| Şansımla, bahse girerim bu olacak. Nerdeyse Kesin bir şey. | Open Subtitles | مع حظي، أراهن على حدوثها، ولكن حقيقةً شيء واثقة منه |
| O derste Kesin seksi ve sorunlu bir belalı çocuk vardır. | Open Subtitles | أراهن أن هناك فتى مشاغب وسيم و مضطرب في فصل التقوية |
| Kesin bir şey unuttunuz. Ben hem unuturum. | Open Subtitles | أراهن أنك قد نسيت شيئاً دائما ما يحدث معى ذلك |
| Ben, bir bahis adamı değilim, ama söylesene neden sana oynayayım? | Open Subtitles | لست برجل مراهنات، لكن إذا كنت كذلك، فلتخبرني لمَ أراهن عليك؟ |
| Külleri bile kalmaz. Bence bunu kıskanç bir tanrıça uydurdu. | Open Subtitles | لا تترك حتى رمادا أراهن أن إلاهة غيورة دبرت ذلك |
| İddiaya varım bu onun en sevdiği koltuktur, öyle değil mi? | Open Subtitles | و أراهن انا هذا هو كرسيه المفضل .أليس كذلك؟ |
| Hep sana karşı oynadığımı söylemiştin ama bu sefer her şeyimi ortaya koyuyorum. | Open Subtitles | لقد قلت اني دائما أراهن ضدك لكن هذه المرة , انا معك تماما |
| Kesin birkaç zavallı hayvanı falan kesiyorlardır. | Open Subtitles | أراهن بانهم سيقطعون بعض الحيوانات البائسة أو شيء من هذا القبيل |
| Önceden de Kesin yapmıştır. Sen ilk değilsindir. | Open Subtitles | أراهن بأنها قد فعلتها سابقا من المحال أن تكون أنت الأول |
| Kesin W.Ü'deki kaşarlar da gülecekler. | Open Subtitles | أتعلمين ، أراهن أن أولئك الساقطات في جامعة ويسكنسن سيضحكن منها |
| Hem herkes de orada kalıyor. Kesin boş bir yatak vardır. | Open Subtitles | الجميع يقيم هناك و أراهن أنه يوجد سري إضافي أيضاً |
| Kral ile birlikte savaşırken Kesin bir sürü adam öldürmüşsündür. | Open Subtitles | أنا أراهن بأنك قتلت الكثير من الرجال عندما كنت تحارب مع الملك |
| Onu güldüreceğimden eminim. Kesin şunu duymamıştır. | Open Subtitles | أراهن بأنها ستضحك بالخارج أعرف بأنها لم تسمع نكته |
| Tahtada yazan Kesin oydu. | Open Subtitles | أراهن بأنّهـا هي من كانت على لوحة أوجي تتهجّى. |
| Kesin bağlanma çalışmalarına dönmemizi istiyordur. | Open Subtitles | أراهن بأنّها تريدنا أن نعود إلى الإجتماع |
| Evet, manikken bahis oynuyorum. Sana da manik şekilde aşığım. | Open Subtitles | أجل ، أراهن متى أكون مهوسا و أنا مهوس بحبك |
| O kadar iyiydim ki, bahis oynatanlar bahis oranlarını... bana göre belirlerdi. | Open Subtitles | كنت بارعاً للغاية, عندما كنت أراهن كان بمقدوري تغيير النسب المطروحة لكل المراهنات |
| Bence harika kokuyor. bahse girerim cennet de aynı böyle kokuyordur. | Open Subtitles | أعتقد أن رائحتها رائعة أراهن ان الجنة ستكون رأئحتها مثل هذه |
| Bence daha çok kendi kendini ikna etmeye çalışıyor gibisin. | Open Subtitles | أجل، أراهن أن فكرة البقاء هناك أعجبتك أكثر مما أعجبته |
| İddiaya varım senin gibi güzel kızların pek çok erkek arkadaşı vardır. | Open Subtitles | أراهن ان لديكى الكثير من الأصدقاء فتاه جميله مثلك |
| Ben de kamyoncuların mola yerinin arkasındaki yarı-köpek yarı-çakal yaratığın onu parçaladığına $20 koyuyorum. | Open Subtitles | وأنا أراهن بـ 20 دولاراً أنه قطع إرباً بواسطة الذئب المتوحش الذي إعتاد التسكع بالموقف |
| Ama eminim ki atomların ne kadar küçük olduğunu düşünmemişsindir. | TED | ولكن أراهن أنكم لم تفكروا قط في مدى صغر الذرة. |
| Hikaye gerçekmiş gibi gelebilir, ama bahse girerim ki bundan ibaret değil. | TED | أتعلمون، قد تبدو هذه قصة حقيقية ولكن أراهن أنها قصة غير مكتملة. |
| İddiaya girerim bu mısır için bir milyon dolar alacağız. | Open Subtitles | أراهن بإننا سنحصل على مليون دولار مقابل كُل هذه الذرة. |
| Ekranınızı yöneten bir kodunuz var tuşları yöneten, mikrofonu yöneten bir kod pil kodlarını bulamasanız bile her iddiasına varım ki bunlardan birini bulabilirsiniz. | TED | فلديكم مثلا البرمجة المتحكمة بشاشتكم، والمتحكمة بأزراركم وميكروفوناتكم، لذا حتى وإن لم أعثر على برمجة البطارية، أراهن على أني سأجد واحدة من تلك الأشياء. |
| "bahse varım Saturday Evening Post'ta da aynı yazı dizisini okumuşuzdur." | Open Subtitles | أراهن بأننا كنا سويا نقرأ نفس القصة في مجلة مساء السبت. |
| Yoldaki en hızlı şeyin o olduğuna bahse girerim. Dostum, o mükemmel! | Open Subtitles | أراهن أنها أسرع شيء على الطريق يا سلام ايها السيد انها متأنقة |