sonra. Neden? | Open Subtitles | لكن مرت ثواني معدودة فقط قبل أن يستجيب رجالك, لماذا؟ |
Veri analizleri ile ne yapacağını sana sen daha yapmadan söyleyebilirim. | TED | أستطيع التنبؤ بما ستفعله بتحليل البيانات حتى قبل أن تفعل ذلك. |
Yüzüğün kutsanmasını geri alıp Nicholas fark etmeden geri koyacağım. | Open Subtitles | حسناً، سألعن الخاتم، وأعيده إلى الفندق قبل أن يفتقده، نيكولاس |