Bu hıza dönmenizin de yine 8 yıl süreceğini düşünebilirsiniz, ya da 10 yıl -- hayır, cevap 45 yıldır. | TED | ربما يخطر على بالكم انك ستعود الى نفس السرعة خلال 8 سنوات .. او 10 .. لا ..انها 45 عاماً |
Yıldızların soyağacına göre, bana astronominin -- rüzgarların ve yağmurların isimlerini öğretiyorlar. | TED | فهنَّ يعلمونني اسماء الرياح والامطار وعلم الفلك نسبة الى علم انساب النجوم |
Anestezi uygulanır, cerrah işine yapar -- dikişleri atıldıkktan sonra, kadın odasına yollanır. | TED | وتم تخديرها ومن ثم اجراء عملية لها واعيدت الى غرفتها من اجل النقاهة |
Ve komando alayındaki her sabah herbir komando -- 2.000'den fazla komandonun herbiri -- altı kıtalık komando yeminini eder. | TED | كنت كل صباح في تلك السرية كل جندي .. كنا ما يقارب 2000 جندي نقول ستة مقاطع من مقاطع السرية |
bu güçlü -- ama insanlar hikayeyi tecrübe etmeli. | TED | صحيح ان الامر مؤثر ولكن يتوجب على الاشخاص التعايش مع القصة |
Peki bu çok eski... -- Demek istediğim bunlar çok eski, yabancı ama yanı zamanda bir şekilde tanıdık geliyorlar. | TED | إذا فما تلك الاشياء القديمة.. أعني إنها قديمة و أجنية ولكنها في نفس الوقت مألوفة نوعا ما. |
Ve bu çocuk o köyde yaşayanlardan biriydi -- o zaman orada değildi -- ve bu, o olay üzerine yaptığı film. | TED | وهذا الطفل كان يعيش في تلك القرية ولم يكن هنالك حينها .. وهذا هو الفلم الذي قام بصنعه عن هذا الامر .. |
Şimdi yaptığımız şey -- gene aynı şekilde -- bir müzisyeni tarayıcıya soktuk bu melodiyi ezberlettik ve kontrol odasında başka bir müzisyenin interaktif bir şekilde arkaya ve öne doğru hareket etmesini sağladık. | TED | والذي قمنا به .. هو اننا احضرنا عازف الى الجهاز .. بنفس الطريقة كان يتوجب عليه ان يحفظ المعزوفة ومن ثم يقوم شخص أخر في غرفة التحكم بالعزف وراءه .. وهكذا يتم تبادل الادوار |
Şu andan çok uzak olmayan bir gelecek düşünüyorum -- annem bilgisayarına gidiyor, internet tarayıcısını açıyor ve küçük bir robota bağlanıyor. | TED | هكذا انا اتخيل في زمن ليس بعيد جدا من الان تستطيع امي الذهاب الى حاسوبها تفتح متصفح وتدخل الى روبوت صغير |
Yay! CB: -- karakterin kendisi sizin Dünya'nıza gelebiliseydi? | TED | سينثيا: الشخصية نفسها تستطيع الخروج الى عالمك؟ |
Ve özellikle şehirlerde -- şehirlerin metabolismasının tamamına bakabiliriz, ve fırsat olarak değerlendirebiliriz. | TED | وخاصة في المدن يمكننا ان ننظر الى انظمة المدن الغذائية وان نستكشف تلك الفرص |
Buradakilerin en iyileri gelişmekte olan ülkeler -- ben onlara Yeni Doğu diyorum-- bunlar hava çizgisinin diğer yanına atlayacaklar. | TED | ان ما سيحدث يما يخص الاقتصاديات النامية الذين ادعوهم الشرق الجديد هو انهم سوف يقفزون الى خط الطيران |
Ve bunun gibi bir şey yapmak -- sizin de anlayacağınız gibi insanlara Ban'ı hatırlatmak -- ilgimizi çeken şey olmuştu. | TED | للقيام بأشياء مثل هذه الامور، كما تعلمون، نذكر الناس عن بان هو نوع من لماذا كنا نرغب في ذلك. |
bizim ülkemizin oğlumuz adına ne yapacağı konusunda korkuyorduk -- eşim, Orlando, ben ve ailem. | TED | لقد كنا خائفين مما كانت ستفعله بلادنا باسم ابننا انا و زوجي اورلاندو وعائلتنا |
Şimdi size bir sorum var -- aslında tam da size, çünkü yakındasınız: Duygusal olarak -- Yanıldığınızda nasıl hissedersiniz? | TED | دعوني أسئل الاشخاص هنا سؤالا.. لا .. دعوني اسئل الاشخاص هنا .. انهم اقرب .. كيف هو شعوركم .. عندما تخطئون |
Burada pek çok insan için bir rol var -- öğretmenler, ebeveynler, sanatçılar -- birlikte keşfeden olmak için. | TED | هناك دور للعديد من الاشخاص معلمين، اباء، مؤدين ليصبحو مكتشفين معا |
Ve parçacıklar ile oynarken, gerçekten her türlü tuhaf şeyleri buluyorlar -- duvarların içinden geçebilen ya da aynı anda iki farklı yerde olabilen şeyleri. | TED | وعندما يلعبون بتلك الجزئيات يجدون الكثير من الاشياء الغريبة مثل ايجاد القدرة على الطيران واختراق الجدران او ان يتواجدوا في مكانين في نفس اللحظة الزمنية |
Çünkü vahşi doğada sahip olduğumuz tek avantaj, -- sivri dişlerimiz, pençelerimiz ya da hızımız değil -- gerçekten iyi yaptığımız tek şey, terlemektir. | TED | ان واحدة من الايجابيات التي وجدت في البرية لدينا ليست المخالب ولا الانياب .. ولا السرعة ان الامر المميز جداً هو اننا نتعرق .. |