Bir kabustan uyanıyorsun ve hayatının kabustan daha kötü olduğunu görüyorsun. | Open Subtitles | استيقظت من كابوس و وجدت بأن الحياة الحقيقة أسوء من الحلم |
Muhtemelen açık artırmada başına bir şey daha kötü lt'sa kaderi. | Open Subtitles | هذا مصير أسوء من أي شيء ممكن أن يحدث في المزاد |
Herhangi bir şekilde bu işin içindeysen ve bana yardım etmezsen hayatını olduğundan çok daha kötü hale getiririm. | Open Subtitles | إن كنت متورّطاً في هذا بطريقة ما ولا تساعدني سأحرص على أن تكون حياتك أسوأ مما هي عليه الآن |
İnan bana, bu dünyada Coalwood'dan çok daha kötü yerler var. | Open Subtitles | صدقنى يا هومر هناك أماكن أسوأ بكثير من كولوود فى العالم |
İşin kahramanlığında değilim. Bence ölümden daha kötü bir şey yok. | Open Subtitles | لا أدّعى البطولة, لا أعتقد ان هناك شئ اسوأ من الموت |
Ama herhangi birinden daha kötü değilim. | Open Subtitles | ولكن في قلبي, انا لست اسوء من اي شخص آخر |
Yani bunların Goa'uld'dan daha kötü kötü olduklarını mı söylüyorsun. | Open Subtitles | هل هم العدو الأسوأ من الجواؤلد الذين أخبرتنى عنهم ؟ |
-Lana senin yaşındayken spor araba çalmaktan daha kötü şeyler de yaptım. | Open Subtitles | لقد قمت بأعمال أسوء من سرقة سيارة رياضية عندما كنت في عمرك |
Pelagius, umutların tükenmesinden, daha kötü bir ölüm olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | بلجيوس اخبرنى ذات مرة أن الموت أسوء من نهاية الامل |
Korkuyor olmaktan daha kötü olan tek şey, yalnız başına korkuyor olmak. | Open Subtitles | لا يوجد أسوء من أن تكون خائفا على أن تكون خائفا لوحدك. |
Vay be, çift olduğumuz zamanlardan bile daha kötü bu. | Open Subtitles | مذهل ، هذا أسوأ مما كنّا عليه عندما كنا حبيبين |
O zaman şu anki halimizden daha kötü durumda olmayacağız. | Open Subtitles | إذن، لن نكون في حال أسوأ مما نحن عليه الآن |
Onun yaptığı şey bizimkinden çok daha kötü, değil mi? | Open Subtitles | ما فعله هو أسوأ بكثير مما قمنا به، والحق، ما؟ |
Anlarsın ki, lanet olsun, üç ikiden daha kötü olamaz, tamam mı? | Open Subtitles | تعتقد أن الججيم لا يمكن أن يكون أسوأ بكثير من إثنان، صحيح؟ |
Pusu kurmaya niyetleri varsa, beklediğimizden daha kötü şeyler yapabilirler. | Open Subtitles | لو يبحثون عن مكان لكمين فلن يجدوا اسوأ من هذا |
- Evet, Alcatraz'dan bile daha kötü. | Open Subtitles | انا اعلم, إنه اسوء من سجن الكاترز, اليس كذلك؟ |
Aslında neyin daha kötü olduğunu bilmiyorum, onlar mı yoksa onların ejderhaları mı? | Open Subtitles | أنا في الواقع لا أعرف من هو الأسوأ من ذلك، هم أم تنيننهما |
Hangisi daha kötü, iç çamaşırının mı gözükmesi yoksa kukunun mu? | Open Subtitles | ما هو الأسوء من وجهة نظرك؟ أن تظهر ملابس الداخلية أم فرجك؟ |
Onlar, geleceği olacağından daha kötü görüyorlar. | TED | فهم يميلون لتوقع مستقبلٍ أسوء مما سيحصل في نهاية المطاف. |
Seni alacak olan ülkeler şu anda terk ettiğinden daha kötü ülkeler. | Open Subtitles | الدول التي ستقبلك هى الدول التي تتصرف أسوء بكثير من التي تتركيها |
Bunlar bu fikri reddetmeleri için kötü sebeplerse onlara seçenek sunmamak daha kötü. | Open Subtitles | وهذا يعتبر سبباً سيّئاً ليرفضا الفكرة لكنّه أكثر سوءاً لئلا يتخذان هذا الخيار |
Ama o beni buldu ve tüm senaryo daha da kabarmaya başladı... ve gittikçe, kötü, daha kötü, çok kötü oldu. | Open Subtitles | الأمر كان فقط بسبب أنها تعرفت علي .. ثم كان كل شيء لاحقا .. فقط يتفجر ويصبح الأمر أسوأ وأسوأ وأسوأ |
Temel fikir şu, bir çalışanın diğerinden daha kötü bir işi yapıp yapmamaya kararsız bırakacak kadarki ücret artışına "Telafi Farkı" | TED | هي فكرة أن كمية الزيادة في الأجور التي يحتاجها العامل ليجعله يوافق أن يعمل في عملين مختلفين واحد أسوأ من الآخر |
Fakat şimdi Bayan Smith için daha kötü olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لكن وانا الان افكر بها اعتقد انها اسوا للانسة سميث |
Seni Afrika'ya göndermekten daha kötü bir şey düşünemiyorum. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا أَستطيعُ التَفكير بأيّ شئِ أسوأ مِنْ إرسالك إلى أفريقيا. |
- Bu iyi, rahatladım. - Bu kötü, daha kötü. | Open Subtitles | ــ هذا جيد, أنا مرتاح ــ هذا أسوأ بكثيرُ أسوأُ |