Başlamadan önce bu eve ait bazı şeyleri geri vermem gerekiyor. | Open Subtitles | قبل ذلك لابد أن أعيد بعض الأغراض التى تخص هذا المنزل |
Birleşik Devletler hükümetini karıştırmayacak olan Bir hikaye yazmaya başlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن نبدأ في رسم سيناريو بما لا يدين الحكومة الأمريكية |
1915, fizikçi olmak için heyecan verici Bir yıl olsa gerek. | TED | لابد أن عام 1915 كان عاما مثيرا إذا كنت عالما فيزيائيا. |
Şimdi, geri kalanında şöyle Bir şey yapmam lazım, mesela | TED | الآن, لابد أن أقوم بما تبقى من الخدعة, بهذه الطريقة. |
Şu anda gitti, er ya da geç gelmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | إنه يحلق في تلك اللحظة لابد أن يهبط عاجلاً أو آجلاً |
Fakat şu an bilmem gereken şey, istediğin şeyin bu olup olmadığı? | Open Subtitles | يمكنني إعادة تعيينك، ولكن لابد أن أعرف، هل لديك رغبة في هذا؟ |
Fakat anlamanız gerekiyor ki, ben bu krizleri daha önce yaşadım. | Open Subtitles | ولكن لابد أن تتفهم أنني مررت بمثل هذه الكوارث من قبل |
Bu kadını bulmak için elimizden geleni yapacağız, fakat sakin olmamız gerekiyor aksi halde her şey gitgide kontrolden çıkar. | Open Subtitles | نحن نبذل أقصى ما لدينا للعثور عليها ولكن لابد أن نحافظ على هدوئنا وإلا سيخرج كل شيء عن نطاق السيطرة |
Buna Bir an önce son verip, belgeyi almamız gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن ننهي هذا الأمر بسرعة ونحصل على هذه الوثيقة |
Bu adamlar hiç ders almıyorlar. Hapishane yemeklerini çok seviyor olsalar gerek. | Open Subtitles | نوعيته ممن لا يتعلمون الدرس أبداً لابد أن لديه شهية لطعام السجن |
Diğer insanların acısıyla yaşamak büyük Bir şey olsa gerek. | Open Subtitles | أتعلم، لابد أن يكون هنالك مَنْ يقِف وراء آلام الآخرين |
Onunla Bir ilgisi Bir şey olsa gerek. Hemen oraya gitmeliyiz. | Open Subtitles | لابد من وجود علاقة لها بالأمر لابد أن نذهب هناك الأن. |
Baka güçlü Bir adamdı. Onu öldürmek için güçlü eller lazım. | Open Subtitles | باكا كان رجلا قويا لابد أن يدين قويتين قامت بتحطيم عنقه |
Baka güçlü Bir adamdı. Onu öldürmek için güçlü eller lazım. | Open Subtitles | باكا كان رجلا قويا لابد أن يدين قويتين قامت بتحطيم عنقه |
Sol göğsü altında kalan son cam parçasını çıkarmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان لابد أن أزيل جزء زجاجي واحد أخير من صدره الأيسر |
Bak, herhangi Bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken Bir sürü şey var. | Open Subtitles | .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء |
- Şey, bu özel. - Biliyorum. Soruyu sormak zorundayım. | Open Subtitles | ــ هذه أمور شخصية ــ أعرف ولكن لابد أن أسألك |
Eğer siz Bir kurbansanız ya da tanıdığınız biri, şunu bilin: Güçlenmek için kendine bakmak ve kendini sevmek zorundasın. | TED | إذا كنت ضحية أو تعرف أحد الضحايا فاعلم هذا حتى تمتلك القوة لابد أن تعتني بنفسك لابد أن تحب نفسك |
Bu bendi patlatacak olmamız büyük talihsizlik ama sulama yapmak zorundayız. | Open Subtitles | من المؤسف أن ندمر هذا السد ولكن لابد أن نروى الأرض |
İkinci sebep ise şu, bence evrenle ilgili yeni Bir şey keşfetmek istediğinizde evrene yeni Bir açıdan bakmanız gerekir. | TED | ولكن رقم اثنين، أنا أؤمن أنهُ إن أردت اكتشاف شيء جديد بخصوص الفضاء، لابد أن تنظر إلى الفضاء، بطريقةٍ جديدةٍ. |
Bu çöplükte borçlarını ödemek için Bir şeyler gizlemiş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أن هنالك شئ مخبأ في هذه القمامة لتسديد ديونك |
Tüm bu türlerin ortak Bir ataya sahip olmuş olması gerektiğini biliyoruz. | TED | وبذلك ندرك أن جميع هذه الكائنات لابد أن يكون لها سلف مشترك. |
Herhangi Bir şey eklediğini veya değiştirdiğini anlamak için çıktılarla karşılaştırmamız gerekecek. | Open Subtitles | لابد أن نقارن هذه بالمسودات لنر إن كان قد أضاف اي شيء |
Resim yaparken dansetmem gerekiyordu. | TED | وبالنسبة لي، كان لابد أن أرقص لأجل أن أرسم. |