Katılmak için illa afili bir astrofizikçi olmaya gerek olmadığını gösteriyor. | TED | تُوَضِّحُ أنه ليس عليك أن تكون عالِمًا فيزيائيًا بارعًا حتى تشارك. |
"...ne sen ne de bir başkası, onun senden olmadığını ispatlayamayacak." | Open Subtitles | لا أنت ولا أحد غيرك يستطيع أن يثبت أنه ليس إبنك |
"...ne sen ne de bir başkası, onun senden olmadığını ispatlayamayacak." | Open Subtitles | لا أنت ولا أحد غيرك يستطيع أن يثبت أنه ليس إبنك |
Kötü olan, bu konuda hiçbir şey yapma ihtimalin yok. | Open Subtitles | الأمر المدهش أنه ليس لديك أيّ مكان لتذهب إليه أبداً |
Çok büyüleyicisin. Bu genç delikanlı da sizin oğlunuz olmadığı belli, sevgili doktor. | Open Subtitles | كم أنت رائعة، وهذا الشاب الوسيم لا بد أنه ليس إبنك عزيزي الدكتور |
"Hayatın damalarındaki gençlik azaldığı zaman solan bir çiçek değildir." | Open Subtitles | أنه ليس ظل شجرة عندما يتساقط الشباب من ساق الحياة |
Hareketin oldukça düzgün eğimine bakacak olursanız, aslında pek de düzgün olmadığını farkedersiniz. | Open Subtitles | لو نظرتم إلى منحنى الحركة السلس ذاك، ستلاحظون أنه ليس سلس في الواقع. |
Ama bu adamı buldum, bir kız kardeşinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | و عندما إتصلت بالرجل قال لى أنه ليس عنده إخوات |
Şerifin bürosundakiler nerede olduklarına dair bir fikirleri olmadığını söyledi. | Open Subtitles | مكتب العمدة هنا يؤكد أنه ليس لديه فكرة عن مكانهم |
Ölümün hep görkemli bir şey olduğunu düşünürdüm, şimdi ise olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ظننت دائماً أنّ الموت أمر مُبجّل لكنّني أعرف الآن أنه ليس كذلك |
Bugünün ziyaret günü olmadığını biliyorum, ama benim tek boş zamanım... | Open Subtitles | أعلم أنه ليس يوم الزيارة اليوم لكنه وقت الفراغ الوحيد لدي |
Peki zekana ilham verenin İlahi Takdir olmadığını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | وكيف تعرف أنه ليس تدبّراً قدسيّاً ما ألهمك لتكون ذكياً؟ |
Derken arabanın içine bir bakmış ve içinde bebek olmadığını fark etmiş, | Open Subtitles | ولكنها ذهبت لتستمع الي العربة لتكتشف أنه ليس ابنها الذي في العربة |
Benimle konuşmak istediniz, efendim belki de benim söyleyecek bir şeyim olmadığını düşündünüz. | Open Subtitles | لقد طلبت التحدث لى ياسيدى ربما لأنك تعتقد أنه ليس لدى شيئاً لقوله |
Gerçek yok derken, gerçeğin olmaması bir gerçektir diyorsun. Bu mantıklı bir çelişki. | Open Subtitles | إذا قلت أنه ليس هناك حقيقة أنت تدعين بجد أنه ليس هناك حقيقة |
Çok az zaman vardı ve başka bir yolu yok görünüyordu. | Open Subtitles | كان هناك وقت ضئيل جدا,و,حسنا بدا أنه ليس هناك طرية أخرى |
Sokaklarda geçirdiğin altı ay bir evin olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | بقاءكِ ستة شهور في الشارع يعني أنه ليس لديكِ منزل |
Doğru araç-gereci ele geçirebilmiş olsa bile böyle bir şeyi tekrar yapabilecek kadar gözü kara değildir özellikle de bulunduğu koşullarda. | Open Subtitles | حتى إن كان بإمكانه الحصول على الأدوات المناسبة أنه ليس متهوراً لهذا الحد ليفعل شيئاً كهذا مجدداً لاسيما وهو بهذه الحالة |
Bunun etkisi, tabi ki, sadece kehribar tahıl dalgaları değil, dağlar kadar tahıl. | TED | تأثير ذلك بالطبع، هو أنه ليس فقط موجات الكهرمان للحبوب، إنه جبال لأشياء. |
Ve Wade Burke de göründüğü kadar mükemmel bir öğrenci değildi. | Open Subtitles | و وايد بورك كان الطالب المثالي و تبين أنه ليس مثاليا |
Bu hiç olmamış gibi davranamazsın, bu o kadar basit değil Cass. | Open Subtitles | لا يمكنك التظاهر بأنه لم يحدث أنه ليس بتلك البساطة يا كايس |
Sorun sen değilsin. Umrumda değil. Bilmelerine aldırmıyorum. | Open Subtitles | أنه ليس أنت، أنا لا أهتم أنا لا أمانع إذا علموا |
İşte ben bugün size ekranda ne gördüğümüzü değiştirmenin mümkün olduğunu söylemek için burdayım ve oraya ulaşmamız için sabırsızlanıyorum. | TED | حسنًا أنا هنا اليوم لأخبركم أنه ليس من الممكن فقط تغيير ما نراه على الشاشة لكنني أتوق لوصولها إلى ذلك. |
Bakalım, yaklaşık üç hafta boyunca birbirlerini görmeye oldum, bu itfaiyeci olmasa da ve birisi, benim kim, demeyeceğim, kaçınarak onu alma Sonraki adım. | Open Subtitles | فلنرى ، أصبحوا يتواعدون منذ ثلاثة أسابيع و شخص ما ، لن أقول من هو عدا أنه ليس الإطفائي يتجنب أن يأخذها للمرحلة التالية |
Biliyorum kızının çektiği acı için bunlar teselli olmaz ama... | Open Subtitles | أعلم أنه ليس في ذلك تعزية للعذاب الذي تحملته ابنتك |
Sen şu an buranın doğru bir haritasının olmadığının farkında mısın? | Open Subtitles | هل تعرف أنه ليس هناك خريطة دقيقة لهذا المكان بأكمله الآن؟ |