Tabii ki bunun bizim parlementomuzda kurulmasının çok zor olacağının oldukça farkındayım. | TED | بطبيعة الحال، أدرك تماما أنه سيكون من الصعب إقامة ذلك في برلماناتنا. |
Biliyor musun Erika, bu yaptıklarımın hiç de kibarca olmadığının farkındayım. | Open Subtitles | أنت تعرف أنا أدرك أن جميع هذه ليست لطيفة جداً لي. |
Benim için iyi duygular beslemiyorsun biliyorum... ama kutsal bir amaç için savaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أدرك بأنّك يجب أن تكون مجنون جدا عليّ لكنني أحارب للقضية النبيلة |
Dünyayı, neden sadece kendi doğrularıyla görmek istediğini de anlıyorum. | Open Subtitles | إنني أدرك لماذا تريد أن يصبح العالم نحو طريقة معينة |
Stu, seni gidi ihtiyar, seni bu kadar özlediğimi bilmiyordum... | Open Subtitles | يا إلهي ستو، لم أكن أدرك كم افتقدت وجهك القبيح |
Ben fakir olduğumun farkında bile olmadan, Doğu Los Angeles'ta büyüdüm. | TED | لقد نشآت في شرقي لوس آنجلوس، ولم أكن أدرك أنني فقيرة. |
Fakat bunu yapar yapmaz, korkunç bir mantık dışı paradoks geliştirdiğinin farkına vardı. | Open Subtitles | لكن حالما أنهى ذلك، أدرك أنه في الواقع فتح مفارقة غير منطقية مفزعة. |
Bunun sadece dostça bir toplantı olduğunun farkındayım, ancak gezegenimin liderleri adına, bazı düşüncelerini değerlendirmen amacıyla sana sunmam gerekiyor. | Open Subtitles | أدرك أن هذا مجرد اجتماع ودي ولكن نيابة عن قادة كوكبنا.. طلب مني أن أنقل إليكم بضعة أفكار للتفكير بها |
Bunun hoş olmadığının farkındayım, ama evlilik cüzdanınızı da görmem gerekiyor. | Open Subtitles | أدرك أن هذا إزعاج لكنني أريد رؤية وثائق أخرى تثبت زواجكما |
Alışılmış bir seçim olmadığının farkındayım, ama güzel şeyler duydum. | Open Subtitles | أدرك بأنه ليس أقتراح تقليدى ولكنى سمعت عنها أشياء رائعة |
Bak, sana ağır bir yük yüklediğimin farkındayım ama, dürüst olmak gerekirse... ..şu anda kime güvenebileceğime emin değilim. | Open Subtitles | إسمع، أدرك أنّ هذا كثير لألقيه عليكَ ولكن، لنكن صادقين لستُ متأكداً بمن أستطيع أن أثق في الوقت الراهن |
Benim için iyi duygular beslemiyorsun biliyorum... ama kutsal bir amaç için savaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أدرك بأنّك يجب أن تكون مجنون جدا عليّ لكنني أحارب للقضية النبيلة |
Körfez Savaşı'nda aktif görevde bulunmak istediğini ve geri çevrildiğini de biliyorum. | Open Subtitles | وكذلك أدرك بأنّكِ تقدّمتِ بطلب الخدمة الفعليّة أثناء حرب الخليج وقوبل بالرفض. |
İçeride ve dışarıda bu genişlemeyle İlgili bankanızın tüm ihtiyaçlarını biliyorum. | Open Subtitles | أنّي أدرك أحتياجات مصرفك فيما يتعلق بهذا التوسيع من الداخل والخارج. |
Ve sonradan senin için bir anlam ifade etmediğini anlıyorum. | Open Subtitles | ثم بعدها أدرك أن هذا لا يعني شيئا بالنسبة لك |
"Kardeşlerim, artık anlıyorum ki "sizler buraya başka adamların sözlerini dinlemek için gelmiyorsunuz. | Open Subtitles | أيها الإخوة والأخوات، أدرك الآن أنّكم لم تأتوا هنا لسماع كلمات رجال آخرين |
Çikolata adli tıbbı konusunda bu kadar uzman olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أدرك كنت قد رئيسيا في الطب الشرعي الشوكولاته. |
- Bu topu bir saattir düşürmeden bir birimize attığımızın farkında mısın? | Open Subtitles | نجاح باهر، وكنت أدرك كنا رمي هذه الكرة دون إسقاطه لمدة ساعة؟ |
Uzay zaferlerinin politikada sonunda nükleer bombası olan nükleerler kulübünden gelen bir tehditten daha önemli olduğunun farkına varmıştı. | Open Subtitles | فقد أدرك أن إنتصارات الفضاء هذه يمكن إستغلالها بشكل أكثر فاعلية في مجال السياسة من مجرد التهديد بقنبلة نووية |
Annen benden çok daha zeki ve bu sorumluluktan korktuğumu anlamamı yardım etti. | Open Subtitles | أمكِ أذكى مني كثيراً وساعدتني في أن أدرك أني كنت أتجنب هذا الارتباط |
Bu kadar değer verdiğinizi farketmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك أنه يعني بالنسبة إليك الكثير هكذا. |
Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | انها لطيفة ، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد |
Feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim. | TED | حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل. |
Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. | TED | اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا. |
Bir kaç dakika öncesine kadar, bunun milyoner Ballon'un evi olduğunu anlayamamıştım. | Open Subtitles | حتى لحظات مضت .. لم أكن أدرك أنه .كان منزل المليونير بالون |
Sözleşmeyi tam incelememiştim, o yüzden hayır, bundan haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أقع بدراسة العقد , لذلك لم أدرك ذلك بالتحديد |
İnsansız hava aracı hackleme programının pazarda ne kadar edeceğini fark etti. | Open Subtitles | أدرك كمْ سيكون قيّماً برنامج إختراق الطائرات بدون طيّار في السوق الحرّة. |