Ben sadece uyandığın zaman her şeyin mükemmel olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أردت كلّ شيء إلى إبد مثالي عندما إستيقظت. |
Hayat zamanlama üzerine kuruludur. her şeyin bir vakti var. | Open Subtitles | الحياة عبارة عن وقت هناك دائماً وقتٌ مناسب لكل شيء. |
her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu. | TED | وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال. |
Dünyadaki her şeyin yanlış ve kirli olmasıda üzerimizden su gibi akabilir. | Open Subtitles | أنا أدع كل شيئ خاطئ وقذر في هذا العالم يعبث بي كالماء |
Belki de bu adamın peşinden koştuğun kadar anlamaya çalışsaydın, çaldığı her şeyin kara borsada rüşvet olarak kullanıldığını anlayabilirdin. | Open Subtitles | ربما لو اهتممت بالكشف عن حقيقته كاهتمامك بالامساك به كنت ستدرك ان كل شىء سرقه تم شراءه من السوق السوداء |
Ben, bugünden itibaren her şeyin, kontrolüm altında olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | حسنا انا هنا لأبلغك انه ابتداء من اليوم انا متحكم بكل شيء |
Bu yer, bu toprak -evin- sevgili saydığın her şeyin son özgürlük noktası. | Open Subtitles | هذا المكان،هذة الارض.بيتك أنها أخر محطة لنيل الحرّية لنقبض على كلّ شيء غالى |
Bir tek her şeyin nasıl yararımıza olabileceği sorusu ortak noktamız olabilir. | Open Subtitles | عدا أنّ السؤال الوحيد الذي يطرحه هو كيف يستفيد من كلّ شيء |
her şeyin önceden belirlendiğini söylüyor ama ben bunun kader olduğunu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | ..هو يقول أن كلّ شيء محدّد مسبقاً, لكن أفضّل أن أظن بأنه المصير |
Ama her şeyin bir uygulamaya dönüştüğü bir dünya hayal edin. | TED | ولكن تخيّلوا العالم بحيث يكون لكل شيء تطبيق. |
Tek gecelik başarı hikayeniz, o ana kadar hayatınızda yaptığınız her şeyin bir sonucudur. | TED | النجاح بين عشية وضحاها هو دائما نتيجة لكل شيء قمت به في حياتك حتى تلك اللحظة. |
Tasarladığımız her şeyin detaylı özellikleri alana hayat vermek ve alanı sakinlerine sunmakla ilgiliydi. | TED | والطابع التفصيلي لكل شيء قمنا بتصميمه كان يدور حول إحياء المكان ومَنح مساحة للسكان. |
Buraya her şeyin yolunda olduğunu söylemek için beni çağırdın. | Open Subtitles | لقد جلبتيني كي تخبريني أن كل شيء على ما يرام |
Ve benim babana, elimi tutup her şeyin yolunda olduğunu söylemesine ihtiyacım var... | Open Subtitles | وأنا أحتاج أباك حينها كي يمسك يدي ويقول لي أن كل شيء بخير |
Bir dakikalığına oradadır, sizin yanınızdadır ve her şeyin yoluna gireceğini bilirsiniz. | Open Subtitles | من دقيقة كان يسلط ضوئه عليك و تشعر ان كل شيئ بخير |
O düşünce yavaşça aklımda gelişti ve her şeyin önüne geçti. | Open Subtitles | تماما تلك الفكرة ترسخت ببطء في عقلي واكتسحت كل شيئ اخر |
Tamam, bazı insanlar her şeyin bir komplo olduğunu düşünmek ister. | Open Subtitles | بعض الناس يريد ان يعتقد ان هناك مؤامره خلف كل شىء |
Bir anda, çevremizdeki her şeyin farkında olmamızı sağlar. | TED | لأنه يجعلك تشعر فجأة بكل شيء في البيئة. |
Oraya git ve her şeyin doğru bağlandığından emin ol. | Open Subtitles | و هذه انزل و تحقّق أنّ كلّ شيءٍ مثبّتٌ بإحكام |
Clark müdürün asi çocuk listesinde. her şeyin bir ilki vardır. | Open Subtitles | كلارك على قائمة المدير للطلبة الأشرار هناك مرة أولى لكل شئ |
her şeyin farklı olduğu bu dünyayı yaratmalarına yardım ettim. | Open Subtitles | سَاعدتهُم على خلق هذا العالم الجديد. حيثُ تغير كُل شيء. |
6 yıldır yaptığı her şeyin karakteriyle tamamen çelişkili olduğu varsayımını yapmak gerek. | Open Subtitles | سيتطلب هذا التسليم جدلاً بأنّ كلّ ما فعلته هي خلال الأعوام الست الأخيرة |
Ve yaşamın, evrenin ve her şeyin nihai sorusunun yanıtı, kesinlikle 42'dir. | TED | والإجابة على السؤال المطلق حول الحياة والكون وكل شيء هو بالتأكيد 42. |
Burada her şeyin yolunda olduğuna inanmadığım için döndüm. | Open Subtitles | أنا رجعت لأني لا أعتقد كُلّ شيء بخيرُ هنا |
Her neyse yakın gelecekte her şeyin kontrolü bize, yani Seishinkai'ye geçecek. | Open Subtitles | على أية حال، في المستقبل القريبِ نحن، سيشيناكاي، سَتُسيطرْ على كُلّ شيءِ. |
Gördüğün, bildiğin ve hissettiğin her şeyin depolandığı yerdir. | Open Subtitles | وحدة تخزين لكلّ شيء عرفه المرء أو رآه أو شعر به أبداً |
Öyle yakışıklıydı ki! O elbiseyle, her şeyin üstesinden gelebilir. | Open Subtitles | لقد بدا وسيماً للغاية و يمكنه أن يكون أي شئ بهذه البذلة |