ويكيبيديا

    "أدركت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • fark ettim
        
    • anlıyorum
        
    • anlamıştım
        
    • anladın
        
    • farkındayım
        
    • biliyorum
        
    • sonra
        
    • öğrendim
        
    • anlayınca
        
    • anladı
        
    • anladım
        
    • fark ettin
        
    • farkına vardım
        
    • farkettim
        
    • fark etti
        
    Bu kadar sevdiğim adamın izin verirsem beni öldüreceğini fark ettim. TED أدركت أن الرجل الذي أحببته كثيراً كان سيقتلني لو سمحت له.
    Buraya yeni bir yaşam bulmaya gelmiştim. Şimdi yanlış yerde aradığımı anlıyorum. Open Subtitles أتيت إلى هنا لإيجاد حياة و أدركت إنني أبحث في المكان الخطأ
    Hem çeviri hem de geçişte bunlar kaybolmuştu, kendimle aramda köprüler kurma zamanımın geldiğini anlamıştım. TED كل هذا ضاع أثناء الترجمة والتحول، وعندما أدركت ذلك، قررت أن الوقت قد حان لأبدأ بناء جسور تربط بين شخصياتي.
    Macklin ve Aquavet'in birlikte iş yaptığını anladın ve onu terletmek istedin. Open Subtitles و أدركت أن ماكلين و والطبيب متعاونين , لذا طلبت التخلص منه
    Bunun yiyeceklerimiz ile heves ettiğimiz bir ilişki şekli olmadığının farkındayım. TED لأقد أدركت هذا بأنه ليس نوعا من العلاقة التي دائما ما نطمح أن تكون مع غذائنا.
    Benim iyiliğim için vurduğunu biliyorum Open Subtitles بطبيعة الحال، أدركت انك تفعل ذلك من أجلي
    sonra da bir psikopat tanıyıcısı olmanın beni bir psikopata dönüştürdüğünü gördüm. TED ومن ثم أدركت أنه بكوني راصد للسيكوباتيين قد حولني قليلا إلى سيكوباتي.
    Adaya gelmeden önce ne olduğumuzun bir önemi olmadığını öğrendim. Open Subtitles أدركت أنّه لا يهم ماذا كنّا قبل مجيئنا على الجزيرة
    Cora Tanrı hakkında konuştuğumuzu anlayınca, bunun bir günah olduğunu söyledi. Open Subtitles أخبرتنيّ أنه كان مخطئاً عندما أدركت كيف كنا نتحدث عن الله
    Cambridge'de, evimden binlerce mil uzakta, dizüstü bilgisayarımla herhangi bir insanla olduğundan daha fazla zaman geçirdiğimi fark ettim. TED وفي كامبريدج بعيدا عن منزلي بآلاف الأميال، أدركت أني أقضي وقتا أكبر أمام حاسوبي مما كنت أفعل مع الناس.
    aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim. TED ثم أدركت أن هذه التجربة هي هبة رائعة يمكن أن تحدث، يا لها من سكتة للبصيرة عن كيفية عيشتنا لحياتنا.
    Çok geçmeden gücü fark ettim. Çünkü insanlar hikâyelerini giymekten gururlanıyorlardı. TED ثم بعد ذلك أدركت القوة، لأن الناس كانوا يرتدون قصص الخاصة.
    Seni bu insanlarla gördükten sonra anlıyorum ki kaderini gerçekleştirmek için çok zayıfsın. Open Subtitles وبعد أن رأيت مع هؤلاء البشر، أدركت أنك ما زلت ضعيفاً لتنفذ قدرك.
    Şimdi anlıyorum ki senden korkmam için ellerinden geleni yapıyorlardı. Open Subtitles أدركت الآن أنّهم يحاولون فعل كل شيء ممكن ليجعلوني أخشاك
    Bu çantaların aslında kendi fabrikalarında üretildiğini anlamıştım ve çantaların hepsi orjinaldi. TED ببطء أدركت هذه حقائب اليد تم انتاجها من قبل مصنعهم، وكل واحد منهم كانت أصلية.
    Şimdi, eğer bana doğru bu şekilde gelirsen, çok güzel. Doğru pozisyonu yakalamış oluruz. anladın mı? Open Subtitles والآن لو اتجهت لي مثل هذه سوف تؤدى الثلاثية بسهولة ، هل أدركت ذلك ؟
    Ben de artık birçok şeyin farkındayım baba. Open Subtitles أدركت الكثير من الأمور الجديدة أيضاً يا أبي.
    Ou sevdiğimi,ne olursa olsun, kendimi sıyıramayacak kadar ona bağlı olduğumu biliyorum. Open Subtitles أدركت إننى أحبها ومرتبط بها جداً, أياً كان ما سيحدث.
    O öldükten sonra, farkettim ki kimse bana artık yazmıyor. TED وبعد موته، أدركت أنه لا أحد يكتب لي بعد الآن
    Sonuçta ise şunu öğrendim: "Kimliğimi yeniden oluşturmaya ve kendi hikayemi yaratmaya ihtiyacım vardı. ["Özgürlüğü Bulmak: Kendi hikayelerimizi oluşturmak ve yaşamlarımızda yeni metinler oluşturmak, TED ونتيجة لذلك ، أدركت أنني بحاجة لكتابة قصصي بنفسي حول هذه التجربة، رواية جديدة ﻷستعيد هويتي
    Ama benim için yaptığını anlayınca senden hoşlandım. Open Subtitles لكن عندما أدركت أنك كنت تفعل ذلك لأجلي فقد إنجذبت لك
    Fakat bir süre sonra seni bir daha geri alamayacağını anladı. Open Subtitles ولكن في النهاية أعتقد أنها أدركت أخيرا انها لن تسترجعك أبداْ
    Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. TED لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية.
    Beyninin kısayoldan gittiğini ve bir şeyler kaçırdığını fark ettin. TED أدركت أن دماغك اتخذ طريقًا مختصرًا و فوّت شيئًا ما.
    Bu yerlerde fotoğraf çekerken, resimlerde bir şeyin eksik olduğunun farkına vardım. TED وبعد أن إلتقطت صوراً لهذه المواقع، أدركت بان هنالك شئٌ ما ينقصها.
    Brüksel'de çaresizce tekrar tekrar ortak çözümler bulmaya çalışırken hiç kimsenin, hem de hiç birimizin daha önce böyle bir krizle uğraşmadığını farkettim. TED في بروكسل عندما حاولنا بشدة مراراً وتكراراً أن نوجد حلولاً مشتركة أدركت أن لا أحد منا قد تعامل من قبل مع أزمة مماثلة
    Taşınma heyecanı sırasında dişi koyunun eli kulağında olan doğumunu unuttuklarını fark etti. TED فجأة، أدركت برقشين بأن الولادة الوشيكة لهذه النعجة نُسيت وسط زحمة يوم الانتقال.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد