Ben bir oyun tasarımcısıyım, bu yüzden bu tür şeyler evimde fazlaca var. | TED | بما انني مصممه العاب, لدي مثل هذه الاشياء في كل مكان في المنزل |
Ve bu şeyler, genişleye genişleye genişleye dev galaksilere dönüşüyor ve trilyonlarcası oluyor. | TED | وهذه الاشياء تتوسع أكثر فأكثر فأكثر لتكون هذه المجرات العملاقة، فتنشأ ترليونات منها. |
Elde edebileceğiniz bir şey Aydınlık Oda gibi bir şey olur. | TED | أحد الاشياء التي قد تحصل عليها هي شئ مثل الغرفة المضيئة. |
Özellikle de hayatta keyif alacak birçok şey varken. Gördün mü? | Open Subtitles | خاصة وأن هناك العديد من الاشياء الشهية في هذا العالم، انظر؟ |
Çoğu şeyi umursamıyorum zaten... ama bu biraz tüyler ürpertici. | Open Subtitles | أنا لا أمانع الكثير من الاشياء لكن هذا مرعب قليلا |
Başıma gelen şeylerden en etkileyici olanı bütün bu insanlarla oluşan bağdı. | TED | وكان احد الاشياء المحورية التي حدثت هي التواصل مع كل هؤلاء الاشخاص |
Ve ölçebildikleri şeyler, piramidin alt kısmındaki elle tutulabilen şeyler idi. | TED | و مانستطيع قياسه هو تلك الاشياء الملموسة في الاسفل بقاعدة الهرم |
Bu tür şeyler söylemek zor çünkü benim tarzım değil, ama kendimden kurtulup, başka biri olabilseydim, sen olmak isterdim. | Open Subtitles | عندما يرى الناس الاخرون هذا فانهم يحترمونى ولكن من الصعب على ان اقول لك مثل هذه الاشياء لانها ليست طريقتى |
Ben polisim. Böyle şeyler için eğitildim, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أَنا شرطي، انا مدرب لهذا النوعِ مِنْ الاشياء تَعْرفُ ذلك؟ |
Şimdi bize ailen hakkında bir şeyler anlatmaya başlar mısın? | Open Subtitles | الان لماذا لا تبدأ بإخبارنا بعض الاشياء عن عائلتك ؟ |
Babacım bu zor zamanlarında ailemize yardımcı olmak için bir şeyler topladım | Open Subtitles | لقد جمعت بعض الاشياء لمساعدة . هذه العائلة في هذه الفترة الحرجة |
Sakin ol Chris, uykudayken kötü şeyler olmaz. Aksine bazen iyi şeyler olabilir. | Open Subtitles | كريس،لاشيء سيء يحدث وانت نائم بل ان بعض الاشياء الجيدة تحدث وانت نائم |
Bir kaç şey bıraktım. Masanın üstüne 40-50 dolar bıraktım. | Open Subtitles | تركت بعض الاشياء تركت 40 أو 50 دولار على المكتب |
Biliyorum. Yılın bu zamanı insana her şey daha da kötü görünür. | Open Subtitles | أنظرى,صغيرتى, أن هذا الوقت من السنة يجعل كل الاشياء تسير نحو الاسوء. |
Ya bu binada bir şey olduysa ve asla unutulmadıysa? | Open Subtitles | عن الاشياء التى حدثت فى المصحة و هل نسى هو؟ |
Şöyle açıklayayım. Her şeyi hepimiz için daha da zorlaştırıyor. | Open Subtitles | دعونى أعيد الصياغة انها سوف تجعل عمل الاشياء صعب علينا |
Sonuç olarak görmek istediğimiz şeylerden bir tanesi insanların ne kadar kilo kaybettiği değil robotlarla ne kadar etkileşim içinde olduklarıydı. | TED | اذن احد الاشياء التي اردنا النظر اليها فعلا ليس كم من الوزن خسر الناس لكن لكم من الزمن تفاعلوا مع الروبوت |
Sizi heyecanlı şeylerin olacağı... bir dünyaya götürecek bir meteor gibi. | Open Subtitles | مدهش, النيزك المحترق سوف تحملك الى عالم اخر حيث الاشياء المدهشة |
Belki de iyi şeylere sahip olalım diye arı gibi çalışıyordu. | Open Subtitles | لانه كان يشغل نفسه بالعمل كثيرا لجعلنا نحن نكتسب الاشياء الجميلة |
Eminim, bu tip işler için kullandığın, kendine özgü metodların vardır. | Open Subtitles | انا متاكد ان لديك الكثير من الطرق للتعامل مع هذه الاشياء |
Ve bunun bu kadar önemli olmasının ve yaptığımız her şeyin bu kadar önemli olmasının nedeni bu fikirlere olan ihtiyacımız. | TED | و جزء من لماذا هذه الاشياء مهمة و كل الاشياء التي نفعلها مهمة غير أن هذه هي الأفكار التي نحتاج إليها. |
- Sağol. İşleri Tony yürütüyor biliyorum, ve yersiz konuşmak istemem, ama... | Open Subtitles | اعلم ان طونى يدير الاشياء هنا وانه من يبنغى ابلاغه ، لكن |
Kim atları ve adamları alıp değerli eşyaları çürümeye bırakır? | Open Subtitles | من يقوم باخذ الرجال والاحصنة ويترك الاشياء الثمينة لتفسد ؟ |
Tamam, içinde belki biraz eşya var, birazdan da fazla. | Open Subtitles | حسناً, يوجد القليل من الاشياء في الغرفة, الكثير من الاشياء |
Bu geminin kaptanı benim ve kimseyi o şeylerle birlikte burada bırakmıyorum. | Open Subtitles | أنا قائد هذه السفينة. ولن اترك اي شخص هنا مع هذه الاشياء |
Ve bu şekilde evimize varabiliriz ve bunları tüm ülkede hapishanelere harcadığımız paranın çok altına maaliyetlere inşa edebiliriz. | TED | اعتقد اننا سنهنأ بهذه الاشياء واعتقد انه يمكننا ان نبنيها في جميع انحاء العالم بأقل مما سننفقه على السجون |
Tanrı aşkına, eğer oğlum öyle bir şeye bulaşmış olsaydı... | Open Subtitles | يا ألهى ، لايمكن ان يكون ولدي ضمن هذه الاشياء |
Annesi ona garajın bir kısmını vermşti, ve garaj satışlarından bir şeyler toplamış ve kendi eşyalarını yapmıştı. | TED | كانت والدته تحضر له معدات من الكرجات .. كانت تشتريها ايام الخصومات .. وكان يصنع منها الاشياء |