O düşkünler evinde, ölmek üzere olan 31 kadın ve erkek kalıyordu. | TED | في ذلك الدير وكان هناك 31 رجلا و امرأة على أعتاب الموت |
Ama hepimiz yeniden diriliş hikayesinden biliriz ki önce ölmek zorundayız. | TED | لكننا نعلم جميعاً من قصص الشفاء عليك أن تختبر الموت أولاً |
Neresi olursa bir yere uzanmak, ve yapayalnız ölmeyi bekliyorlardı. | Open Subtitles | أن يستلقيَ أينما اتّفق حتى تجيئه سكرة الموت منفردًا. |
Biz, Torajanlılar gibi, hayat hakkındaki kararlarımızı ölüme atfettiğimiz anlam ve tanımlara dayandırırız | TED | نحن، كالتوراجيين، نؤسس قراراتنا عن الحياة على المعاني والتعاريف التي ننسبها إلى الموت. |
Ancak bir grup Cyril rahibi bu süreçte Orestes'i fena halde yaralayan bir isyan başlattığında liderlerine ölümüne işkence ettirdi. | TED | ولكن حين أشاع جماعة من رُهبان سيرل الشغب، وبينما جُـرِحَ أوريستيس في العمليّة، فقد عكف الرهبان على تعذيبه حتى الموت. |
Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim: Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim? Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım? | TED | مع هذا الامر, كنت اواجه معضلة هل اخبر المقبل علي الموت انه اقترب من مواجهة الموت ام اكذب عليهم لاريحهم ؟ |
Haklı olup olmadığımı merek ediyordım, ve korkuyordum çünkü ölmek istemiyordum. | Open Subtitles | تسائلت إذا كنت محق وأنا كنت خائف لأنني لا أريد الموت |
Neden ölmek üzere olan bir adam sahte isim versin? | Open Subtitles | لما قد يكذب الرجل بشأن إسمه وهو على حافة الموت |
Ah, tabii, restoranda onunla oturdugunu düsün... açliktan ölmek üzere, siparis vermesini bekliyorsun. | Open Subtitles | او نعم إلى انت تجلسين في مطعم ثم تجوعين حتى الموت تنتظرين الطلب |
Eğer ölüm, bizim sevgimizin varış yeriyse Ben, memnuniyetle ölmek için hazırlanırım. | Open Subtitles | إذا كان الموت هو الذى سيجمع حبنا إذاً أنا مستعدّ للموت بسرور |
Ama bu piçlerle dövüşüp ölmeyi, bunu yapmamış halimle yaşamaya tercih ederim. | Open Subtitles | لكنني أفضل الموت في قتالي ضد هؤلاء الأوغاد على الحياة دون قتال |
Ben yapardım, ama o basit giysiyi giymektense ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | كنت لأفعلها بنفسي لكني أفضّل الموت عن إرتداء هذا الرداء الرخيص |
Uzaylılarla birlikte yaşamaktansa ölmeyi tercih eden bir grup yabancı düşmanı. | Open Subtitles | جماعة عنصرية تفضل الموت على العيش في سلام مع المخلوقات الفضائية. |
Bu radyasyona aşırı maruz kalınması hücre hasarına, radyasyon yanıklarına, radyasyon rahatsızlığına, kanser ve hatta ölüme neden olabilir. | TED | التعرض لكميات هائلة من هذا الإشعاع يمكن أن يؤدي إلى تلف الخلايا، حروق الإشعاع، مرض الإشعاع، السرطان، وحتى الموت. |
Bu iş alanında çalışanların ölüme ilginç bir bakış açıları vardır. | Open Subtitles | أولئك الذين يعملون في هذه البيئة لديها تصور للاهتمام من الموت. |
- Bu da ölümüne savaş demektir. - Bunları nereden biliyorsun? | Open Subtitles | ـ تعني إلى الموت ـ كيف عرفت كل ذلك عنهم ؟ |
Bir saat içinde, algıları artmış, vakti hızlanmış bir asker öldürebilir, aşk yaşayabilir ve tekrar ölümle burun buruna gelebilir. | Open Subtitles | فى ساعة واحدة، ومع إحساسه بالعجلة وضيق الوقت يمكن للجندى أن يقتل ويمارس الحب ثم يعود ليواجه الموت مرة أخرى |
Tüm gerçeklikleri boyunca hayat boyunca, doğumdan ölene kadar erdemli ve iyi olmanın ne demek olduğunu ölçüt aldılar. | TED | تم اعتبرهم جميعهم، كوحدة لقياس واقعهم والذي توجّب أن تكون خيّرةً وفاضلة، فترة حياة الفرد، من الولادة حتى الموت. |
İnişe geçerken bir şey hissettim, vay canına, ölüm korkunç degildi. | TED | و أثناء السقوط كان لدي الشعور، يا ألله، الموت ليس مخيفاً. |
Bana öğrettiği en önemli şey ise... ...Bunun için ölmeye hazır olduğumdur. | TED | وعليه، أهمية التعليم بالنسبة لي هو ما أرغب في الموت من أجله. |
ölmekten korkmuyorum. Siz insanları ormanımdan kovmak için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | أنا لا اخاف الموت أفعل أي شيئ لإخراج البشر من غابتي |
ölü biri tek birşey bilir... hayatta olmanın daha iyi olduğunu. | Open Subtitles | الموتى يعلمون شيئاً واحداً فقط هو أن الحياة أفضل من الموت |
Onu kim öldürürse korkunç bir zarar görecek. Muhtemelen ölecek. | Open Subtitles | أياً كان من سيقتله سيتأذى بشكلٍ فظيع وعلى الأرجح الموت |
On dakikadan az bir süre içerisinde kan kaybından ölmüş. | Open Subtitles | لقد نزف حتي الموت . في اقل من عشرة دقائق |
Prue, gece yarısından beri senin yaşlarındaki 5 kadın öldü. | Open Subtitles | برو، خمسة ضحايا بعمركِ، أُخيفوا حتى الموت منذ منتصف الليل |
Baban para tasarruf etmek için insanlara zarar vermektense ölürüm derdi. | Open Subtitles | أخبرني والدك أنّك تفضّل الموت على أن تنفق مالاً لإنقاذ الناس. |
Ama yaşam ölümü alt etmekle ilgili birşey değil, değil mi? | TED | ولكن الحياة ليست تتعلق دوماً بتفادي الموت .. أليس كذلك ؟ |