Teknolojinin kolaylaşması ve daha ulaşılabilir hâle gelmesi gerçeği iş gücünün keyfi ne isterse onu yapmasını serbest kılıyor. | TED | وحقيقة أن التكنولوجيا تصبح أسهل وفي متناول اليد فإن ذلك يحرر المزيد من القوى العاملة لدراسة أي شيء يرضيهم. |
Ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. | TED | لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل. |
Yiyeceğini limonataya banıyor ki rahat yutsun ve sosislisini ufak ufak lokmalıyor. | Open Subtitles | يغطس الحبز بالليمون كي تدخل أسهل ثم يقضم الهوت دوغ لقطع صغيرة |
İlk yüz sene çekilecek dert değil, ama gittikçe kolaylaşır. | Open Subtitles | يا رجل، أول مئة عام لا تطاق لكنها تصبح أسهل |
Zihinsel rahatsızlıkla ilgili açık bir konuşma engelleri aşındırır, ve kişilerin yardım istemelerini kolaylaştırır. | TED | التحدث عن المرض الذهني بطريقة طبيعية يساعد في التغلب علي وصمة العار ويجعل طلب المساعدة أسهل على المرضى |
Eğer sınıf arkadaşlarımın hepsi ultra-zeki olmasalardı daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ذلك سيكون أسهل لو أن زملاءك ليست لديهم عقول كبيرة |
İyi ki bunu söyledin, çünkü birazdan yapacağım şeyi çok daha kolaylaştıracak. | Open Subtitles | أنا سعيدة بأنكِ قلتِ هذا. لأنه يجعلني ما سوف أفعل أسهل بكثير. |
Bana mı öyle geliyor yoksa bakmak senin için kolaylaşıyor mu? | Open Subtitles | هل أنا أتوهم، أم أن المشاهدة قد صارت أسهل بالنسبة إليك؟ |
Ancak onları kolayca hatırlamanın bir yolu var: Neyin çevrelediğini hatırlamak. | TED | ولكن هناك طريقة أسهل لتذكرهم إذا تذكرت ما الذي يحيط بهما. |
Mübarek'in hükümmetten çıkarılmasından sonra değişen asıl şey hayatlarının daha kolaylaşması değil, | TED | ما تغير فعلا بعد الاطاحة بمبارك لم يكن ان الحياة أصبحت أسهل. |
Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var ve yine de sadece bu seçenekleri tek başımıza tüketmek her zamankinden daha kolay. | TED | لدينا خيارات كثيرة مدهشة للتسلية، ومع ذلك فهو أسهل من أي وقت مضى بالنسبة لنا أن ينتهي بنا الحال مستمتعين لوحدنا. |
Amacımız da bu. İnsanların yardım almaktan kaçınmaması, daha kolay yardım almasını sağlamak. | TED | وهذا هو الهدف، جعل الأمر أسهل للناس للحصول على المساعدة من تجنب المساعدة. |
İkimiz de işe yaramaz olursak yaşamak daha kolay olur. | Open Subtitles | بعدما أصبحنا نحن الأثنان بلا فائدة سوف تكون الحياة أسهل |
İnsanlar kayıtsız kalmadıkları zaman hayat çok daha kolay olabiliyor. | Open Subtitles | يمكن أن تكون الحياة أسهل بكثير مما يدعها الناس تكون |
Hayır. Birileri onlara başka bir yerde yaşamanın daha kolay olduğunu söylemiş olmalı. | Open Subtitles | لا، لا بد أن أحدهم قد أخبرهم بأن الحياة أسهل في مكان آخر. |
Başka bir araştırma da yaşlı insanların hüzünle daha rahat başa çıkabildiklerini gösterdi. Gençlere göre üzüntüyü daha kolay kabulleniyorlar. | TED | دراسة أخرى أظهرت أن كبار السن ينخرطون في الحزن بشكل أسهل. فهم متقبلون للحزن أكثر من الشباب. |
Gözümüzü ödülden ayırmamak daha çok çaba harcasak veya daha hızlı hareket etsek bile egzersizi daha rahat ve kolay yapmamızı sağladı. | TED | إبقاء عينيك على الجائزة جعل التمرين يبدوا أسهل حتى عندما كان الأشخاص يعملون باِجتهادٍ أكبر؛ لأنهم كانوا يتحركون أسرع. |
Böylece beklemeniz kolaylaşır. | Open Subtitles | وتحلّي بالصبر. سوف يكون الانتظار أسهل عليكِ |
Eğer bana yardımcı olursan hayatım baya bir kolaylaşır. | Open Subtitles | لذا، ستكون حياتي أسهل بكثير إن كنت إلى جانبي |
Kayaları çapalama, olur mu? Bu, işimi kolaylaştırır. | Open Subtitles | حاول أن لا تجرف الصخور هذا يجعل من عملي أسهل |
Belki sana kimin kıçına parmak sokmadığımı söylemek daha kolay olurdu. | Open Subtitles | قد يكون أسهل إن أخبرتك من لم ادخل أصابعي في مؤخرته |
Sorgulamaya başladığım şeylerden biri yeniliği kolaylaştıracak ve daha sık olmasını sağlayacak yollar var mıydı? | TED | لذلك واحدٌ من الأشياء التي جعلتني اتساءل هو هل هناك طرق أسهل للقيام بالابتكار وجعله يحدث أكثر؟ |
Bu öneriyi yaptığı editörler ilk başta şaşırıyor fakat uygulamaya geçilince daha başarılı hikayeler ortaya çıkmaya başlıyor ve işleri kolaylaşıyor. | TED | رفض في البداية، ولكن في نهاية المطاف قال أنه اتبع التوجيه بسعاده لأن أخباره أصبحت أفضل و أصبح عمله أسهل. |
Tek tarafa koyacağın bir menteşeyle onarımı da kolayca yaparsın. | Open Subtitles | وعلى الهيكل والصيانة ستكون أسهل .بوجود مفصل على كُل جانب |
O ucu geri çekmenin en kolay yolu ne olurdu? | TED | ما هي أسهل طريقة لإرجاع الطرف الحاد مرة أخرى ؟ |
Onları bu küçük tüpler içinde satıyorlar, bu da onları fırlatmayı çok kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | يأتون في هذه الأنابيب الصغيرة, التي تجعلها تنطلق بشكل أسهل. وصولاً إلى الـ.. |
Altıgen kurşun kalem yapmanın çok daha kolay ve az masraflı olduğunda karar kıldılar ve bu standart hâlini aldı. | TED | ووجدوا أنّه أسهل وأقل تبذيرًا أن تصنع الأقلام على شكل سداسي الأضلاع، وهكذا أصبح هذا الشكل هو المعيار. |
Keşke bunları açıklamanın kolay bir yolu olsaydı ama yok. | Open Subtitles | كنت أتمنى وجود طريق أسهل لنتخطى هذا، لكن لا يوجد |