Solunuzdaki temiz mercan kayalığı ve sağınızdakiyse çok yoğun bir balık yetiştirme çalışmasının yapıldığı neredeyse ölü mercan kayalığı. | TED | على اليسار، شعاب مرجانية نظيفة، وعلى اليمين شعاب مرجانية تقريباً ميته لديها زراعة سمكية مكثفة تعمل في المياه هناك. |
-- Bu çalışmada görüldüğü üzere başarım puanları neredeyse ikiye katlanıyor. | TED | مثلاً، يمكننا رؤية أن درجة الإنجاز تتضاعف تقريباً في تجربة محددة. |
Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki sınırı geçmek neredeyse imkansızdı. | TED | من المستحيل تقريباً أن يعبروا الحدود بين كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية |
Tek oğlunu neredeyse kaybeden bir adamın davranışını nasıl yargılayabilirsin? | Open Subtitles | كيف تحكم على سلوك رجل كاد يفقد ابنه الوحيد ؟ |
Orada söylediğin şey çok tatlıydı. Çok dokunaklıydı. neredeyse söylediğine inandım. | Open Subtitles | كان كلاماً لطيفاً ما قلتيه هناك، مؤثر للغاية كدت أن أصدقه |
neredeyse hiç tanımadığım bir babam ve hiç göremediğim bir annem vardı. | Open Subtitles | بالكاد عرفت أبي،ولم أعرف أمي مطلقاً وأكتشفت منذ يومين أن لي أخ |
neredeyse, doğası gereği bu, insan tarihinde gerçekleşen en kötü şey. | TED | تقريباً بالتعريف، هذا أسوأ شيء يمكن أن يحصل في تاريخ البشرية. |
Kadınların neredeyse yarısı, sessizce, bir tür cinsel işlev bozukluğu yaşıyor. | TED | كما أن نصف النساء تقريباً يعانون من أحد اضطرابات الوظيفة الجنسيّة. |
Güney yarım küredeki neredeyse her ülkede bir kasaba büyüklüğünde gecekondular var. | TED | تقريباً كل مدينة بالنصف الجنوبي من العالم تمتلك أحياء فقيرة بحجم مقاطعة. |
Aşırı buharlaşma nedeniyle, deniz suyundan daha tuzludur ve neredeyse hayat yok. | TED | إنها أكثر ملوحة من مياه البحر بسبب التبخر الشديد، وبلا حياة تقريباً. |
Ve bu saatlik talebi neredeyse tüm sene boyunca karşılayabilirsiniz. | TED | ويمكنك مطابقة هذه الطلبيات ، ساعة بساعة، طوال السنة تقريباً. |
neredeyse 30 yıldır devlet hapishanesinde, aşağı yukarı bir kaç kez dışarıda. | Open Subtitles | هذا تقريباً 30 سنة في رعاية الحكوممة تقريباً بعض الإحازات في الخارج |
Çocukları almak için neredeyse bir saatin var. Sorun ne? | Open Subtitles | كان لديك ساعة تقريباً لكي تخرجي مع الطفل ما الأمر؟ |
Çocukları almak için neredeyse bir saatin var. Sorun ne? | Open Subtitles | كان لديك ساعة تقريباً لكي تخرجي مع الطفل ما الأمر؟ |
İlk seferinde neredeyse beni yakaladı. Ama onun için çok hızlıydım. | Open Subtitles | في المرة الأولى كاد ان تنال مني ولكن كنت اسرع منه |
Doktor üzerinde bir kez, neredeyse koşuyor 'için şanslı var. | Open Subtitles | . لقد كنت محظوظاً لمرة واحدة ، كدت أدهس طبيباً |
Cylonlar hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz ve daha çok şey öğrenene kadar elimizdeki tek bilgi kaynağını yok etmeyeceğiz. | Open Subtitles | أعنى أننا لانعلم بالكاد أي شيء عن السيلونز وحتى نعلم المزيد , لن نقوم بتدمير المصدر الوحيد للمعلومات بحوزتنا .. |
- neredeyse bir polise çarpıyorduk. - Karşıdan karşıya geçiren görevliydi. | Open Subtitles | ـ كدنا نصدم شرطيّاً ـ لقد كان حارساً، لو كان شرطيّاً |
Kara Cuma neredeyse sona erdi ve henüz ölen birini görmedim. | Open Subtitles | الجمعة السوداء أوشكت على الذهاب, وأنا لم أرى أحدً يموت بعد. |
İlginç olarak neredeyse hiç medya desteği almadan bunu sağladık. | TED | من المدهش ان كل ذلك حدث بدون تغطية اعلامية تقريبا. |
neredeyse yüz yıl sonra 1947'de, LEGO bununla ortaya çıktı. | TED | لاحقا وبعد حوالي مئة عام، سنة 1947، جاءت ليغو بهذه. |
O konuşan gururdu ve az önce neredeyse beni öldürtüyordu. | Open Subtitles | حسناً، إنها الفخر تتحدث معكِ ولقد كدتُ أقتل نفسي بالفعل |
Ama bir Amerikalı için öğrenci kredisi borcundan kurtulmak neredeyse imkânsızdır. | TED | ولكن الأمر شبه مستحيل لأمريكي أن يتحرر من ديون قرضه الطلابي. |
Böylece bu, halkın bir bölümünün neredeyse tamamen yeniden dağılmasıyla sonuçlandı. | TED | فانتهت تلك الهجرة كإعادة توزيع بالكامل تقريبًا لجزء من شعب بأكمله. |
Harika gidiyorsun. Bu biraz zaman alıyor biliyorum, ama neredeyse bitti. | Open Subtitles | أنتِ تبلين حسناً, أعلم أنه يأخذ وقتاً لكننا أوشكنا على الإنتهاء. |
Bak işte, neredeyse seni yenmekten zevk almayacağım noktaya eriştik. | Open Subtitles | أتعلم، أكاد أوصل لمرحلة.. أني لم أعد أستمتع بهزيمتك مجدداً |
- Ziyaret saatleri neredeyse bitti. - Bir dakika sonra çıkıyorum. | Open Subtitles | ـ لقد أوشك ميعاد الزياره على الإنتهاء ـ سأنتهى خلال دقيقه |
Bunların sadece söylenti olduğunu söyledim, sağ kalmalarının neredeyse imkansız olduğunu. | Open Subtitles | أخبرته أنها مجرد شائعات وأن فرص النجاة عملياً ليس لها وجود |