Biliyorsunuz, bu ülke hep duyduğumuz gibi bu büyük sağlık hizmeti tartışmasının içerisinde. | TED | كما تعلمون، هذه البلاد تخوض هذه الأيام في نقاش حول النظام الصحي الجديد. |
Sanırım duymamışsınızdır oysa ülke çapında tüm gazetelere yansıdı haber. | Open Subtitles | لاأعتقدأنكسمعتِعنذلك.. مع أنه قد ذُكر في كل صحيفة في البلاد |
Ve Demografinin yararımıza oldugu gercegi, yaşlanan dünyadaki tek genç ülke oldugumuzdan dolayi, küreselleşmeyi Hindistanlılara daha çekici kılmaktadir. | TED | وحقيقة أن التركيبة السكانية في صالحنا بما أننا البلد الوحيد الشاب في عالم مسن جعلت العولمة أكثر جاذبية للهنود |
Kızlar tarafından kandırılan sadece bu ülke çocukları değil gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو مثل شباب البلد ليسوا الوحيدين الذين ينخدعون من قبل البنات |
Aslına bakarsanız bu ülke oldukça ilgi çekici bir modernleşme sürecinden geçmiş. | TED | فهذا بلد قد مر في الواقع من خلال تحديث مثير جداً للاهتمام. |
Sonuçta, ülke genelindeki tüm genetik laboratuarlardan yardım alarak bilinen türün DNA'sında biyolojik bir değişimle yeni bir tür yarattık | Open Subtitles | ذلك ، بمساعدة من المختبرات الجينيه في جميع انحاء البلاد. أعدنا توحيد النمل الابيض ومانتيد الدي خلق مواجهة وكيل مضاد |
Herkes benden bir parça istiyor. Terapistim bile ülke dışında. | Open Subtitles | كل منهم يريد قطعة من لحمي طبيبي النفسي خارج البلاد |
Adam'ın ailesi ülke çapında bir çok gazetenin sahibi Phoebe. | Open Subtitles | تَمتلكُ عائلةُ آدم عِدّة صُحُف في كافة أنحاء البلاد فيبي |
ülke küçülüyordu, kararlı ve hırslı olan herkes batıda iyi bir hayat kurabilirdi. | Open Subtitles | البلاد كانت تنكمش، وكان هناك حياة تقام بالغرب لأيّ رجل لديه الدافع والطموح |
Fakat hedef neresi olursa olsun, ülke çapında büyük bir paniğe sebeb olacaktır. | Open Subtitles | ,ولكن مهما كان الهدف .سيكون هناك حالة كبيرة من الذعر في كل البلاد |
Tamam, dinleyin beyler. Tüm ülke çapında alanları kapatmanızı istiyorum. | Open Subtitles | حسنا أسمعوا إذا، أريدكم أن توقفوا جميع الرحلات حول البلاد |
Bu ülke için güzel olan her şeyi birkaç haftada yok ettiler. | Open Subtitles | أنهم يدمرون، في بضعة أسابيع، كل شيء كان جميل في هذا البلد |
Bu ülke için beslediğin kin yüzünden bunu tam olarak anlayamazsın. | Open Subtitles | ,مع كل الكراهية التي تملكها لهذا البلد فأنت لا تفهمه جيداً |
Amerika'nın kaderi bugün değişti. Bu ülke için bugün karanlık bir gün. | Open Subtitles | أمريكا قد تغيرت اليوم و هذا يوم مظلم في تاريخ هذا البلد |
Bu ülke aslında Çin'den daha ucuza daha iyisini üretiyor. | Open Subtitles | التي تنتجها هذه البلد و بالفعل أرخص وأفضل من الصين. |
Hiç suyu olmayan bir ülke, Sınırları ötesinde neler olacağı konusunda endişelenmeli. | TED | ان بلد لايمتلك الماء يجب ان يقلق حول الاحداث خارج نطاق حدوده. |
Birleşerek kurulacak açık, güvenli ve ücretsiz sistemler sayesinde böylesi gözetlemelerden kaçabiliriz, ve bir ülke bu problemi tek başına çözmek zorunda değil. | TED | من خلال بناء معا مفتوحة وحرة، ونظم آمنة، يمكننا أن يرحل مثل هذه المراقبة، ومن ثم لا يملك بلد واحد لحل المشكلة بنفسها |
Asya, Afrika ve Güney Amerika'dan 15 ülke seçtik, Batı'nın dışında ve LGBT hakları açısından değişken yerler olsun istedik. | TED | قمنا باختيار 15 بلدا من آسيا وأفريقيا وأمريكا الجنوبية، بلاد من خارج الغرب والتي تتسم بتنوع من حيث حقوق المثليين. |
sahipti. ve petrol zengini, varlıklı bir ülke ile komşuydu. | TED | و كانت بجوار دولة جد غنية، ذات ثروة بترولية كبيرة. |
Mesaj ise, çoğu ülke sağa doğru gidiyor ve yukarı çıkıyor, | TED | والإستنتاج هو، معظم البلدان في طريقهم إلى اليمين و إلى الأعلى |
Bütün ülke savaş hazırlıklarıyla çalkalanıyor... üç krallık da askeri marşlarla inliyordu. | Open Subtitles | كل البلدة كانت منشغلة بإنذار الحرب الممالك الثلاثة كانت تطلق الموسيقي العسكرية |
Richard Gizbert: Norveç, medyaya nispeten daha az ilgi duyan bir ülke. | TED | ريتشارد غيزبرت: النرويج هي الدولة التي تحصل نسبيًا على تغطية إعلامية قليلة. |
Her ne yaparsa bu ülke için olacak binbaşı Ram. | Open Subtitles | أي شيء يفعله يكون من أجل الوطن, أيها الرائد رام |
Yani bildiğin aydınlıkta, yabancı ülke toprağında bir konvoyu mu vuracaksın? | Open Subtitles | لذا , سوف تصدم الحآفله في وضح النهآر على أرض أجنبية؟ |
Yoksa sadece ülke çapında üne kavuşmak için bilgileri saklıyor mu? | Open Subtitles | أم أنها مجرد معلومات للحفظ لكسب السخط على المستوى الوطني ؟ |
Bunlar sadece iki ülke. | TED | هذه فقط دولتين أردنا أن نذهب أبعد من ذلك و معاينة كل دول العالم إن استطعنا |
Bir ülke, ya da diş, uluslararası komünizmin pençesine düştüğünde, komşuları onu izler. | Open Subtitles | اذا وقعت بلدة واحدة ...أو ضرس واحد ضحية للأشتراكية العالمية فستقع باقي جيرانها |
Eğer ülke siyahi bir nüfusa sahip olma- saydı, bu durum başlarına gelmeyecekti, bu konuda gerçekçi olmalıyız. | TED | هذا لم يكن ليحدث لو لم يكن سكان هذه الأمة من السود، ولنكن صريحين بهذا الأمر، |
Hatta bugüne kadar dünyanın dört bir tarafında ellinin üzeri ülke ve bölgede değişik branşlarda pek çok Jing Wu Okulu açılmıştır. | Open Subtitles | حتى يومنا هذا ,الوشو ما تزال تتطور على مستوى العالم 50 دوله أصبحت تقتنى هذا الفن |