Sizin gibi sorumluluk sahibi bir güvenlik subayının Raymond gibi değerli bir mekanizmayı Sırf heyecan olsun diye riske atması kanımı dondurdu. | Open Subtitles | أنا مصدوم أن ضابط أمن لديه مسئولياتك يخاطر بآلية ثمينة كريموند .. فقط بدافع من العصبية |
Her ne ise. Sırf suçluluktan bu ilişkinin içindeymişim gibi. | Open Subtitles | على أية حال، أشعر أنني عالقة في هذه العلاقة بدافع الذنب |
Ancak hastalığı atlatan bazı erkekler, Ebola bulaşma korkusu yüzünden eşlerini kaybettiler. | TED | ولكن بعض الذكور الناجين فقدوا أزواجهم بدافع الخوف من عدوى بإيبولا. |
Bana kardeşlik aşkı uğruna yardım etmenizi beklemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَتوقّعُ أَنْ تُساعدَني بدافع الحبِّ الأخويِ. |
Bilmeni istiyorum ki, baban, bunu sana ve annene olan sevgisinden dolayı yaptı. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعلم بأن أباك عمل هذه التضحية بدافع حبه لك ولأمك. |
Demek seni cidden, Sırf intikam almak için ortadan kaldıracağımı düşündüğün için buna o kadar inandın. | Open Subtitles | أفترض أن حقيقة أنكِ صدقتني .. هو أنكِ ظننتِ فعلاً أنني قد أدمركِ .. بدافع الحقد هذا وحده كان سيُفهمني أن علاقتنا انتهت |
Sırf meraktan buradayım. Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا هنا بدافع الفضول، هذا كل ما في الأمر |
Her şeyi geçtim, Sırf hastalıklı bir Merak uğruna yapıyorum bunu. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا بدافع الفضول أكثر من أي شيء آخر |
Size Sırf nezaketten evinize geri göndereceğiz. Buraya kadar gelen insanların birçoğu, bu kadar şanslı değildiler. | Open Subtitles | سنعيدك لوطنك بدافع الإحترام، اغلب من يصل لهذا الحد لا يكون محظوظاً جداً |
Sırf meraktan ve hayatımdan endişe ettiğimden soruyorum, bu partide yatmadığın biri var mı? | Open Subtitles | بدافع من الفضول و القلق على حياتي هل يوجد شخص في الحفل لم تعاشريه؟ |
Yaptığı her şeyi, onu asla sevmeyecek olan bir kadına olan aşkı yüzünden yapıyordu. | Open Subtitles | كل شئ فعله كان بدافع حب امرأة لن تحبه علي الاطلاق |
Ve siz bana, tarif dahi edemediğiniz bir terör tehdidi yüzünden davadan çekilmemi söylüyorsunuz. - Bu bir şaka, değil mi? . | Open Subtitles | و أنت تطل منّي الترابجع بدافع الرعب الذي لا تشعر بهِ |
Ve siz bana, tarif dahi edemediğiniz bir terör tehdidi yüzünden davadan çekilmemi söylüyorsunuz. - Bu bir şaka, değil mi? . | Open Subtitles | و أنت تطل منّي الترابجع بدافع الرعب الذي لا تشعر بهِ |
Chad Dunn, Lyla Cutwright'ı intikam uğruna öldürmemiş. | Open Subtitles | ربما كان يحاول فعل نفس الشئ لى تشاد دان لم يقتل ليلى كاوترايت بدافع الانتقام |
Bugün bana suiistimal diyorlar ama babam bunu sevgisinden yaptı. | Open Subtitles | اليوم يسمون ذلك بالاعتداء الجسدي لكنهُ فعل ذلك بدافع الحب |
İntikam almak için asla bu kadar ileri gitmezdim ama bu ulusun devamlılığını sağlamak için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | ما كنت لأتمادى أبداً بدافع الإنتقام، لكن لضمان بقاء هذه الأمة، سأفعل أي شئ. |
Abim ölürken an azından nezaket ve saygı icabı beni aramanı beklerdim. | Open Subtitles | ظننت أنك ستمنحيني ذلك بدافع من مجاملة واحترام عند احتضار أخي |
Merak ettim, bu anlaşmamız gereği mi yoksa benden kurtulmaya mı çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | بدافع الفضول هل هذا بسبب إتفاقيتنا أم أنك ببساطة تحاول التخلص مني؟ |
Suçluluk duygusundan dolayı giyeceğiniz çöplükten yeni moda takılar yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أحول القمامة إلى إكسسوارات على الموضة ترتديها بدافع الذنب |
Bunu size iyilik olsun diye söylemedim. Bir şeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | لم أخبركم هذا بدافع طيبة قلبي أنا في حاجة لشيء بالمقابل |
Bugün ülkemizde aktif siyaset yapan insanların çoğu kendisinin sevgiden, karşısında olanların nefretten yola çıktığına inanıyor. | TED | أغلبية الأشخاص اليوم من الناشطين سياسيا في بلادنا يعتقدون بأنهم يتحركون بدافع الحب بينما دافع الجهة الأخرى هو الكره. |